Selam 🥹Nasılsınız?
Sizi çok özledimmm 🧡 Biliyorum yorum ve oy istememden sıkılıyorsunuz ama yorumlarınızın benim için ne kadar önemli olduğunu bir bilseniz...
Çok mutlu oluyorum okudukça ve her horumu mutlaka okuyorum 🌸
Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnn 🧡
Sizi seviyorum 🧡
Keyifli okumalar...
YIL 1999TÜRKİYE / İSTANBUL
Güneşin tüm aydınlığıyla bahar çiçeklerinin üzerinde dans ettiği bir gündeydiler. Henüz Sümer ve Uluç'un o eve gelmediği ve Feda'nın tek arkadaşının Daniel olduğu zamanlardı. Feda, Marco'nun evinin bahçesine iş adamlarıyla ciddi bir konuşma yapmasını umursamadan bahçede dolaşıyor, dakikalardır çiçek açmış kiraz ağaçlarının üzerinde dolaşan arıyı izliyordu. Üzerindeki kahverengi kadife elbisesi, ağaçlara tırmanmaya çalışmaktan ve defalarca kez düşmekten toz olmuştu.
Marco, Feda'nın Racaya'dan geldiğinden beri ilk defa güzel havanın tadını çıkarttığını gördüğü için mutluydu. Karşısındaki takım elbiseli adamların ne söylediğinden çok uzaktan da olsa Feda'nın mutluluğuyla ilgileniyordu. Sağ dirseğini bahçe koltuğuna dayamış iki parmağını şakağına dayamıştı. İş adamlarını dinliyormuş gibi görünmeye bile çalışmıyordu. Onun için Feda önemliydi.
"Arıların peşinden koşarsan seni sokar bunu biliyorsun değil mi?" Daniel, elindeki sandviçiyle Feda'nın yanına geldiğinde küçük kızın elindeki kapağı olmayan boş kavanozu gördü. "Kavanozla ne yapacaksın?"
"Hayvanın tabiatı vahşi diye onu sevmemek günah olur." Feda'nın gözleri hala etrafta tek başına uçuşan arıdaydı. Babası dünyadaki tüm canlıları tabiatıyla sevmenin doğru olduğunu söylerdi. Sözlerini bitirdiğinde arıyı kavanozun içerisine hapsetmeyi başardı ve diğer elinde olan kavanoz kapağıyla ağzını sıkıca kapattı. "Bak... Onu sevmenin de yolu var."
Danny anlamamış bir şekilde yeşil gözlerini arkadaşına dikti. "Ama onu hapsettin. Hapsettiğin sürece sevebileceksin." Aklı karışmıştı küçük çocuğun ama yine de karnı o kadar açtı ki elindeki sandviçten kocaman bir ısırık almaktan da geri kalmadı.
"Onu sevmek için hapsetmedim. Kurtarmak için hapsettim. Bu arı günlerdir burada. Onun sürüsüne ihtiyacı var. Avlunun dışında ormanlık yolun sol tarafında bir arı kovanı görmüştüm. Timur'a söyleyeceğim, bunu oraya götürsün. İyi olduğunu bilmek de bana yeter."
"Marco hep bir tanrının olmadığını söyler. O arının tanrısı sensin. Ya da o. Bilmiyorum. O kadar güçlü biri ki dünyadaki her şeyi yapabileceğini ne isterse ya da ne istersen bunu yapabilir. Marco'nun senin için tanıdığı güç her şeyi veriyor sana. Onu sevmek zorunda değilsin. Balını ye, onu kullan yeter." Feda, nefesini tutarak kavanoza kollarını dolarken bakışları ilerideki bahçe masasındaki Marco'ya değdi. Adamın cam mavisi gözleri ona öylesine kilitlenmişti ki yanlış bir şey yapıyor olma ihtimali onu delicesine korkutup küçük kalbinin hızlanmasına neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇOCUKLUK MÜZESİNDE YETİŞKİN OLMAK
Ficción GeneralBU KİTAP GERÇEK BİR OLAYDAN ESİNLENİLMİŞ OLUP HİÇBİR KİŞİ, KURUM VE KURULUŞLA İLGİSİ YOKTUR. OKUDUĞUNUZ HER ŞEY TAMAMEM BİR HAYAL ÜRÜNÜDÜR. -YETİŞKİN İÇERİKTİR. 18 YAŞINDAN KÜÇÜKLERN OKUMASI ÖNERİLMEZ