ten- red strings of fate

1.1K 172 89
                                    

"Fırtınanın içine doğru takip edeceğim kurdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Fırtınanın içine doğru takip edeceğim kurdu. Tutkudan mahrum bırakılmış o kalbini bulmak için.
Dur durak bilmeyen bir öfkeyle taş kesiyor yüreğin. Sıcacık kalbine sarılıyorum soğuğun tam ortasında."
-

Jungkook'un kendine itiraf etmesi gereken şeyler vardı

Taehyung'a nasıl davranırsa karşılığında on katını alıyordu. Acıyla. Bedenini bezdiren, yıldıran, güçsüz düşüren, uykularını bölen ve onu ter içinde uyandıran bir acıyla hem de.

Hayatı boyunca hiç böyle ağır duygularla baş etmek zorunda kalmamıştı. Ölümle, kayıplarla, savaşlarla baş edebilirdi ama bu bambaşkaydı. Omuzlarına binen bu zalim ağırlık taşıdığı her şeyi solda sıfır bırakıyordu.

Ruh eşleri hakkında her zaman önyargıları olmuştu. Çünkü toplum bunu istemiş, ruh eşine sahip olmak ayıp, kötü ve lanetli olarak karşılanmıştı. Ama Jungkook'un meraklı yanı bir taraftan her zaman bunu irdelemek için yanıp tutuşmuştu.

Bir gün başına bunun geleceğini hiç düşünmemişti yine de.

Önemsiz bir kovboy olsa bunu görmezden gelebilir ve hatta belki her yasağı ardında bırakıp Taehyung'la ilgilenebilirdi, hatta seve seve yapardı da. Ancak mevcut dengeler bunu imkansız kılıyordu. O babasının emanet ettiği, ona da babasından kalan bu kasabanın lideriydi, onun da alfa olan yavrusu zamanı gelince görevi devralacaktı.

Üstün görevi her şeyin önündeydi. Görevi canından üstündü. Görevi herkesten gizlediği, yakıcı güzellikteki ruh eşinden üstündü.

Alelade bir alfa olmayı hiç böyle derinden istememişti.

Yutkundu, gecenin karanlığında odasındaki döşeğin üzerinde yarı çıplak halde oturuyor ve ateşler içinde yanıyordu. Acısı kızgınlığa gireceği zamanlardakinden çok daha kuvvetliydi ancak halini görenlere kızgınlığının yaklaştığını söylüyordu çünkü başka ne diyebilirdi bilmiyordu. Foyası ortaya çıkmadan gidip kızgınlıklarında ne yapıyorsa onu yapmalı, gizlenmeliydi yoksa tüm kasaba kokusundan bir şeylerin yolunda gitmediği anlayacaktı.

Güneş doğmadan önce ancak iki saat uyuyabildi ve tekrar kötü bir kabusla sıçrayarak uyandı. O günün, mabette Taehyung ile konuştukları günün üzerinden dört gün geçmişti. Ama çektiği acılar aylar gibi gelmişti. Yatağından kalkıp çırılçıplak soyunduktan sonra gölde yıkanmış, vücudundaki garip titreme sona ersin diye yarım saat kadar da suyun içinde kalmıştı.

Sudan çıktığında bir nebze olsun dinen ateşi ona biraz güç vermiş ve kovboy üzerini özenle giyinerek soluğu alt kattaki küçük odada almıştı. Evinde normalde yalnız yaşar ve kimseyi içeri sokmazdı ancak şimdi bir yeğeni vardı ve ona iyi bir hayat borçluydu.

Bu karmaşasının arasında onu ihmal etmekten korkuyordu, güvenebileceği bir ele ihtiyacı vardı. Kasabanın yakın zamanda yavrusu olmuş omegalarından biri haftanın her günü gelip onu emziriyordu bir diğer omegaysa onunla kalıyor, bakımıyla yakından ilgileniyordu.

Outlaws of the Wild West | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin