BÖLÜM 5 : KRALİÇENİN ŞARABI

253 32 130
                                    


Bölüm şarkıları : KENDİMDEN HALLİCE - ÜZÜLMEYE NEREDEN BAŞLASAK, SERTAÇ ÖZGÜMÜŞ - STEPS TROUGH DARKNESS

Upuzuuun bir bölüm sizlerle birlikte 😍

Umarım beğenirsiniz 🤍

Umarım beğenirsiniz 🤍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

YIL 2000,  İSTANBUL...

"Başrolü olduğun bir günde de böyle mi davranacaksın?" Marco, mavi gözlerini Feda'nın gözlerine dikerek kendisini daha dinleyip dinlemediğini anlamaya çalıştı. Çok gerekmedikçe konuşmayan bu küçük kız çocuğu bahçedeki toprağa biraz su dökerek şekil vermeye çalışıyor ve üzerindeki pembe elbisenin kirlenmesini umursamayarak çamurun ortasında diz çökmüştü. Elbisesi neredeyse omuzlarına kadar yer yer çamurla kaplanmıştı. Ayakları çıplaktı ve beline kadar uzanan gür dalgalı saçları onu her zamanki gibi bir dağ kızı gibi göstermişti. Hırçın bir okyanusun dalgaları gibi sert ve soğuk bir suratla bakışlarını etrafındaki onlarca insanın elinde şampanya kadehiyle birlikte etrafta dolaşmasına çevirdi. Normal zamanda bu kadar elit bir partide doğum günü kızının bu kadar pis davranmasına ayıplayan gözlerle bakılabilirdi ama o Marco Petroviç'in kızıydı. Onu Marco'nun istemediği hiç kimse ayıplayamaz, yanlış bir şekilde davranamazdı.

İnsanlar evin kocaman bahçesinde dolanıyor, Feda'nın gerçek olmayan doğum günü kutlamasını gerçekleştiriyorlardı.  Bu eve geldiği günün üzerinden neredeyse bir yıl geçmişti ve her gün yoğun bir şekilde aldığı Türkçe dersleriyle birlikte oldukça bunalmış, kalabalıktan ve onlarca mutlu tanımadığı çocuktan uzaklaşarak kendini bir köşeye atmıştı. Buraya gelen çocuklar Zeplin çocukları değildi. Yüksek nüfuzlu ailelerin zengin ve şımarık çocuklarıydı. Bir çoğu Feda'ya çok lüks hediyeler getirmişti fakat o bunların hiçbirini açmamıştı bile.

"Bir gün bu çocuklardan biriyle evleneceksin Feda," dedi elinde viski kadehiyle çömeldi. "Paranın, gücün ve kudretin tüm bu sevgi zırvalıklarından daha önemli olduğunu  o zaman anlayacaksın. Sen ve ben geleceğe hükmedeceğiz. Sen istemediğin sürece sana kimse zarar veremeyecek."

"Danny... gelecek mi?" Çamurlu elleri bulunduğu yerde duraksarken ürkek gözleri Marco'nun yüzüne doğru çıktı. Evlenmek istemiyordu. Geleceğe hükmetmek ya da çok güçlü olmak istemiyordu. Jakov Brovina'dan sonra başka biriyle evlilik hayali kurabileceğini de düşünmüyordu. Tüm bunları konuşmak anlamsız olduğu için hala bir vicdan azabı olarak aklından çıkmayan arkadaşını sorma gereği hissetmişti.

"Ne demek istediğimi anlasaydın bana o çocuğu sormazdın." dedi hafif alaylı bir sitemle.

"Danny geri gelsin."

"Benden bunu isteyebilecek kadar güçlü müsün peki?" Karşısındaki adamın sorusu karşısında büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. "Sevgi bu yüzden yeteri kadar güçlü bir kavram değil Küçük kız... Gücün varsa sevgiye hükmedebilirsin." Kendisine doğru yaklaşan kadın ve çocukları gören Marco, yoğun bir duyguyla kaplanırken elindeki viskiyi fondip yaparak bitirdi. "Ben güçlü bir adamım. Ve istediğim her şeyi elde edebiliyorum." Bakışlarını kendisine yaklaşmakta olan kadından uzaklaştırarak Feda'ya baktı. "Sen de öyle olmak istiyorsan bana itaat etmek zorundasın. Sen artık benim kızımsın. Sözümden çıkma lüksün yok."

ÇOCUKLUK MÜZESİNDE YETİŞKİN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin