'Toplam 34 fayans var. 9'u siyah, 15'i gri ve 7 tanesi beyaz' 16 yıllık hayatımda daha saçma bir an yaşadığımı hatırlamıyordum ve ileriki hayatımda da -ne kadar olduğunu bilmem ama çok olmadığına eminim- daha saçma bir şey yaşamayacağıma emindim. Balyozla ezilmiş kırık ve üzerinden kanlar akan ayağımla bir seri katilin evinde işiyordum ve Logan kalçasını lavaboya dayamış elinde bir bıçakla beni izliyordu.
"Bitmedi mi daha?" dedi bıkkın bir sesle, ama beni izlemekten keyif aldığına emindim. "Bitti. Arkanı dön" Tek kaşını kaldırdı. "Utanıp utanmaman umurum da değil. İşini hallet çıkalım şuradan" Bıkkınlıkla ofladım. Logan'ın içindeki tehlikeli tarafın farkındaydım ama bunun sadece kontrol manyaklığı olduğunu düşünmüştüm. Kimin aklına gelirdi ki okulun popüler ve kibar çocuğunun seri katil olduğu?
Ellerimi yıkamama yardım edip beni omzuna attı, sanki kedi taşıyormuş gibi kolaylıkla taşıyordu beni. Leş kokulu karanlık bodruma döneceğim düşüncesi ile içim tekrar daralmış ve ağlama isteği ile dolmuştum fakat ona karşı çıkmaya çalışacak kadar aptal değildim.
Bodruma inmek yerine mutfağa yönelince şaşkınlıkla Logan'a baktım ama o tepki vermeden beni sandalyeye oturttu ve içeri gidip sehpa ile yastık getirdi. Yastığı sehpaya koyduktan sonra ayağımı yavaşça sehpaya koydu ama bu dudaklarımdan acı bir inleme kaçmasına engel olmamıştı. "Acıdı mı?" diye sorunca başımı salladım. "Tamam" dedi sadece ve yemek hazırlamaya başladı. Küçük bir evdi, büyük ihtimalle tek yaşıyordu. Koyu renkler ağırlıklı olarak minimalist bir tarzla döşenmişti evi. Gösterişsizdi, parasını gözler önüne sokmuyordu. Parası olduğunu nereden mi biliyordum? Öncelikle okula her gün Lexus marka spor arabayla geliyordu; bir de lisede olmasına rağmen bu arabayı alacak parayı nereden bulduğunu merak edip soy adını araştırmıştım ve zengin bir ailesi olduğunu öğrenmiştim. Dayılarından biri New York emniyet müdürüydü, diğer ise akademisyen. Annesi Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetleri'nde generaldi. Akrabalarının çoğu siyasetçi veya askerdi. Dayısı bir de ablası hariç. Ablası beni şaşırtmıştı; Logan'dan sadece bir buçuk yaş büyüktü fakat buna rağmen gayet başarılı bir model olduğunu öğrenmiştim.
Önüme konulan köfteli ve salça soslu makarnaya baktım iştahla. 3 hafta sonra mideme kaliteli bir yemek gireceği fikri ile ağzım çoktan sulanmıştı. Önüme çatal koyduğu an iştahla yemeğe saldırdım. Uzun uzun beni izledi sonra önüme salata koydu "Bunu da ye. Vücuduna vitamin girsin ölmen hiç işime gelmez". Saniyeler içinde yemeği bitirdiğimde beni yine kucakladı ve ellerimi yıkamam için banyoya götürdü. Kendime bakmak gibi bir hatada bulunduğumda bunu yaptığıma çoktan pişman olmuştum. Kıvırcık saçlarım yağdan düzleşmiş, iyice zayıflamıştım ve vücudum iskeleti andıracak şekilde çökmüştü ayrıca rengim sağlıksız bir griye dönmüştü. İğrençtim.
Logan beni salona götürüp koltuğa bıraktı. "Bir yere ayrılma" bu bacakla zaten bir yere gitmem mümkün olmasa bile başımı salladım ve uslu uslu Logan'ı bekledim. Salona gelince televizyonu açıp elime kumanda ve oyun konsolu verdi. "Kafana göre takıl". Ben televizyon izlerken tüm perdeleri ve camları kapatıp yanıma geldi. "Bana bak" ona döndüğümde elindeki zincir tasmayı boynuma bağladı. "Kaçmayı deneme bile" tasmanın ucunu koltuğun ayağına bağlayıp "Gece geç gelirim" diyerek evden çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seri Katil/ bxb
Teen FictionLiseye giden asosyal bir çocuk olan Javed bir gün okulun popüler çocuğu Logan'a yardım eder. Bu yardım sonucu aralarındaki ilişki büyüyünce Javed bir seri katili kendine takıntılı şekilde aşık ettiğini fark eder Şiddet, kan, olumsuz örnekler içerir