ay hello, bugün de akgüncüğümüzün hikayesini okuyacağız
hoş geldiniz 🤗
###
Ağrımış sırtımı bir bu yana bir o yana döndürerek kıtlattım, resmen kendimi hissetmiyordum. Kaç saattir bu masanın başında olduğumuzu da bilmiyordum, babaannem bize gelmişti ve beraber mantı büküyorduk. Açık olan televizyondan Müge'nin programını seyrederken elime biraz kıyma alıp hamurun üstüne koyup büktüm. Ağabeyim ise babamla futbol maçına gitmişti, annem arkadaşlarıyla alışveriş merkezindeydi ve biz de babaannemle oturmuş hem Müge'yi izliyorduk hem de mantı yapıyorduk.
Ağrıyan sırtımla beraber yüzümü buruşturdum, babaannemin kolunu dürtüklememle gözlerini televizyondan ayırıp bana döndü. "Kız sen mantı bükmüyorsun hani önün boş, Müge'yi izlemeye mi geldin? Derhal mantı bükmeye devam ediyorsunuz sayın babaanne hanımefendisi." babaannem boş boş bana bakarken sıkıntıyla ofladım. "Sütlacımı yedim mi ben?"
Babaannemin aklı bir gidiyordu bir geliyordu, ne kadar çok hastane doktor dolaştıysak bir faydası olmamıştı. Bir gidiyordu bir geliyordu.
"Yedin yedin." diye cevap vermemle önüne kare hamur parçasını alıp eline de biraz kıyma alarak hamurun üstüne koydu. "Sen kimsin?" diye sormasıyla bakışlarımı televizyondan çekip babaanneme döndüm. "Ben rütbeli asker babaanne başı olan bir torunum, sen kimsin?" der demez yüzünde güller açtı. "Ben de rütbeli asker olan Yüzbaşı Hamdullah Bey'in sözlüsüyüm." dediğinde güldüm.
Kimdi bu Hamdullah bilmiyorduk ama dilinden de düşmüyordu.
"Sahi bugün Yüzbaşı Hamdullah Bey gelecekti, geldi mi o?" diye sorduğunda kafamı sağa soka salladım. "Hayır, gelmedi. Akşam sözlüm beni beklesin onu yemeğe çıkaracağım dedi." bunu söylememi beklemiyor olacak ki kaşlarını çattı. "Aa olmaz öyle şey ama, babam duyarsa bacaklarımı kırar. Hem nerede görülmüş daha evlenmeden önce dışarı çıkıldığı." babaanneciğim sen çok geriden geliyorsun ama hayatım.
"Bir şey olmaz ben babanı hallederim." dememle yeniden mantıya döndü. Bakışlarımı televizyona çevirmemle babaannem de televizyona bakmaya başladı, çok geçmeden kolumu cimciklemesiyle yüzümü buruşturup kolumu elinden kurtardım. "Ne yapıyorsun babaanne ya, kurt adam mısın sen? Bak seni Yüzbaşına söylerim ona göre." tehditimle beraber mantı bükmeye devam ettiğinde keyifle yerimde sallandım.
Tuvaletim gelmişti, ama ben tuvalete gitsem babaannem kim bilir kapıyı açıp nerelere kaçacaktı. Oflayarak ayaklandım, biraz daha gitmezsem altıma yapacaktım bu yaşta. "Bana bak babaanne ben koşarak gidip geleceğim, sen de burada uslu uslu otur Hamdullah'ı bekle." dememle cevap vermesini beklemeden tuvalete koştum.
Telefonumu elime aldığımda hemen gruba girdim, bunlar niye konuşmamış diye düşünürken akşam dokuz olduğunu görmemle kaşlarımı çattım, babaannem beni sınıyordu herhalde. Kaç saattir mantı bükmekten sırtım kopmuştu, belimin ne halde olduğundan bahsetmiyorum bile.
Siz: orospikler ne yapıyorsunuz?
Siz: çişim geldi
Oynak Bebe: Gel ağzıma sıç piç
Oynak Bebe: Siktir git işe o zaman
Oynak Bebe: Ne diye buraya yazıyorsun
Siz: bana bak seni yolarım
Oynak Bebe: Hoşt belediye zehirlemedi mi seni
Bağyan: ne oluyor kardeşim ne bu tantana
White Water: Yine ne oldu lan
White Water: He çişi gelmiş
White Water: Mal git işe o zaman
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daisy & Texting
Short StoryKulaklığın bozulduğu için şarkıları kısık sesle mi dinliyorsun, yalnız değilsin o halde çünkü ben de aynı mağduriyetteyim. Peki bir grup insanın içindeysek? Anlamadın mı hala, sen de tanımadığın insanlarla tanışmak ister misin? O halde kitabı okumay...