17.BÖLÜM

979 51 70
                                    

Hellöö, nasılsınız?

Lütfen emeğimin karşılığını almam için oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

⛓️

Uyarı!

Kübra karakterinin ismini değiştirmek istediğim için yeni bir isme karar verdim ve değiştirdim.

Elif.

⛓️

Yaşamın bir kurmaca olduğunu düşündüğüm bu hayatta, nefes almanın önemsizleşmeye başlamasını aşamıyorum.

Ben aşmanın ne demek olduğunu da bilmiyorum.

Bir annenin evladını terk edişini, bir babanın ölümünü aşamıyorum.

Belki de aşmak istemiyorum.

Defalarca kez unutmak istesem de kalbim izin vermiyor. İçimde bitirdiğim hayatın tekrar can bulması için çabalıyorum. Ama biliyorum ki her şeyin zamanı geldiğinde sonum ölüm olacak.

Ölüm insanın kapısına geldiğinde en çaresiz hissettiği anın o olduğunu düşünür. Fakat aslında öyle değildir. Ölüm varsa yaşam da vardır ve o ölüm yaşamın can bulmasına bir damardan daha fazla yakındır. Bu yakınlık, kalbe kızgın bir külün basılmasını andırsa da yeni bir canın hayat bulması da külün üzerine dökülen buzlu sudan farksızdır.

Ölüm ve yaşam. İkisini de hak etmediğimi düşündüren bir de hayatım.

İhanetle acıyan kalbime sanki bir hançer saplanıyor gibi gözlerimin doluluğunu yok etmeye çalıştım.

Karşımda öldürmek istediğim adama baktım uzun uzun. İhanetinin açık açık kulaklarıma çarptığı sözler birer birer yankılandı.

Kurduğum cümleden sonra dumur olmuştu. Yüksek ihtimalle nasıl öğrendiğimi merak ediyordu ve bu merak onu tırmalıyordu.

Kollarından sıkı sıkıya tutulmuştu fakat bu onun benim yanıma kadar gelmesine engel olamamıştı.

Yüzünde utancın sillesi bile yokken karşıma öylece geçebilmesi, Atlas'ın belindeki silahı alıp ona doğrultmam için beni destekliyordu.

"Meva," dedi, koluma uzanmak için hareket ederken. Bana dokunmak isteyen elini hızla bileğinden kavradım ve bana sırtını dönmesini sağlayacak şekilde onu sertçe döndürdüm.

Çağrı şokla Atlas'a bakmıştı. Bu şaşkınlığına başka bir zaman gülmeyi aklıma kazımıştım.

"Sen!" dedim, bağırarak. "Bana bu saatten sonra değil dokunmak, nefesini bile yakınımda alamazsın!" tuttuğum kolundan sertçe öne doğru ittim.

Cem sendeleyerek öne doğru düştü.

"Meva," dedi, yalvarırcasına. "Bak sana her şeyi anlatacağım ama bana öyle bakma. Gerçekten bilmediğin şeyler var. Zorunda kaldım." Başımı iki yana salladım.

"Birlikte halledebilirdik!" aşağıya eğilerek onunla aynı hizaya geldim. "Bana gelip her şeyi zorunda kaldığın zaman da anlatabilirdin! Ama sen bunu seçmedin!"

Ayağa kalktı. Kendimi ondan olabildiğince geri çektim. Ondan iğreniyordum.

"Yemin ederim ki tehdit edildim." kaşlarım çatıldı. Atlas'a baktım. O da merak ediyormuş gibiydi.

"Ne tehtidi?" soruyu soran Atlas'dı. Cem ona bakmadı. Tek odak noktası benmişim gibi yalnızca bana baktı. O söylemeden ben anlayayım istiyordu sanki.

MAHKUM (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin