Ve son olarak geldik karakterim Yankı'ya...
Yankı'nın evinde neler oluyor bakalım
Hoş geldiniz 🤗
###
Mutfaktan sinirle soluyarak çıkan ablamı umursamadan televizyonda ki maçı izlemeye devam ettim, telefondan da gruptan mesaj gelmiş mi diye bakındım. Ama gelmemişti, tekrardan bakışlarımı televizyona çevirdiğimde ablam sert bir şekilde kendini koltuğa attı.
Bu onun dilinde birazdan patlayacağı anlamına geliyordu.
"Ne var abla oflayıp duruyorsun sabahtan beri." beni umursamadan şalını savurduğunda içimden sabır siledim. Eniştem de gelip karşıma oturduğunda bu sefer ablam tırnaklarıyla koltuk başlarına vurup sesler çıkartıyordu.
Bu da birazdan olay çıkacak anlamına geliyordu.
"Aferin ikiniz de kurulun televizyon başına, başka bir şey yaptığınız yok." konu nereden bana gelmişti orasını hiç anlamamıştım. "Hayatım, sana da bir şey beğendiremiyoruz." diyen enişteme gözlerini devirdi. Ablamın ciddi sorunları vardı belli. "Abla kovmak istemiyoruz ama bir git artık yani, evlendin sen hatırlarım her gün gelme. Ben sen evlendin diye düğününde göbek attım, o kadar sevindim yani." koltukta duran kumandayı bana fırlattığımda havada yakaladım.
"Sana bir çarparım duvar dümdüz eder bak Kaya!" odasından çıkan babam yanımıza geldiğinde ayaklarımı uzattığım kanepeden aşağı sarkıttım. İşte şimdi bütün keyfim kaçmıştı. "Baba bir çay dökeyim ben sana." diyerek ayaklandı ablam, eniştem de televizyondan bakışlarını çekip babama odaklandı. "Yok kızım içmeyeyim ben şimdi, uyuyamam yoksa." diyen babama kafa salladı ablam.
"Kaya beni evden kovdu baba." dediğinde omuz silktim, her gün her gün bizdeydi. "Kaya, niye rahat durmuyorsun yerinde oğlum. Gelecek tabii baba evine Şenay." babam ikimizinde ikinci ismini kullanırdı hep. "Burası onun evi." diyerek devam etti babam.
"Sen beni kıskanıyorsun babam beni daha çok seviyor diye değil mi Kaya?"
"Babam senin neyini sevsin abla, ketum hallerini mi?"
"Soğuk nevale, buzdolabı Kaya."
"Çok konuşan Nilgün."
"Yeter, kesin gürültüyü. Kedi köpekten farkınız yok." sesi yükselen babama son bir bakış atıp odama doğru adımlamıştım ki beni durdurdu.
"Kaya, buraya gel derhal. Ben sana gidebilirsin dediğimi hatırlamıyorum!" babamı umursamadan kapıyı çarptığımda arkamdan bağırdı. Ardından eniştem araya girdi. "Tamam sakin olalım öncelikle, hadi Nilgün biz gidelim en iyisi. Baba oğul biraz yalnız kalsınlar." kapı kapanma sesi duyduğumda üstümde ki koyu yeşil tişörtü çıkartıp kendimi yatağa attım.Kapı ani bir hızla açılıp duvara çarptığında yüzüstü uzandığım yatakta hiç istifimi bozmadan uzanmaya devam ettim, çünkü kalkıp babama cevap verirsem acayip kavga çıkacaktı bundan emindim. Annemi kaybettiğimizden beri babamla aramızda ki sular hiç durulmamıştı, sürekli kavga edirdik. Çok kez evden çıkıp gittiğimde olmuştu, ablam bu yüzden her gün bize gelirdi. Babam kalp hastasıydı, ablam bir şey olacak diye korkardı.
Ama etraftakiler o kadar çok dedikodusunu yapıyordu ki ablamın artık dilleri enişteme bile uzanmıştı, ablam bu durumu umursamıyor olabilirdi. Ama babam içten içe içerleniyordu, eniştem de her gün gelmek istemiyordu belliydi halinden. Ablama laf gelmesine dayanamıyordum, erkek olsalardı çoktan kavgaya tutuşmuştum ama yaşlı kadınlara bir şey de diyemiyordum.
"Kaya!" diyerek seslenen babamı umursamadım. Omzumu dürttüğünde cevap vermedim. "Kaya!" dedi bağırarak yine cevap vermedim, çünkü verirsem işin sonu her zaman kötü bitiyordu. Babam evde fenalaşırken, ben kapıyı çarpıp gidiyordum. "Kaya, bir daha söylemeyeceğim. Kalk şu yataktan!" dediğinde hışımla ayağa kalkıp karşısına dikildim. "Ne var, ne istiyorsun! Kusamadın mı nefretini daha, söyleyeceklerin bitmedi mi?" dedim aynı onun gibi bağırarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daisy & Texting
Short StoryKulaklığın bozulduğu için şarkıları kısık sesle mi dinliyorsun, yalnız değilsin o halde çünkü ben de aynı mağduriyetteyim. Peki bir grup insanın içindeysek? Anlamadın mı hala, sen de tanımadığın insanlarla tanışmak ister misin? O halde kitabı okumay...