"Beni sınıf grubundan atsana."
"Niye? Sınıf mı değiştiriyorsun?"
"Yok. Telefonum bozuk birkaç gündür. Numara falan değiştirme ihtimalim de var. Çıkar işte soru sorma."
"Daha dün telefonunla derste yakalanmadın mı sen?" Hasiktir! Nasıl unutmuş olabilirim. Aptal Yoongi.
"Çıkar diyosam çıkar." Ürkütücü bakışlarımı onun üzerine salmıştım.
"İyi tamam be."
Aldığım cevapla rahatlayıp sırama yayılmışken sınıftan içeri sürpriz isimler girdi. Geçen sene kavga ettiğim(dövdüğüm) Jin ve yanında Jungkook.
Jungkook'un bana selam vermesiyle yanındaki elemanın sınıfa neşeli girişiyle yüzünün şu an aldığı hali arasındaki fark beni güldürmüştü.
Yanıma gelip Tae'nin yerine oturdu. Jin'le birbirimize attığımız garip bakışları fark etmiş olsa gerek bize bir soru yöneltti.
"Siz ikiniz arasında ne yaşandı?"
Hiç düşünmeden yanıtladı Jin "Önemsiz şeyler."
"Önemsiz, ha?" diyerek güldüm.
Jungkook atmosferdeki gerginliği bozmak için şu anda yanımda oturuyor oluşunun sebebini açıklamaya başladı.
"Bu akşam içmeye gideceğiz. Senin de gelmeni istiyorum."
"Buraya bunun için mi geldin?"
"Kelimenin tam anlamıyla evet." deyip güldü. Ve ekledi "Ee, geliyor musun şimdi?" Onaylarcasına başımı salladım.
"Bahçede dolaşalım mı biraz güzellik?"
Gözlerimi devirip kafamı sıraya koydum.
"Hadi ama Yoongi." kafamı tek eliyle nazikçe kaldırıp kollarımdan çekiştirmeye başladı. Hem bu kadar nazik hem de bu kadar kaba olmayı nasıl başarabiliyordu?
Israrları sonucu bahçede dolaşmaya başlamıştık. Arka bahçeye vardığımızda duraksayıp konuştu. "Tenin. Nasıl bu kadar güzel?"
Anlam veremediğim bu iltifatla başımı öne eğmiştim sadece. Parmaklarıyla nazikçe çenemi kavrayıp başımın yukarı doğru kalkmasını sağladı. "Kızaran yanakların beyaz teninde o kadar çabuk eleveriyor ki kendini. Nasıl bu kadar güzel olmayı başarıyorsun?"
Yavaşça üzerime doğru yürüyüp beni duvarla arasına aldı. Kendimden emin bir şekilde konuştum. "Okuldayız Kook."
Eliyle saçlarımı karıştırıp boynunu eğdi. Dudağıma kısa ve küçük bir öpücük kondurup kendini geri çekti. Ne oldu az önce?
"Hadi, sınıfına bırakayım seni. Zil çalacak?"
Az önce ne olup bittiğini sorgular halde bakışlar atarken eğilip bir kere daha öptü beni. Kolunu omzuma atıp sınıfa doğru ilerledik.
"Yoongi, ayağı kalk bakalım." Hocanın iğrenç sesiyle beynimdeki tüm düşüncelerden sıyrılıp kafamı, dersleri benim için kaliteli hale getiren sıramdan kaldırdım.
"Çöz bakalım bu soruyu."
Oh süper. Yarra yedim.
"Zaten çözmeniz için süre vermiştim. Ama bakıyorum ki bazıları kafasını sıradan kaldırmıyor ders boyunca." Hocanın sözleriyle başımı öne eğip bomboş defterime bakarken Taehyung önüme kendi defterini koydu.
"Çözdüm zaten." dedim kendimden emin bir ses tonuyla.
"Ne ara? Defterini alıp gel o zaman, tahtaya geçir çözümleri."
Başımla onaylayıp Tae'nin defterindekileri geçirdim. Tüm işlemleri yazmayı bitirdiğimde hocanın garip bakışları tahtayı bulmuştu. Yazarken ne yazdığıma hiç dikkat etmediğim tahtaya kafamı çevirip incelemeye başladığımda dört işlemlerin bile yanlış olduğunu fark ettim. Sınıfın alaycı gülüşüyle yerime oturdum. Aptal aptal sırıtan Tae bana dönüp "Teşekkürüm nerede?" diye sordu. Gözlerimi devirip kafamı tekrardan sıraya koydum.
Çok Taekook moment koyasım var ama kardeşler. Yapamam, ensest koyamam bu hikayeye kendimi tutmam gerek. Taekook yerine Yoonkook koydum ben de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUDE BOY | YARI TEXTING | TAEGİ
Fanfictae: ikimizin de erkek olduğunun farkındasın değil mi?