Aman tanrım şu an Güney Kore Seuldayim ve buna inanamıyorum mutlulukta yine ağlıyorum ve adını bile sormadığın arkadaş gülüyordu. Ona baktım ve " Burası Kore demi?" diye sordum. Evet anlamında başını salladı ve "ama Güney olan." dediğinde gülmeye başladım. Vedalaşırken " Pardon yolculuk boyunca adlarimizi söylemedik. Ben Y/N. Tanıştığıma baya baya memnun oldum" dedim gülümsedi. " Bende Tae-Hoo " dedi. Hava alanından çıkarken oradaki kalabalıktan beni nasıl bulacağını bilmediğim şirket çalışınını kendimce aramaya çalıştığımda arkamdan ismimi söylemeye çalışan biri vardı. Ona döndüm ve " Bana mı seslendiniz? " dedim. Evet anlamında başını saldı ve kendini tanıttı. Sonra arabaya bindik ve uzun bir yolculuk olacağı konuşmaya başlamasından beliydi. " Evet bana kendinden bahset. " dedi. İlk önce pencereyi açıp derin bir nefes aldım ve kendimi tanıtmaya başladım. " Merhaba. Ben Y/N. Korece adım Ji-woo (지우). 13 yaşımdayım. Türküm. Şarkı, rap, dans gibi şeyler ile ilgilenmeyi severim. " dedim. " Ne için idol olmak istiyorsun? İdollük dışında olmayı düşündüğün bir meslek var mı? " dedi. Bu tip sorulara hazırdım ve kolayca cevap veriyordum. " Benim idollerim müzikleri sayesinde bana enerji ve hayat, yaşam sevinci verdiler. Bende onlarla aynı şekilde başka insanlara sesimi duyurup yaşam enerjisi vermek istiyorum. " dedim. Görevli verdiğim cevabı beğenmiş olacak ki gülümsedi. Soruları bitmiş herhalde. Bende telefonumu açıp anneme haber verdim. Seul sokakları gürültülü arabanın içi ise sessizdi. " Marketlerin yanından geçeceğiz bir şeyler ister misin?" dedi görevli sessizliği bozarak. Hayır anlamında başımı salladım. Araba hızını artırdı ve sonunda şirketlerin olduğu yere geldik. Ben istemsizce cama yapıştığımda görevli camı açtı ve daha iyi girmemi sağladı. Sonunda şirkete gelmiştik. Belift Lab. çok güzel gözüküyordu. Görevli ile içeriye girdim. Atmosfer bambaşkaydı. İnanılmazdı. Harika bir yer gibi. Form falan doldurdum sonra beni ve bir kaç kişi bir odaya aldılar orada performans sergilememizi istediler. Sıra bana geldi ve en güzel performansımı yaptım. Gerçekten beğenmiş gibilerdi. Diğer seçmelere katılan kişilerde beğenmiş gibiydi. Seçmelerden sonra benle ilgilenen görevli beni yurtlarında bir odaya götürdü ve burada kalmamı dinlenmemi ve 5 gün sonra bir başka seçme olacağını söyledi. Tamam anlamında başımı salladım.
Odayı inceledim. Baya güzeldi. Yatak gayet rahattı.
SABAHBu gün çok enerjik kalktım. Yüzümü yıkadım, bakım yaptım, saçımı yaptım,üstümü değiştirdim ve dışarıya kıyafet almaya gittim. Jennie - Solo yapacağım hem söyleyip hem dans etmek istiyorum. Seçmelerde güzel bir kıyafet giyinmek istiyorum. Bir süre gezindim ve istediğimi buldum.
Bu tarz giyim çok hoşuma gidiyor hep. Üst olarak bunu aldım.
Altıma böyle bir şort aldım.
4 Gün Sonra
Bu gün büyük gün. Sonunda stajyer olup olmayacağım açıklanacak. Yurdun asansörüne bindim ve şirkete girdim. Asansöre bindim kapı kapanırken birden açıldı. Biri girdi. Giren kişi... O... Tanrım gerçek olamaz....
Nishimura Riki? İlk önce Kore tarzı ona merhaba dedim. O da bana. Cidden bir peri masalı. İnanılmaz. Doğal yüzü cidden mükemmel. O cidden bir prens. Onunla aynı ortamda nefes almak bile bambaşka. Bir süre sonra asansör iki kat arasında sıkışıp kaldı. Tam ortada. Seçmeler için çok az zamanım kalmıştı ve bende asansörde kalmıştım. Telefonumu çıkarıp benimle ilgilenen görevliyi aradım ama ulaşamıyordum. Lanet olası telefon çekmiyordu. Bir süre daha denedim ama olmadı. " Merak etme sadece bir elektrik kesintisi panik olunacak bir şey yok." dedi. Evet bana bir şey dedi. Benle konuştu. 11 kelime konuştu benle. İnanılmaz bir ses tonu var. Telefonuma baktım ve şok oldum biraz sonra seçimlere başlayacak ama ben hâlâ asansördeyim. " Ama benim sadece 2 dakika sonra seçmelerim başlayacak..." dediğimde bana döndü. " Seçmelere daha rahat bir şey ile katılsan daha iyi olmaz mı? " dedi. " Bu kıyafet benim için zaten çok rahat. Eşofman giyemiyorum. " dedim. " Hmmm. " dedi. Umursamadı. Oha bende onunla konuştum. Elimi birden ağzıma götürdüm o anlık şaşkınlık ile. Birden bana döndü ve " Ağzın mı acıyor? Yoksa söylememen gerek bir şey mi dedin? " diye sordu. Ona döndüm ve " Ben sizinle konuştum... Konuşuyorum... " dediğimde garipşer gibi ama hoş bir şekilde baktı. " Demek bir engenesin. " dediğinde deli gibi başımı evet anlamında salladım. " Kaç yaşındasın? Benden küçüksün galiba. " dediğinde yine tekrar başımı salladım. Telefona tekrar baktım ve seçme başlayalı 5 dakika olmuştu. İçimden buradan çıkmayı diledim ama ışıklar gitti. O an gözlerimi açtım ve oflayip ufladim. Riki ve ben telefonlarımızın fenerlerini açtık. Bir süre sonra Riki telefonunu bana verdi ve kapayı açmaya çalıştı. Kapı sadece biraz açıldı ve o an anladık dışarı ile iletişime geçebileceğimiz 1 cm boşluk bile yoktu önümüz full duvardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Nishimura Riki- Kalplerin Dansı | Enhypen NI-KI ~ 1
Fiksi PenggemarBu gün yıldızlar çok fazla aynı benim ona olan aşkım gibi. İki genç idol arasında geçenler. Y/N Türk genç bir kız ve en büyük hayali için Kore'ye gitti. En sevdiği grup olan Enhypen'den Ni-Ki ile karşılaşır ve yakınlaşırlar sadece bunla kalmazlar ve...