21.Bölüm

604 79 26
                                    

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Kapı çaldığında, uyuşuk bir şekilde ayaklandı Özgür. Kimin geldiğini bilmiyordu. Salondaki aynaya bakarak, üstüne çeki düzen verip, kapıyı açtı. Karşısında Haktan'ı görünce, bakışları şaşkınlıkla büründü. Onu burada görmeyi asla beklemiyordu. O şaşkınca Haktan'a bakarken, ilk konuşan Haktan oldu.

"Selam." dedi, eli kaşına doğru giderken. Bunu hep utandığında yapardı Semih. Özgür bu ayrıntıyı farkedince kalbi tekledi. Karşısındaki beden Haktan olabilirdi ama ruhu Semih'indi.

"Selam." dedi o da ve kapıyı biraz daha açtı Haktan'ın içeri girmesi için. Haktan, hafifçe gülümseyip içeri girdi ağır adımlarla. 18 yıl sonra tekrar bu eve girmek onu çok heyecanlandırıyordu.

Evin kapısından içeri girdiğinde, hemen girişteki duvarda asılı duran fotoğrafı gördü Haktan. Semih'le Özgür vardı fotoğrafta. İki genç, gülümseyerek objektife bakıyordu. Haktan, fotoğrafı ne zaman cekildiklerini hatırlayınca gülümsedi.

"Okulca pikniğe gitmiştik." dedi fotoğrafa bakarak. Özgür, şaşkın bir şekilde baktı Haktan'a. Hâlâ garipsiyordu bu durumu.

"E-evet. Hatırlamana sevindim." dedi ve mutfağa geçti. "Sen salona geç. Ben de içecek bir şeyler ayarlayayım." diye seslendi mutfaktan. Haktan, mırıldanarak onayladı ve salon olduğunu düşündüğü yere yöneldi.

Büyük ekranlı televizyonu görünce, salona girdiğini anladı. Evin dekorasyonunu görünce hiç şaşırmadı. Evin, Özgür'ün evi olduğu, dekorasyonundan belliydi.

Elinde tepsiyle salona giren Özgür'ü görünce düşünceleri dağıldı. Bakışlarını Özgür'e odakladı. 34 yaşındaydı ama hiç göstermiyordu yaşını Özgür. Fit bir vücudu, uzun sayılabilecek boyu vardı.

Tepsideki bardaklardan birini Haktan'ın önüne bıraktı. Diğerini de kendi önüne koyup oturdu. Haktan, önüne koyulan soğuk limonataya baktı. Bardağa uzandı ve bir yudum içti. Soğuk limonatanın verdiği ferahlık hissiyle gülümsedi ve bardağı geri bıraktı sehpaya.

"Evin çok güzel." diyerek sessizliği bozdu ardından. Özgür, duyduğu şeyle gülümsedi ve cevap verdi.

"Teşekkür ederim. Gelmiştin ya. Hatırlıyor musun?" diye sordu Özgür ve pür dikkat Haktan'a odaklandı. Haktan, sustu ve düşünmeye başladı. Elbette hatırlıyordu...

...

"Annenle babanın evde olmadığına emin misin?" diye sordu Semih. Özgür, sevgilisinin kolundan çekiştirerek cevap verdi.

"Evet. Dedim ya, memlekete gittiler. Düğün varmış. Birkaç gün yoklar." dedi ve anahtarı kapının kilidine yerleştirdi. Özgür, kapının kilidini açmakla uğraşırken, Semih kapının kenarına dayandı ve kısık bir sesle konuştu.

"Peki biz ne yapacağız evde yalnız?" diye sordu sırıtarak. Amacı,  sevgilisini utandırmaktı. Çünkü utanınca çok sevimli olduğunu düşünüyordu Semih, Özgür'ün. Özgür yutkundu ve hızlıca açtı kapıyı.

"Geç içeri ne yapabiliriz ki?" dedi ve üstündeki hırkayı çıkarıp, kenardaki askılığa astı. Semih'de Özgür'ün utangaç haline gülümseyerek peşinden eve girdi. O da üstündeki ince hırkayı çıkarıp askıya astı ve ileride onu bekleyen Özgür'ün yanına gitti.

"Odama geçelim de şu üstümüzdeki üniformalardan kurtulalım." dedi Özgür ve odasına yöneldi. Semih'de yine peşinden yürümeye başladı. Kendi evleri büyük ve iki katlı bir villaydı. Burası oraya göre küçüktü ama daha samimi görünüyor ve tam bir yuva gibi kokuyordu.

İki genç üstünü değiştirdikten sonra mutfağa geçtiler. Akşam olmak üzereydi. Özgür'ün aklına, annesinin gitmeden önce hazırlayıp dolaba koyduğu yemekler geldi. Yemekleri çıkarıp ısıtırken, Semih masayı hazırlarken, Özgür'de salata yapmaya başladı. İkisi de aynı şeyi, evli bir çift gibi olduklarını düşünüyorlardı.

Keyifli geçen bir yemek sonrasında mutfağı toparlayıp, Özgür'ün odasına geçtiler. Camın önündeki koltuğa oturdular ve perdeyi açıp, gökyüzünü izlemeye başladılar. Özgür, Semih'in omuzuna koymuştu başını. Semih'de kolunu Özgür'ün omuzuna sarmıştı.

"Hep bu anda kalsak keşke." diye mırıldandı Özgür. Semih'in elleri Özgür'ün kumral saçlarına çıktı ve okşamaya başladı yumuşak saç tellerini.

"Keşke bitanem." dedi iç çekerek. Özgür, başını Semih'in omuzundan kaldırdı ve çenesini dayadı az önce başının olduğu yere.

"Benden hiç gitme olur mu Semih. Hep benimle kal." dediğinde, Semih başını ona doğru çevirdi ve daha sonra bütün bedeniyle Özgür'e doğru dönerek oturdu.

"Asla. Senden asla gitmeyeceğim." dedi ve Özgür'ün çenesini tuttu nazikçe. "Her zaman burada olacağım." dedi boştaki elini Özgür'ün kalbine koydu. Deli gibi atıyordu elinin altındaki kalp. Semih bunu hissedince gülümsedi ve sevgilisinin dudaklarına uzanıp, yumuşak ve uzun bir öpücük bıraktı. Yıldızlar şahitlik ediyordu o anlarda iki gence.

...

Haktan ve Özgür, bu evdeki ilk anlarını hatırlayınca yüzleri kızardı. Haktan sertçe yutkundu ve yerinden kalkıp Özgür'ün yanına geçti. Özgür, kaçamak bir şekilde baktı Haktan'a. Haktan, birkaç saniye içinde Özgür'ün elini tuttu ve konuşmaya başladı yumuşak bir sesle.

"Bana kırgın olduğunu hissedebiliyorum. Bana söylemesen de, seni dinlemediğim için kırgın bana bir yanın. Değil mi?" diye sordu. Özgür usulca başını salladı onaylar şekilde. Haktan, elini Özgür'ün çenesine koydu ve nazikçe kendine bakmasını sağladı.

"Senden ne kadar özür dilesem de bunun bir faydası yok artık. Olan oldu deyip, her şeyi bir kenara da bırakamıyoruz. Ama bu kez bunu yapamaz mısın? Bak, yıldızları izlediğimiz gece sana geri geleceğim diye söz vermiştim. Geldim işte." dedi ve dudaklarını dibinde duran dudaklara sürttü hafifçe.

"Seni çok özledim Özgür. Bana ikinci bir şans veremez misin?" diye sordu fısıldar gibi. Özgür, Haktan'ın dudaklarını dudaklarına hissedince gözlerini kapattı ve yutkundu. Kalbi deli bir hızla atıyordu. Biraz sonra yerinden çıkıp Haktan'a koşacaktı sanki.

"Ben de seni özledim. Çok özledim." dedi ve dudaklarını, Haktan'ın dudaklarıyla birleştirdi.

Ayayayaya sonunda oldu ❤️‍🩹

Yorumlarınızı bekliyorum ✨️

PAIN IN MY HEART (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin