#25# ılgaz mina bağyan.

894 55 4
                                    

Evet, şimdi karakterlerimizin ev yaşantısına doğru yola çıktık gidiyoruz.

Ilgaz'ın evinde bugün misafiriz, hepiniz  hoş geldiniz 🤗

###

Sıcacık olan yatağımda bir o tarafa bir bu tarafa dönerken kendimce soğuk yer arıyordum. İstanbul'da yaşanmaz, gezilirdi sahiden. Bugün Güneş tam tepedeydi ve hava oldukça sıcaktı, yatağımda hala dönüp dururken komodinimin üzerinde duran telefonumun sesiyle yatakta doğrulmadan elimi uzattım.

Annem arıyor...

Telefonu açıp kulağıma götürdüğümde tiz bir ses duydum. "Mina, kahvaltıya gel. Hızlı ol biraz da ağabeyin tüm poğaçaları mideye indirmeye kararlı." yataktan nasıl kalktığımı anlamadan telefonu kapattım ve koşar adımlarla mutfağa doğru ilerledim, üzerimde ki kedili pijamam ayağımda ki avokado çoraplarımla çok seksi görünmesem de kötü de görünmüyordun. Aman ne olacak sanki, dört kişilik bir aileydik. Birbirimizi böyle görsek ne olurdu görmesek ne olurdu...

Mutfağa geldiğimde masada ki yerime oturdum hemen, annem de çayları koyarken sıcak olan poğaçaları elim yana yana tabağıma doldurdum. Etrafıma bakındığımda babamla, ağabeyimi göremeyince anneme çatık kaşlarla bakmaya başlamıştım.

Sahi, bunlar neredeydi?

Annem sandalyede baş köşede ki yerini alırken ben de yerimde kıpırdandım. "E hani ağabeyim bütün poğaçaları mideye indiriyordu..." annemin kahkasıyla yüzümü buruşturdum, her şeye gülen bir annem vardı.

Hayat felsefesi gülmek haline gelmişti.

Çayından bir yudum alarak havada tutarken bana da bardağı gösteriyordu.

Hamaratım adlı şiirini okuyacaktı birazdan.

"Kız Mina, görüyor musun? Yine tavşan kanı gibi çay, leziz mi leziz poğaça yapmışım valla. Öyle de hamaratım böyle de hamaratım." kafamı sallayarak annemi geçiştirdiğimde zeytinli poğaçamdan bir ısırık aldım. "Babamla ağabeyim diyorum, neredeler diyorum?" ağzıma vurduğunda göz devirdim. "Kaç kere diyeceğim ağzında yemek varken konuşma diye Mina..."

Çayımdan bir yudum aldığımda dilimin yanmasıyla masada ki suyu kafama diktim. "Anne söylesene sıcak diye, dilim yandı bu ne ya!" kahvaltılıklardan kendi tabağına doldururken derin bir nefes verdim. "Babamla mı kavga ettiniz yine? Ondan mı evde yoklar?" Kafasını ağır ağır sallarken önüme döndüm. "Babaannenler baksın ona artık Mina, ben burama kadar geldim..." dedi eli boynunu aşarken.

"Ağabeyim de babamın peşinden mi gitti?" diye sorduğumda kafasını salladı. Sessiz bir şekilde kahvaltımızı yaptıktan sonra masayı toplamak tabikide bana kalmıştı. Masayı hızlıca toplayıp bulaşıkları makineye yerleştirdikten sonra dolan makineynin düğmesine basarak çalıştırdım. Kahve makinesiyle de iki kişilik kahve yapıp içeri geçtiğimde annem televizyona bakıyordu.

Fincanları masaya dikkatlice koyarken bir yandan da anneme takılmayı ihmal etmedim. "Anne çok zenginiz biliyor musun..." dediğimde bana soru dolu bakışlarla baktığında devam ettim. "Bir kere bizim kahve makinemiz var." annemin gülmesiyle beraber ben de gülmüştüm. Kahvesinden bir yudum aldığında yüzümü buruşturdum, annem her şeyi sıcak sıcak nasıl içiyordu anlamıyordum. Ben soğumasını beklemeden bir şey yiyip içemiyordum.

Televizyonda Müge Anlı izlerken fotoğrafını çekip gruba yolladım.

Kesin Akgün'de izliyordu.

Siz: hayırlı sabahlar efenim, günaydınlar olsun

Siz:

Siz:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Daisy & TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin