(Slow update) Omega Taehyung, düğün gününü kana buladıktan sonra hasımlarından kaçar ve son seçenek olarak bir tapınağa sığınır ancak bunun bedeli olarak özgürlüğünü ve ruhunu yitirmek zorunda kalır, ta ki onu zincirlerinden kurtarıp özgürlüğüne kav...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jungkook, Yoongi'nin yaralı bedenini sırtlanarak beraberindeki ceylanlar ve onları taşıyan siyah yeleli atla kasabaya girdiğinde yabaninin varlığı kasabada huzursuzlukla karşılanmıştı.
Jungkook onlara bir açıklama borçlu değildi. Yaralı alfayı şifacının bulunduğu yere götürüp onu orada bıraktı ve birkaç saatlik yokluğunda olanlar hakkında bilgi aldı. Şifacı alfa Kyon yabaninin yarasını büyük bir özenle temizlediğinde Jungkook yönetim binasından çıkarak gittiği ormanda neler yaşandığını etrafındaki alfalara anlattı. "Onu ormanda buldum,"dedi, hızlıca yürürken yanındaki alfalar ona ayak uydurmaya çalışıyordu. Jungkook eve gitmek yerine rotasını şifacının evine çevirdi, yabaninin durumu onu meraklandırıyordu. "Yaralı halde avlanırken karşıma çıktı."
"Onu buraya getirmen sakıncalı bir durum."
"Sürüden ayrılmış bir yabani kimseye zarar veremez, hele ki yaralıysa,"dedi ondan küçük birinden akıl almaya ihtiyacı olmadığını hissettiren bir tonda.
"Yine de-"diye söze girecek oldu Rowoon. Lider alfa toprak yolda yürümeyi bırakıp ona sertçe baktı. "Yine de ne? Yerleşikler ne zamandan beri yabanilerden bu kadar korkuyor? Utanmasan karşımda titreyecek gibisin. Kendine gel."
"Bağışlayın ama yine de onu burada tutmamız güvenli değil, ya sandığınızın aksine bir sürüsü varsa?
Jungkook'un bu ısrarlara verdiği tek cevap, "uzatma," oldu. Gergin ve heyecanlı hissediyordu, yabaniden öğreneceği pek çok değerli şey olabilirdi.
Şifacının iki katlı muayenehanesine girdiğinde doğruca Yoongi'nin bulunduğu odaya geçti. Kyon'un da orada olduğunu kokusundan anladı ama kokusu bir garipti. Hayır, bir problem vardı. Hızla odadan içeri girdiğinde döşeğin olduğu yere baktı ve Kyon'un boylu boyunca yatakta uzandığını gördü. Yoongi zavallı alfanın üzerine çıkmış boğazını sıkıyordu.
"Sakın bir daha bana dokunayım deme." Diğer elinde, Kyon'un kullandığı ucu parlayan keskin bıçağı tutuyordu. "Yoksa bununla bağırsaklarını deşer sana yedirim-"
"Yoongi!"
Jungkook'un sesini duyan alfaların ikisi de kapıya döndü. Lider iki adımda yanlarına ulaşarak Yoongi'yi omzundan tuttuğu gibi güçlü kollarıyla şifacının üzerinden attı. Kyon öksürerek kenara sindi, o pasif bir alfaydı, diğer alfaların ona böyle davranmasından bıkıp usandığı bir gün Wyoming'e sığınmış Jungkook da ona kapılarını açmıştı. "İyi misin?"diye sordu zavallı alfaya. "Dışarı çık. Onu ben hallederim, git de kendini topla. Tanrım. Seni uyarmalıydım.."Ne için uyaracağını bilemedi, yabaniler hakkında bildiği tek şey...yabani olduklarıydı. Yoongi'yi biraz bile tanımıyordu. Birine bir şey yaptığı taktirde suç Jungkook'un üzerine kalması işten bile değildi.
Kyon çıkıp ardından kapıyı kapattıktan sonra Yoongi ona bakarak hırladı ve sivri dişlerini gösterdi, koyulaşan gözlerine bakılırsa pek kendinde değil gibiydi. Kyon ona acısını dindirmesi için ağır bir şeyler vermiş olmalıydı.