twenty: we are rising up, this is a revolution

503 80 45
                                    

Merhaba, sonunda geldik. bölüm oy sınırı 65 yorum da görmek istiyorum kesinlikle hiç yorum yapmıyorsunuz üzülüyorum ❤️‍🩹

 bölüm oy sınırı 65 yorum da görmek istiyorum kesinlikle hiç yorum yapmıyorsunuz üzülüyorum ❤️‍🩹

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Geldiğim yerde çok sevdiğim bir söz vardır. Yaşamak, savaşta toprak kaybetmek gibidir derler. Daha küçükken, annemin tek omega oğluyken ve hâlâ sevilirken büyüklerimden duyduğum sözlere pek aldırış etmezdim. Varsa yoksa oyundaydı aklım ama bunu nedense hatırlıyorum. Belki de içinde savaş geçtiği içindir. Bu benim kanımda var. Savaşmak ve toprak kaybetmek. Yani şöyle söyleyebilirim, yaşamak genelde mağlup hissettirir.

İşte son altı yılımın özeti bu.

Hep belirli kalıplara uygun yaşamaya çalıştım. Çocukluğumda annemin gözüne girmek için çırpındım. Annem öldü babamın gözüne girmektense ölürüm diye düşündüm ve Jimin'in, kemo-sabe'min izinden gittim. Büyüdüm, topraklarımı terk ettim. Bir kovboyla evlendirildim, katil oldum. Bir kutsal fahişe oldum, bu defa da baş rahibe omegaların isteğine ve dayatılan yüce dine göre yaşadım. Kendim olmayı tam olarak ne zaman bıraktım? Ya da hiç kendim oldum mu? Hayat denen bu tuhaf macera beni şimdi de ruh eşimin kollarına attı. Önce dualarımı yanlış ettiğimi, tanrının beni cezalandırdığını düşündüm.

Ama bana beni sevdiğini söylediğinde tüm bunların hiçbir anlamı kalmadı.

Artık bu sözü de sevmiyorum. Benim için artık yaşamak zafere koşmak demek. Onunla her zafere korkmadan koşabilirim ve hiç gocunmam. Çünkü artık beni seviyor ve sevgi bu dünyadaki en kudretli duygudur. Bana artık kim, ne yapabilir ki?

O kanlı gecenin üzerinden üç hafta geçti. Jungkook'un arkasında durdum ve ona birçok konuda akıl verdim, yine de kararı ona bıraktım ama sonuçta hepimizi istediği oldu. Biz iki ruh eşi çiftiyiz. Yoongi ve Jimin. Jungkook ve ben. Dünya karşımızda duramaz.

Ama temkinli olmakta her zaman fayda var, bilirim.

Bu sebeple ihtimallere bel bağlamaktansa işi sağlama almayı düşündük. Jungkook'un sahip çıkması gereken bir halkı vardı, tutması gereken sözler vardı. Bu sürecin onun için ne kadar sancılı olduğunu gördüm, gözlerinden okudum acısını. Babasına verdiği sözlerle yaşamak istediği hayatın arasına sıkışmış bir çocuk. Artık her şeyi daha iyi görebiliyorum, nefret ve kin perdesi gözlerimden kalkalı üç hafta oluyor.

Jungkook ve ben arkamızda Yoongi ve Jimin ile o gecenin sabahında kasabaya indik. Wyoming halkı döndüğümüzü gördüğünde kalabalığı arkasına katarak öfkeli bir şekilde meydanda toplandı. Herkes neler olduğunu bilmek istiyordu.

Jungkook o ana kadar bize ne yapacağını kesin olarak bildirmemişti ve bu yüzden yaptığı şey de beni aynı oranda şaşırttı diyebilirim. Ondaki gelişimi takip edemiyordum. Sahte düğün töreni tam aksini yapacakken aramızdaki mesafeyi birden sıfıra indirivermişti. Jungkook kasaba binasının ahşaptan merdivenlerine, nispeten yüksek bir çıkarak beni çağırdı o gün. Yanına. Herkesin görebileceği bir yere.

Outlaws of the Wild West | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin