bodrum kat

875 56 23
                                    

Bulunduğum katta ortak kullanım için ayrılan banyo vardı. Apart topar içeri girdikten sonra aceleyle pantolonumun fermuarını çözdüm.

Kavradığım sikimi elimle tatmin etmeye çalışıyordum. Bu tarz bir mastürbasyon pek bana uygun değildi ancak şu an kendimi gevşetip parmaklarımla rahatlatmam uzun zaman alırdı.

Bir anda aralanan kapıyla karşımda Jungkook'u gördüm. Aceleden kapıyı bile kilitlemeyi unutmuşum. Siktir. Siktir. Siktir. Siktir.

Beni ilk gördüğündeki şaşkınlığın yerini keyifli bir sırıtış almıştı. Bana doğru yaklaşıyordu. "Yardıma ihtiyacın var mı?" Hayır anlamında başımı salladığımda bana bir adım daha yaklaştı. "Demek başkalarının evinde de utanmazca yaramazlıklar yapıyorsun."

"Hey kapıyı kapa ve dışarı çık." Şişmiş olan penisini fark ettim. Bana doğru geliyordu. Ses tonumu yükselttim. "Sana kapıyı kapa ve çık dedim."

Arkasını dönmeden geri geri ilerledi ve hiçbir şey söylemeden banyoyu terk etti.

Siktir. Aptal Yoongi. İşini hallet ve bir an önce buradan çık.

^^^^^^^^^^

Akşam saatlerinde bana ayrılan odada dinlenirken aniden gelen sesle irkildim. Tae odama, beni istediği zaman çağırabilmek için bir alarm taktırmıştı. Kumandası onun odasındaydı. Canı sıkıldıkça beni yanına çağırıyor ve saçma şeyler söyleyip geri gönderiyordu. Bu çocuk gerçekten şaka gibi.

Yanına gittiğimde yine hangi saçma isteğini gerçekleştirmem gerektiği hakkında düşünürken içerde Jungkook'la karşılaştım. Tae'yle bir şeyler konuşuyorlardı.

"Yoongi, Tae'yi tekerlekli sandalyesine oturtup odasından çıkarmam lazım. Ama asla kabul etmiyor. Senin bana yardımcı olman konusunda ısrar etti." Zaten sabahtan beri gelip gidiyordum. Gerçekten yorulmuştum ve Tae de bunun farkındaydı. Buna rağmen beni daha çok yormak için çaba sarfediyordu.

Tae'nin sırtını elimle kavradım ve kırık kollarından birini tuttum. Jungkok da bacaklarını tutmuştu. Onu sandalyeye oturtup asansöre bindik. Evet evlerinde asansör vardı.

Aşağı kata indiğimizde Tae, Jungkook'u yanımızdan kovdu. "Tekrar asansöre bindir beni."

"Dalga geçiyor olmalısın."

"Beni asansöre bindir Yoongi."

"Ahh, hadi ama."

"Beni asansöre bindir."

Tekerlekli sandalyesini asansöre taşıdım. "Bodrum kat tuşuna bas."

"Ne?" Arkasında durduğum tekerlekli sandalyeden başımı öne doğru eğip Tae'ye doğru baktım. Kafasını kaldırdı. Burun burunaydık. Çok ciddi görünüyordu.

Kafamı kaldırıp asansörün bodrum katına gitmemizi sağlayacak tuşuna bastım.

İçeride kasvetli bir hava hakimiyet sürüyordu. Ayak seslerim yankılanıyordu. Fazla karanlıktı. Telefonumun el fenerinden yardım alarak lambanın düğmesini buldum. Işıkları açtığımda bile ortam hala yeterince aydınlık değildi. Etrafta uçuşan tozlardan buraya uzun bir süredir girilmediği belliydi. "Arka tarafta şalterler var." Tae'nin sözleriyle o yöne doğru gittim. Şalterleri açtım. Bir anda her yer aydınlandı. Aydınlanan ortamla birlikte burasının büyüklüğünün farkına varmıştım.

Tahminimce toz tutmaması için üstü büyük kumaş parçalarıyla örtülmüş bir sürü şey vardı. O şeylerden birinin yanına yaklaşıp üzerinde örtülü olan şeyi kaldırdım. Son model lüks bir motorsiklet! Hasiktir! Heyecanla diğer örtüleri de bir bir kaldırdım. Her bir yeni motor görüşümde heyecanım katlanıyordu. Kendimi o kadar çok kaptırmıştım ki.

Arkamı dönüp Tae'ye baktığımda bana bakarak kıkırdıyordu. Gözlerimizin buluşmasıyla dudaklarını araladı. "Hoşuna gitti, değil mi?"

"Hepsi senin mi?"

Duraksayıp cevap verdi. "Ah, evet."

Bu lüks evin altında bir hazine yatıyordu. Gerçekten, gerçekten hepsi mükemmeller.

Uzun bir süre burada oyalandıktan sonra üst kata geri çıktık. Tae'yi yatağına geri yatırırken biraz zorlanmıştım.

"Eğer istersen, ben iyileştikten sonra gezintiye çıkabiliriz."

"Efendim?"

"Motorsikletlerle diyorum, gezeriz istersen."

"Ducati Desmosedici'yi kaparım haberin olsun." Sözlerime karşı tebessüm edip başıyla onayladı.

RUDE BOY | YARI TEXTING | TAEGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin