Agape/6

74 10 85
                                    


Atını durdurmuştu Jeonju Lee Klanının ikinci efendisi. Şöylece bir etrafa bakındı, bundan sonrasını yürüyerek gitseler daha iyi olurdu. Kahini gitmek istediği şelaleye getirmişti ve teklifini de burada yapacaktı Minhyung.

Yuta, artık durduklarından onun bedenine sardığı kollarını çekti. Genç efendi bu boşluğu hiç sevmemişti.

''Durmasaydım keşke hiç, o kadar güzel sarılıyordunuz ki bana şimdi bundan mahrum kalacağım.''

Nakamoto kıkırdamıştı Minhyung'un bu söylemi karşısında.

''Lakin vardık ve sizi bırakmazsam nasıl gezeceğiz değil mi?''

''Dönüş yolunu uzatmaya niyetliyim o halde.''

Bu kelimelerinin ardından atından inmiş, kahinin de inmesi için elini tutmuştu. O da zemine ayak bastığında bedenleri arasındaki yakınlık genç efendiyi hem mest etmiş hem de hali hazırda vücudunu saran heyecanını bir nebze daha artırmıştı.

''Başım biraz dertte sanırım.''

''Niçin öyle dediniz?''

''Kiraz çiçeği kokunuz aklımdan çıkmayacak güzellikte. Beni tesiri altına aldı.''

Gülümsemesine engel olamadıktan sonra konuştu Nakamoto.

''Sizin sürdüğünüz koku da ziyadesiyle hoş. Artık atı bağlayıp yürümeye koyulsak mı, akşam vaktine kadar dönmem gerek.''

''Pekala, haklısınız.''

Yuta'nın elini kısa süreliğine bırakıp atının yularını bir ağaca bağlamıştı Minhyung. Sonra da yeniden onun yanında bitip tutması için elini uzatmıştı.

''Bir taşa takılmanızı ya da kayıp düşmenizi istemem.''

Elini uzattığını anlamış olan kahin yeniden ellerinin birlikteliğine izin vermiş ve o şekilde yürümeye başlamışlardı şelalenin döküldüğü yere doğru.

''Havası çok temiz, suyun sesi de daha şimdiden geliyor. Ağaçlar oldukça uzun olmalı, yanılıyor muyum?''

''Doğru, aklınızdaki görüntüyle eşleştiğine eminim. Zira gözleriniz görmese dahi hayal gücünüz gerçeğe yakın ve algılarınız epey açık. Sevdiğim renk ve beğenebileceğim deseni bile biliyorsunuz.''

''Kıyafetiniz düşündüğüm gibi yakışmış. Gerçekte görmesem bile size sarıldığım sürede aklımda bir görsel oluştu.''

Bugün Nakamoto'nun getirdiği kumaşla dikilen hanbok'u giymişti genç efendi. Demek ki kahin başından beri anlamıştı o kıyafeti giydiğini, gülümsemeden edemedi bu sebeple. Karşısındaki adam o söylemese dahi bazı şeyleri kolayca kavrayabilirdi.

Yeniden lafa girdi kahin.

''Hislerim beni yanıltmıyorsa eğer bir karar verdiniz, geçtiğimiz gün konuştuklarımızla ilgili.''

''Güçlü duyularınızı bir süreliğine devre dışı bırakabilir misiniz, konuşmamı yapacağım yere henüz gelmedik.''

İkisi de gülmüşlerdi ve Yuta kafasını sallayıp ''denerim'' diye eklemişti. Genç efendi şelalenin oraya gidene kadar farklı bir konu açmaya karar vermişti.

''Naniwa'dayken neler yaparsınız? Her zaman shogunlarla beraber mi dolaşıyorsunuz?''

''Sayılmaz aslında, hatta eskiden shogunlar ve daimyo benden hiç haz etmezdi. İnsanlar genelde büyücü olduğumu düşünüyorlar.''

''Bu konuda insanların önyargılarını kırmak biraz zor ama iyi yönden bakmamız gerekirse herkes iyiliğinizi ve güzelliğinizi görseydi çoktan başkasına yar olurdunuz. Kendimi şanslı sayabilirim bu nedenle.''

Yumark's PlaygroundHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin