12

179 33 46
                                    

anyeongg🫡

oy ve yorum yapmayanin ruyasina giriyomusum

iyi okumalar⛓️⛓️

~~~~

Hyunjin, Chan'dan olabildiğince uzağa kaçmaya çalışırken iyice yorulmuştu. Yaklaşık beş dakikadır bıkmadan onu kovalamıştı ve bunu yaparken yüzünde çok güzel bir gülümseme vardı. Hyunjin kaçsa da ona bakarak koşmaya çalışmaktan daha çok yorulmuştu.

"Chan, git kendin kay işte ya! Ben istemiyorum!" en sonunda sıkılmış olacak ki oflayan Chan hızla havalandı ve Hyunjin'in önüne indi.

Hyunjin geriye adımlayamadan da onu belinden kendine doğru çekti.

"Benimle geliyorsun!" aralarında çok kısa bir mesafe varken dudaklarına doğru fısıldamıştı. Hyunjin anın büyüsüyle duraksadığında da gülerek onu kucaklamış ve ipe doğru yürümeye başlamıştı. Sonunda olanları idrak eden Hyunjin çırpınsa da sonunu kabul etmişe benziyordu.

"Senden nefret ediyorum, ciddiyim! Şu an senden aşırı nefret ediyorum." Chan onu ustalıkla duymazdan gelirken kendisiyle beraber ipe bağlamıştı. Hyunjin son bir umut Jisung'a baktı.

"Ji, beni buna mı bırakıyorsun? Kurda kuzu emanet edilir mi?" yine herkes ona gülünce Jeongin yanıtladı.

"Chan'ı kendi aramızda kurda benzettiğimizi biliyor muydun Hyunjin?" kahkahalarına iyice sinir olarak kucağına oturmuş gibi göründüğü Chan'a baktı.

"Böyle mi gideceğiz? Direkt kucağına otursaydım?!" Chan sırıttı. "Bana uyar." Hyunjin onun omzuna vursa da aşağıya eğildi. Yükseklik nefesini kesecek kadar fazlaydı. Zemini göremiyordu bile. Chan'ın belindeki koluna sarıldığını fark edemedi. Diğerlerinin gözünden kaçmayan bu detay yine kendi aralarında bakışıp gülmelerine neden oldu. Fakat ikili onları fark etmedi. Kendi dünyalarında gibilerdi.

"Rahatla, arkandayım. Herhangi bir sorun olursa uçabilirim." Chan, sakin sesiyle Hyunjin'in kulağına fısıldadı. Çocuk koluna daha sıkı tutunurken de tebessüm etti. Hyunjin'in temaslarını çok seviyordu.

"Başlıyoruzz!" Changbin onları boşluğa ittirirken Hyunjin çığlık attı.

"Chan, ölecekmişiz gibi geliyor!" Chan'ın güzel kahkahası kulaklarında yankılandı. "Biz zaten yaşıyor sayılmayız Hyunjin, anın tadını çıkar!" Hyunjin haklı olduğunu bildiğinden daha rahat hissetti. Öldüğünü bazı anlarda aklından çıkarıyordu.

Hızla ilerlerken rüzgardan savrulan saçlarına, arkasındaki bedene odaklandı. Gözleri şelalenin renkleri değişken suyuna kayarken korkusunun gittiğini hissediyordu. Burada gözlerini açtığından beri en huzurlu olduğu anlardan birini yaşıyordu.

Chan'dan uzak durmaya karar verdiği ilk anı düşündü. Huzursuz bile olsa asla uzak kalamamıştı. Bir şekilde bütün yolları Chan'a çıkıyordu. Kaderlerinin bağlı olduğunu hissetmekten çok bilir olmuştu ama bunun nasıl olabileceğini anlayamıyordu.

Yine de Chan ve arkadaşları her fırsatta bilerek ya da bilmeyerek onun yanında olmuştu. Jeongin bile yeni tanışmalarına rağmen onu düşünüp onunla eğlenebiliyordu. Arkadaşlık, Hyunjin'in burada bulmayı umduğu son şey olabilirdi. Fakat şimdi hemen arkasındaki çocuğa ve geride bıraktıklarına bakınca sahip olabileceği şeyin arkadaşlıktan da öte olabileceğine inanmaya başlamıştı.

İpin sonuna gelirken eski korkusundan eser kalmayan Hyunjin, şelalenin altında kalan mağaraya girmeden önce sırılsıklam olmayı bekledi. Fakat beklenen olmadı. Şaşkın bakışlarla Chan'ın kendisini indirmesine izin verdi.

dance with the devil | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin