{yirminci bölüm} "Yara"

36 4 15
                                    

Lana Del Rey- Summertime Sadness

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lana Del Rey- Summertime Sadness.

"kiss me hard before you go.
Summertime Sadness.
I just wanted you to know.
That baby, you the best."

(Gitmeden önce sertçe öp beni.
Yaz Üzüntüsü.
Bilmeni isterim ki bebeğim,
sen en iyisisin.)

Laura Butterfly.

Bazen zamanı durdurmak istersin. Durdurmak ve olduğu yerden devam edebilmek. Şuan tam olarak istediğim bundan ibaretti. Keşke dursaydı ve olduğu yerden devam edebilseydim. Ayağa kalkamıyordum. Annem gittikten sonra, olduğum yere çökmüş ve sırtıma duvara yaslamıştım. Gözlerim muhtemelen uzun süredir ağladığımdan şişmiş ve kızarmıştı. Yüzüm ıslaktı. Ayağa kalkmam ve ona olanları anlatmam gerekiyordu. Islak bakışlarım tuvaletin zemininde kaldı bir süre. Ayağa kalkmam gerekiyordu, zor da olsa kalkmayı becerdiğimde kafam döndü. Ağlamaktan başım ağrıyordu.

Ayağa kalktığımda gördüğüm ilk şey aynadaki yansımam oldu. Yansımama baktığımda her şey tahmin ettiğim gibiydi. Yüzüm ıslak, göz altlarım kıpkırmızıydı. Saçlarım dağınıktı. Ayna lanetinden ibaret olmasını diledim bu olayların. Belkide öyleydi, Katherine üzerimizde büyü falan yapıyordu. Merin's'te son günlerimde karşıma çıkan bu kadının bana olan ilgisini şimdi anlıyordum.

Aynadaki halimden kurtulmak adına çeşmeyi açıp yüzüme su çarptım. Bunu bir kaç kez yapıp yüzümün ıslaklığını almaya çalıştım. Kağıt havluyla kuruladığımda, biraz önce ki halimden iyi görünüyordum.

Saçlarımın suyla kabarıklığını alıp, bileğimdeki lastik toka ile uzun bir at kuyruğu yaptım. Kalan kahkül ve perçemlerimi tırnaklarımla düzenledim ve biraz önceki halimden iyi olduğumu kabullendiğimde, kapıya doğru yürüdüm. Kapının kulbunu indirip dışarı çıktım.

İnsanlar sınıflarına girmiş olmalıydı. Koridora doğru ilerlerken, tuvaletin yan duvarında beklemediğim bir manzara ile karşılaştım. Margow, dizlerini kendine çekmiş, sırtını duvara yaslamıştı. Elleriyle kulaklarını kapatmıştı, duymak istemediklerini duymuş gibi.

O an aklıma tek bir ihitimal geldi. Bu ihtimal aynı zamanda en kötü ihtimaldı. Annem ile onuştuklarımızı duymuş olma ihtimali. Korkuyla omzuna dokunduğumda beni fark eder etmez ayağa kalktı. Elim hala omzundayken, "Aaron," diye ismini andım. Elimi, omzundan ittirip, bir iki adım geri çekildi. Birden ayağa kalktığında, bakışlarını anında bana döndü. Tepeden tırnağa inceledi beni çok dikkatli bir şekilde. Sonra bakışlarını da alıp, arkasını döndü ve yürümeye başladı. Hızlı adımlar atıp önüne geçtim. Böyle tavırlar sergilenmesinden anlıyordum ki kapının ardındakileri duymuştu.

"Nereye gidiyorsun? Ne duyduğunu söyle ki sana açıklayabiliyim." Beni umursamadan yürümeye çalıştı, buna izin vermedim ve omuzlarını sarstım. Dudaklarını araladığında, beni sessizliği ile cezalandırmasının bittiğini anladım.

FARKLI DÜNYALAR'IN İNSANLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin