Şu anda ne yapıyordum?
Neden yapıyordum tüm bunları?
Onu bu kadar çok mu seviyordum ki?
Müdürün odasındaki bilgisayarı karıştırırken kendime saçma sapan sorular sorarak daha fazla oyalanmamam gerektiğini fark ettim.
"Kahretsin, nerde bu Taehyung'un klasörü?" mırıldanarak bir şeyler söylerken bir anda kapı açıldı. Bir hışımla kendimi masanın altına attım.
"Siktir, siktir, siktir ne yapacağım şimdi!?"
Masanın altından hiçbir şey göremiyorum da. Bana doğru yaklaşan topuk tıkırtılarıyla odaya gelen kişinin müdür olmadığını anladım. Müdürümüz erkekti.
Masanın üzerinden birkaç kağıt alıp aceleyle çıktığında rahat bir nefes aldım. Ayağı kalkıp bilgisayar ekranına geri döndüm.
Kim Tae-hyung
"Aha! Burda." Klasörü açıp kişisel bilgilerine erişim sağlamayı başarınca telefonumu çıkarıp hemen numarasını kaydettim."
Evet hepsi bu kadardı. Şu an burada olmamın tek nedeni buydu. Hadi ama, ne bekliyordunuz ki?
Peki neden başka bir yol tercih etmedim? Çünkü yoktu. Tek seçeneğim buydu. Tae'nin numarasına ulaşmak pek de kolay değil. Ortak arkadaşımız yok. Sınıflarımız farklı olduğu için sınıf grubundan da bulamazdım. Tek çarem buydu.
Odadan çıkarken kapıyı açtığım an kapıda dikilen Taehyung'u görünce şaşkınlığımı gizleyemedim. Duygularımı gizlemekte bir ustayım. Ama söz konusu bu çocuk olunca başaramıyorum işte.
"Ne dikiliyorsun önümde? Müdür içerde mi?" Takındığı sert ses tonuyla içimi bir ürperti kapladı. Başımı hayır anlamında sallayıp yanından hızlıca uzaklaştım.
İlk bölümü kısa tutup heyecan yaratmak istedim. Bİ DE BEN NORMALDE İNGİLİZCE KLAVYE KULLANIYORUM SIRF BU ŞEYİ YAZABİLMEK İÇİN TÜRKÇEYE GEÇTİM O KADAR ZORLANIYORUM Kİ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUDE BOY | YARI TEXTING | TAEGİ
Hayran Kurgutae: ikimizin de erkek olduğunun farkındasın değil mi?