13.BÖLÜM

585 55 3
                                    


"Deniz benim bir suçum yok yemin ederim " dediğinde gözlerinin içine baktım. O mavi gözleri, gözlerime bana inan der gibi bakıyordu. Devam etti.

-" O gün seni o halde görmek mahvetti beni, saçma sapan bir sebep yüzünden seni kırdım. Bora mıdır her haltsa, onun yüzünden, her neyse işte Altan'la birbirimizi gaza getirip bara gittik. Sadece bir kadeh içtim. Ama Altan için aynı şeyi söyleyemem çok fazla içti bardan çıktığımızda karşımıza bir kaç adam çıktı. Altan 'hop noluyor' diyerek adamlara saldırdı resmen. Altan'ı kolundan tutup çekmeye çalışırken, adamlar Altan'ı bir kenara sert bir şekilde fırlattı. Bizim işimiz seninle dediler ve siyah büyük bir arabaya bindirdiler."
Cümlelerini bitirdikten sonra derin nefes alıp tekrar anlatmaya başladı.

-"Arabaya bindikten sonra gayet şık giyimli adam imalı imalı konuşmaya başladı. Ben küfür etmeye başladığımda ağzımı bağladılar. 'Alper SEÇKİN'İN genç varisi. Ediz SEÇKİN beyefendiler nasıllar bakalım? Moraller ne durumda? Kötü olmasa bu saatte barda ne işi var dimi?' kahkaha atarak devam etti. ' Babanı o kadar uyardık ama şu ihaleden bir türlü çekilmedi. Bizde oğlunu misafir edelim dedik. İyi yapmışız dimi?' dedi ve güldü. Sonra aniden ciddileşerek 'babanın faturasını sana kesmek istemezdik ama kısmet. Biz o kadar uyardık dinlemedi. Bu devirde kim bana karşı gelmiş. Baban benim kim olduğumu ve neler yapacağımı bilmiyor heralde. Seni bir kaç gündür izliyorum. Yanında bir kız var sürekli. Kim olduğunu çok iyi biliyoruz. O senin için fazlasıyla değerli. O kızında canının yanmasını istemiyorsan babanı ikna et. Daha İzmir'den gelmişim böyle karşılanıyorum ama olmaz ki. Artık hemşeri sayılırız.'dedi alaycı alaycı gülerek. Beni arabadan fırlatıp vurmaya başladılar ne olduğunu anlamadım hatta söylenenlerin şokundaydım. Eve kim getirdi nasıl getirdi bilmiyorum. Benim suçum yok Deniz gerçekten seni üzdüğüm ve kırdığım için özür dilerim. Hani sen demiştin ya sen benim herşeyimsin diye, işte sende benim herşeyimsin." dedi elimi tutarak.

O sırada Alper Amca hızla odaya girdiğinde hızla elimi çektim ama Alper Amca görmüştü bile.
- " Afedersiniz çocuklar ama konuşmamız gereken çok önemli bir konu var. Ediz polise ifadesini verdi. Ama Deniz'cim sen biliyor musun bilmiyorum" Ediz babasının sözünü keserek - "Deniz'e herşeyi anlattım ben baba" dedi.
Alper amca devam etti.
+" O adamın kim olduğunu size söylemek istiyorum. İzmirli büyük iş adamı Arda ATABAY. Çok tehlikeli..."
Konuşması sürüyor ama ben tek cümleye odaklandım. İzmirli iş adamı Arda ATABAY. Atabay... Atabay dedim ve o sırada aklıma normal olarak Bora geldi. Bora'nın soy adı Atahan mı yoksa Atabay mı? Umarım korktuğum başıma gelmez. Umarım Ediz'i bu hale getiren Bora'nın babası değildir. Alper Amca çoktan odadan çıkıp gitmişti.
-"Deniz neyin var "
-" iyiyim sorun yok sadece aklım şu iş adamına takıldı. "
-" Daha fazlasını yapacağını düşünmüyorum "
-" belli mi olur bu adam mafya babası"
-"Sıkma sen o tatlı canını. Korkma. Hem ben seni korurum"dedi gülerek.
-" Bu halde mi koruyacaksın beni "dedim ve güldüm.
-" Sen hep gül ben sana hayatımı bile veririm " dedi gözlerime bakarak. Şu mavi gözleri üzerime atınca ben de utanıyorum. Yataktan doğrulup bana sarıldı. Seviyorum ben bu çocuğu her şeyden çok seviyorum.
Aklıma yine Atabay ailesi geldi ve Ediz'den ayrılıp telefonumu aramaya başladım.
-" Bunu mu arıyorsunuz hanımefendi "diyerek alaycı alaycı gülmeye başladı. Bu çocuk neden bu kadar serseri. Uzanıp almaya çalıştığımda vermedi. İki dakika süren uğraşlar sonucu telefonumu aldım ama Ediz'in üzerine düştüm. Nefesini yüzünde hissettiğim de gözlerine baktım. O mavi gözleri yine gözlerime değdi. Bu sefer endişe vardı gözlerinde. Kulağıma "seni çok seviyorum" dedi ve yanağıma bir buse kondurdu. Tam ben kalkmaya çalışırken Umut daldı ve elleriyle gözlerini kapatarak "çifte kumrular barışmışlar ben çıkayım bari" dedi. Hızla yataktan kalkıp "saçmalama, ne çifte kumrusu biz kardeşiz. Telefonu almaya çalışırken Ediz'in kucağına düştüm." dedim ama hiç inanmışa benzemiyordu.
-"Hıhı tabi kesin öyle olmuştur "dediğinde ona en ölümcül bakışlarımı fırlattım.
-" Tamam tamam, ama ne kadar çok yakışır. Ediz ve Deniz'in nikahına hoş geldiniz "dedi ve kaçtı.
-" Umut seni elime geçirirsem öldüreceğim "
-" Öldüremezsin canım benim. Çünkü bugece Ankara'ya uçuyorum. " dedi kapıyı tekrar açarak.
Suratımı ekşiterek ofladım. Ediz'in varlığını bile unutmuşum.
-" Üzülme güzellik ben burdayım "dedi gülerek.
-" Sen çok konuştun bence uyu artık "diyip odadan çıktım. Arkamdan söylediklerine aldırış etmeden şarj cihazı aramaya başladım. Yaklaşık yirmi dakika kadar şarj cihazı aradım en sonunda bir umutla Ediz'in odasına gittim. Odaya girdiğimde Ediz çoktan uyumuştu. Şifonyerdeki şarj cihazını gördüm parmak uçlarında gidip aldım ama altındaki kitaba takılmış olacak ki kitap yere düştü. Yere eğilip kitabı aldığımda yere düşen bir kaç fotoğraf gördüm. Ama bunlar benim fotoğraflarım. Habersiz güldüğümde çekilen fotoğraflar. Benim bile ilk kez gördüğüm fotoğraflar...
Kitabı yerine koyup, fotoğrafları da arasına sıkıştırdım. Yine yavaş adımlarla odadan çıktım. Kapıyı kapatmadan önce Ediz'e baktım. Öyle güzel uyuyordu ki. Onu gerçekten çok seviyorum babamdan sonra güvendiğim ilk erkek.
Oturma odasına geçip telefonu şarja taktım. Yaklaşık bir haftadır evdeydi. Evde kimse yok. Umut da yaklaşık yarım saat önce Ceren Teyzeyle çıktı.
Gidip bir duş almalıyım iyi gelecek. Eve geçip iççamaşırı ve pijamalarımı aldım. Direkt duşa buz gibi suyun altına kendimi bıraktım. Su akıyor ben düşünüyorum Ediz'i gerçekten sadece kardeş olarak mı görüyorum? Tabi ki evet ya daha ilerisi olamaz. Duştan çıktıktan sonra saçlarımı havluya sarıp hemen Ediz'lere geçtim. Oturma odasına geçip telefonumu açtım. 30cevapsız arama ve 200 mesaj. Kimden olduğunu az çok biliyorum. BORA! Eğer Ediz'e zarar veren Bora'nın babasıysa Bora'yla konuşmayı keserim. Mesajlar klasik Nerdesin nasılsın mesajları. Numarasını girip onu aradım. Uzun bir süre çaldı telefon tam kapatacağım başka bir sesle karşılık aldım.
"Merhaba ben Bora'yı aramıştım"
" Merhaba? ben Bora'nın babasıyım, duşa girdi. Az sonra çıkar ben aradığını söylerim "dedi adam. Ben cevap vermeden Bora'nın sesi duyuldu.
-" Sonunda Deniz hanım nerdesiniz "bu çocuk kim oluyorda bana hesap soruyor.
-" aradığıma pişman oldum. Görüşürüz Bora "
-" dur dur ya tamam özür dilerim ama seni çok merak ettim neredeydin? "
-" işlerim vardı"
-"Bir haftadır bitmek bilmeyen iş nedir sorabilir miyim " hâlâ hesap soruyor.
-" hastanedeydim "
-" ne oldu neyin var "
-" Ben değil. Ediz'i biri çok kötü dövdürtmüş. Çok kötüydü "
-" Ediz hani şu sevgilim dediğin çocuk mu "
-" Evet aslında o benim sevgilim değil kardeşim öz değil ama biz birlikte kardeş gibi büyüdük "
-" Anladım kardeşin olmasına sevindim ". Tam Bora'ya cevap verecektim ki Ediz'in odasının kapısı büyük bir gürültüyle kapandı.
-" Bora sonra konuşalım mı? "
-" Önemli bir şey yok dimi? "
-" sonra anlatırım "diyip telefonu kapattım. Ediz'in odasına girdim. Cam kenarına geçmiş dışarıyı izliyordu. Konuşmaları duyduğu için böyle davranıyor olamazdı. Olmamalıydı. Bana döndü ve" Deniz gerçekten biz kardeş miyiz,beni gerçekten öyle mi görüyorsun? " öylece kaldım.
-" Evet sen benim kardeşimsin "
+" Deniz bu kadar kör olamazsın "

VOTE ve yorumlarınızı bekliyorum ama lütfen.

MESAFELERLE SEVEBİLİR MİSİN?..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin