14.Bölüm

667 85 33
                                    

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Haktan
Birkaç gün önce gördüğüm rüya, bana bir şeyleri netleştirebilmem için fırsat vermişti. Ben Semih'tim. Özgür'ün sevgilisi. Özgür'ün kaybettiği sevgilisi Semih... Onu görünce hissettiğim şeyler bu yüzdendi. Önceki hayatımda, babam olacak kişi, beni kalbimden vurmuştu. Kalbimdeki iz ve sancı da bu yüzden olmalıydı...

Günler sonra okula uğradım. Ama dersler için değil, dondurmak için. Çünkü asla yapamazdım bu şekilde. Dondurmayı bile akıl edebilmiş olmama şaşıyordum. Aileme bundan bahsetmemiştim henüz. Ne bu son günlerde olanlardan, ne de okulu donduracağımdan.

Okuldaki işlerimi hızlıca, hiç kimseyle bir muhabbete girmeden hallettim. Kimseyle konuşasım yoktu. Bu yüzden okul işimi halleder halletmez okuldan çıktım. Eve gitmek istemiyordum. Bu yüzden, nereye olduğunu bilmeden yürümeye başladım.

Bir süre sonra, adımlarım beni bir mekana getirdi. Buraya hiç gelmemiştim daha önce. Ama ilk gelişim değildi buraya. Mekanın kapısında durup, kendi kendime düşünürken, aslında buraya gelenin Semih olduğunu farkettim. Derin bir nefes aldım sessizce ve kapıdan içeri girdim.

Burayı hatırlıyordum. Hâlâ aynıydı. Arka tarafın çok güzel bir manzarası vardı hatırladığım kadarıyla. Tam karşıdaki cam kapı, bunu doğruluyor ve oraya doğru açılıyordu. Direkt olarak oraya yöneldim. Açık kapıdan, arka tarafa doğru çıktım. Mükemmel bir deniz manzarası vardı. Dışarıda da masalar vardı. Her zaman oturduğum masaya baktım. Boşta duruyordu. Oraya doğru ulaştım birkaç adımda ve oturdum.

Bir anda bir sürü şey doldu yine zihnime...

...

"Burası çok güzel. Şu denizin güzelliğine bak." dedi Özgür. Semih gülümsedi sevgilisinin sevincine.

"Burası şimdilik keşfedilmemiş bir yer. Ben de seni bunun için getirdim buraya. Bu masa bizim olsun, her geldiğimizde buraya oturalım. Hem gözden uzak hem de burada elini daha rahat tutabilirim." diyerek, Özgür'ün elini tutup, üstüne öpücük bıraktı.

"Sen nasıl istersen öyle olsun." dedi Özgür ve gözlerini manzaradan çekip, sevgilisinin gözlerine baktı. "Gözlerindeki yeşil kadar güzel bir manzara yok ama deniz de güzel." dedi ve denize bir bakış atıp konuşmaya devam etti. "Bir tarafta masmavi deniz." dedi ve Semih'in gözlerine baktı. "Bir tarafta yemyeşil, uçsuz bucaksız bir orman." diye devam etti, Semih'in yeşil gözlerini kast ederek. Semih, gülümsedi ve cevap verdi Özgür'e.

"Sizin toprak gözleriniz olmasa, benim ormanım bir işe yaramazdı. Toprak, ormanların can damarıdır." dedi ve avucunu öptü Özgür'ün. "Senin benim can damarım olduğun gibi." dedi. Özgür'ün kalbi, duyduklarıyla deli gibi atarken, yeşil gözlere aşkla bakmaya devam etti...

***

"Ne alırdınız?" diyen sesle kendime geldim. Başımı kaldırdığımda, genç, benim yaşlarımda bir garson vardı karşımda.

"Ben şey... Menü var mıydı? Henüz karar veremedim." dedim kararsız bir şekilde. Elindeki, ince kitapçık gibi menüyü bana verdi gülümseyerek ve yeni gelen kişilerle ilgilenmeye başladı. Ben de rahat rahat menüyü incelemeye başladım.

Menüyü incelerken, üstümde bir bakış hissettim ve başımı kaldırdım. Sadece bir iki adım uzağımda Özgür duruyordu. Öylece bana bakıyordu. Gözlerinde cok farkli bir ifade vardı.

Onu görünce, kalbim yine ince ince sızlamaya ve aynı zamanda da deli gibi atmaya başladı. Sadece yutkundum ve beni alıp götüren toprak gözlere odaklandım. Yanıma doğru gelmeye başladığında, kalbim mümkünmüş gibi daha da hızlanmıştı sanki.

Yorumlarınızı bekliyorum 🌸

PAIN IN MY HEART (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin