Okuldaki tüm tuvaletler dolu olduğu için en üst kattaki pek sık kullanılmayan tuvalete gitmeye karar verdim. Koridorun köşesinden dönerken Tae'yle yanında hep gezdirdiği o kızı gördüm. Duvarın arkasına saklanıp onları izlemeye başladım. Öpüşüyorlardı. Kızı duvarla arasına almıştı. İstemsizce dolan gözlerim ağlamamak için direniyordu. Kızaran gözlerimden düşmeye başlayan damlalarla duvarın dibine çöktüm. Dizimin birini kırıp kolumu diz kapağımın üstüne koydum. Sırtımı duvara yaslayıp başımı geriye doğru eğdim. Söz konusu bu çocuk olduğunda duygularıma yenik düşüyordum her seferinde.
Toparlanıp ayağı kalktım ve koridorun sonuna doğru koşmaya başladım. Ayak seslerimi duymaları umurumda değildi, sadece koştum.
Ders zili çalınca sınıfa girdim. Dersin başlamasının üzerinden çok geçmeden kapı çaldı. Kapının çalmasıyla sıraya koyduğum başımı kaldırıp içeri kimin girdiğine baktım. Tae!?
Yanında duran müdür konuşmaya başladı. "Bu yeni sınıf arkadaşınız. Birkaç nedenden ötürü bu sınıfta eğitimine devam edicek. Boş olan bir yere geç Tae."
Siktir! Sınıftakı tek asosyal orospu çocuğu ben olduğum için bir tek benim yanım boş.
Bu tarafa doğru geliyor. Halinden hiç memnun olmadığı çok bariz.
Yanıma oturduğunda kafamı ona doğru çevirip soru sordum. "Neden geldin?"
Baygın bakışlarını sınıf tahtasına kitleyerek "Kavga, sınıftan birileriyle kavga ettim."dedi. Noluyo lan? Bu niye beni terslemedi?
Teneffüs zili çaldığında sınıftan hızla çıktı. Tüm ders boyunca onu izlememek için kendimi zor tutmuştum.
Çok aç hissettiğim için kantinden bir şeyler almaya gittim. Siktir, siktir, siktir, siktir! Hayır! Tae bizim sınıfa geldiğine göre sınıf grubuna da eklerler. Sınıf grubuna eklerlerse sınıf grubundaki numaralardan biriyle ona yazan numaranın uyuştuğunu fark eder. Napıcam ben şimdi? Aptal Yoongi.
Aklımdaki düşüncelerle kantinden dönerken sınıfa girdiğimde beni karşılayan manzara daha çok sinirimi bozmuştu.
Tae'nin yanında dolaşan o aptal kız benim sandalyeme oturmuştu. Yanında da Tae vardı.
Hızlı adımlarla sırama doğru ilerledim. "Kalk."
Alaycı bir şekilde gülüp "Kalkmazsam nolur?." dedi.
"Gerçekten bilmek ister misin?" deyip sırıttım. Elimdeki kolayı kızın başından aşağı dökerken surat ifadesini izlemek çok keyifliydi. Kolanın yarısından fazlası boşaldığında alaycı ve şaşkın bir ifadeyle "Ay pardon, yanlışlıkla oldu." diyip dudağımı büzdüm. O an yüzünün aldığı şekli görmeliydiniz. Tam bir komedi. Kız sinirli sinirli sınıftan uzaklaşırken Tae'nin elinin arkasıyla ağzını kapattığını gördüm. Biraz daha dikkatlice bakınca gülüşünü gizlemeye çalıştığını fark ettim.
Ders esnasında sıranın altında telefonuyla oynarken gözüm ondaydı. Bakışlarım bir anlığıma telefonunun ekranına kaydığında Dilenci Yaşam oynadığımı görüp bir kez daha aşık oldum😍(çok güzel oyun bu arada gidin indirin indirtin oynayın oynatın)
Aptal! Bildirim sesini açık unutmuş. Tae'nin telefonuna gelen mesajla bütün gözler bizim sıramıza çevrildi. Sıranın altından elimi uzatıp telefonunu çektim. Hoca yavaş adımlarla yanımıza geldiğinde elimdeki telefonu gördü.
"Ne bu saçmalık? Derstesin kendine gel."
Kafamı Tae'ye çevirdiğimde neler olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi. Başımı öne eğip vermeye çalıştığım masum izlenimiyle konuşmaya başladım.
"Kusura bakmayın, teyzem dün hastaneye kaldırılmıştı. Durumu hakkında mesaj attılar."
"İyi, bir daha böyle bir şey olduğunda bana bildir. Bu seferlik söylediklerinin doğru olduğunu varsayıyorum."
Hoca arkasını döndüğünde rahat tavırlarla telefonu Tae'ye uzattım. "Bir dahaki sefere daha dikkatli ol."
"Ne içindi?" diye sorduğunda gözlerimi devirip yanıtladım. "Üzümünü ye bağını sorma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUDE BOY | YARI TEXTING | TAEGİ
Fanfictiontae: ikimizin de erkek olduğunun farkındasın değil mi?