4.Bölüm

805 95 52
                                    

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Haftasonu
Otobüsten inince, etrafıma baktım. Çok tanıdıktı. Doğası, çevresi, denizi bile tanıdık geliyordu. Buraya ilk kez geldiğime emindim ama aynı zamanda da ilk kez gelmemiştim sanki. Burnuma gelen sümbül kokuları bile çok tanıdıktı. Yolda gelirken gördüğüm ağaç ev bile tanıdık gelmişti.

"Havasına suyuna kurban be! Temiz hava gibisi var mı?" diye, keyifle konuşan Turgut'a baktım. Onu öyle çocuk gibi görünce ben de gülümsedim.

"Gerçekten güzel yermiş." dedim ve sırt çantamın saplarından tuttum. "Ee nerede kalacağız?" diye sordum ve daha sonra tekrar ben konuştum. "Şuralarda bir otel olmalı." dedim ilerideki bir yeri başımla işaret ederken.

"Daha önce gelmemiştin hani?" diye sordu. Evet gelmemiştim ama buralarda bir otel olduğuna emindim.

"Gelmedim." dedim ve yürümeye başladım. Turgut, hızlı adımlarla yetişti bana.

"Bir garipsin son zamanlarda. Küçükken de altıncı hissin kuvvetliydi ama büyüdükçe daha da garip bir hâl aldı bu. Korkmaya başladım. İçine cin falan mı girdi?" dedi. Şaka yapıyor sandım ve yüzüne baktım. Çok ciddi gibiydi salak.

"Salak mısın olum ne cini?" dedim ve ilerideki oteli görünce gülümsedim. O kadar büyük bir otel değildi ama güzeldi. Bunu nereden bildiğimi bilmiyorum?

Turgut'la birlikte otele girdik. Resepsiyonda duran genç adamın yanına gidip, iki yataklı tek oda kiraladık. Çünkü Turgut, yabancı yere gittiğinde tek yatamıyordu.

Odaya çıkmak için asansöre bindiğimizde, yine Turgut konuşmaya başladı.

"Acayip eğleneceğiz olum. Deniz, kum, güneş. İki gün de olsa, harika bir tatil bizi bekliyor." dedi odaya çıkarken. Ben de sadece başımla onayladım. Çünkü otelin kokusu, görünümü bile zihnimi meşgul etmeye başlamıştı bile.

Asansörden indikten sonra odaya geçtik. Aydınlık bir odaydı. Yere kadar uzanan camları vardı. İki yanda beyaz tül ve perdeler salınıyordu. Cam ve balkon kapısı açıktı. Direkt deniz manzarası gözümüzün önünde duruyordu.

Kendimi yorgunlukla balkona yakın olan yatağa bıraktım. Çok yorgundum. Duş almalıydım ama halim yoktu. Biraz dinlenmek istiyordum sadece.

"Ben duşa giriyorum. Yol yordu." dedi Turgut. Mırıldandım ve başımla onayladım. O banyoya girdikten sonra yatakta doğruldum ve balkona bakış attım. Balkona çıktım yavaşça. Tahta sandalyenin birine oturdum. Karşımdaki kumsal ve deniz ikilisine seyretmeye başladım.

...

' "Bak şuna! Deniz yıldızı değil mi bu?" diye sordu genç çocuk. Diğeri gülümsedi ve hemen kumlarin üstünde duran deniz yıldızını aldı.

"Evet ama yaşamaz artık." deyince, diğer çocuğun yüzü düştü. Biraz büyük olan çocuk, elini küçük olanın çenesine götürdü ve yüzüne baktı.

"Ne oldu güzelim?" diye sordu.

"Onların da bizler gibi sevdikleri oluyor mudur? Yani eğer oluyorsa sevdiğinden ayrılmış oldu çünkü." dedi üzgün bir şekilde.

"Üzülme." dedi biraz büyük olan genç. "Eminim ruhu sevdiğini bulacaktır. Evrende hiçbir aşk yarım kalmaz. Er ya da geç, yaşanır." dedi ve dudağının kenarından öptü.

...

"Haktaann!" diyen sesle kendime geldim. Sağa doğru başımı çevirdiğimde, Turgut'un banyodan çıkmış olduğunu gördüm.

"Ne var ne bağırıyorsun?" dedim, ellerimle yüzümü sıvazladım. Yine o iki genç düşmüştü zihnime.

"Dalıp gitmişsin. Kaç kez seslendim duymadın. İyi misin?" diye sordu. Ben de bilmiyordum.

"İyiyim." dedim, sandalyeden kalkarken. "Ben duşa gireceğim." dedim ve odaya girdim. O sırada yatağım üstünde duran telefonum çalmaya başladı. Uzanıp telefonu aldım. Annem arıyordu. Beklemeden açtım telefonu.

"Efendim anne?" dedim ve yatağa oturdum. Hemen önümde duran çantanın cebinden bluetooth kulaklığımı çıkarırken, annemin sesini duydum.

"Nasılsın oğlum? Vardınız mı?" diye sorduğunda, kulaklığımı taktım ve uzandım sırtüstü.

"Vardık anne. Haber veremedim kusura bakma yorgundum. Ama biz de daha yeni geldik sayılır." dedim.

"Tamam oğlum sağ salim vardıysanız sorun yok." dedi annem. Yataktan dogruldum ve aklıma gelen şeyi sordum.

"Anne?" dedim ve derim bir nefes aldım. "Biz daha önce buraya geldik mi? Yani ben küçükken falan?" diye sordum.

"Hayır oğlum. Hiç gitmedik oraya? Neden sordun?" deyince, görmeyeceğini bile bile başımı olumsuz bir şekilde salladım.

"Bir şey yok. Öylesine sordum." dedim ve vedalaşıp kapattık telefonu. Annemden aldığım cevapla, yüzümü sıkıntıyla sıvazladım. Neler oluyordu hâlâ anlamıyordum.

Haktan'ın ne yaşadığıyla ilgili bir tahmininiz var mı?

Yorumlarınızı bekliyorum 🌸

Okunmalar az ama ponçik kalpli ben her gün bölüm atıyorum yine de. Çünkü sevenler için...

PAIN IN MY HEART (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin