Herkes çadırına girince bende yavaşça çadırıma girdim. Çadırın kapısını kapatmak için sihirli sözcük olan" kapat " diye söylemem yeterliydi. O zaman çadıra bir güvenlik duvarı ile kaplanıyor ve dışarıdaki tehlikelerden korunup içerideki sıcaklığı dışarıya çıkmıyordu.Bu çadırın özelliği sadece dışarıdaki tehlikelerden koruması değil aynı zaman da sen istemedikçe kimseyi içeri giremiyordu. Ama kişi ya da herhangi bir canavar zorla girmek istiyorsa o zaman o canavar veya kişinin en azından kırmızı halkada düzeyinde olması lazımdı.
Kütüphanede okuduğum kitaplardan birinden tehlike düzeyine göre renkler ve halkalarla belirlenmişti. Halkanın rengine göre tehlike seviyesini anlamak kolaydı.
En düşük seviye beyaz ve en küçük halka idi. Bu halka ve renge sahip biriyle karşılaştığında kolayca durdurulabilirdi. Örnek vermek gerekirse ; Jordan'ın kilisedeyken kullandığı ateş küresi gibi bir saldıra ile durdurmak kolaydı.
Bundan sonra lacivert geliyordu. Bu ortadan bir alt seviyeydi. Kırmızı halka orta seviyeydi. En büyük ve en tehlike olan ise siyahtı. Bu halka ve renge sahip birini ya da canavarı gördüğün zaman hiç vakit kaybetmeden uzaklaşman gerekiyordu.
Kafamın içindeki bilgileri tazeledikten sonra benim gibi büyü gücü olmayan biri bu tür bir sihirli icadı nasıl kullanıyor diye sorgularsanız ; bu tür sihirli aletlere vücudumun tepki verdiği bir olay sayesinde fark ettim.
Bu olayın meydana gelmesinde ve vücudumun bu şekilde tepki vermesini kütüphane de okuduğum kitaplar arasında bulamamıştım. Rahibeye de neden olduğunu sormuştum ama zamanı gelince öğreneceğimi söyleyip sorumu cevapsız bırakmıştı. Umudu kaybetmiş ve neden bu şekilde olduğumu merak ederken ruh gücüm sayesinde olduğunu da köyümüze gelen elçinin söyledikleri ile kesinleştirmiş oldum. Çünkü elçinin dediğine göre ruh gücü olan ve onu uyandıran kişiler bir hayvan veya o ruha bağlı bir eşyayı kullanabiliyorlardı.
Kilise de kitap okumadığım zamanlar da rahibenin yanına gider, yardıma ihtiyacı var mı diye sorardım. O da eşyalarını düzenleme konusunda yardıma ihtiyacı olduğunu söylerdi. Günümün büyük çoğunluğunu onun yanında geçirdim. Rahibe işinin olduğunu söyleyip yanımdan ayrıldığı bir gün rahibenin bana verdiği malzemeleri kontrol ederken merakım beni ele geçirmiş ve küçükte olsa bir umutla rahibenin sihirli aletlerinden birini almıştım.
Denediğim sihirli alet ; ışık veren taş. Kısa adıyla ışık taşı idi. Bu taş rengi siyah ve üzerinde beyaz,saydam görünümlü çizgilerin olduğu, avuç büyüklüğünde sihirli bir eşyaydı. Işığın yanması için "Yan" demen yeterliydi. Kapatmak için de "Kapan " demen gerekiyordu. Taşın üzerine kazınan rün harfleri sayesinde taş içindeki ruh gücüne tepki veriyor ve istediğini gerçekleştiriyordu. Kütüphane de okuduğum kitaplar arasında bu taş hakkında yeterince bilgi sahibi olmuştum.
Aşağıdaki ışık taşının görseli ;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDERHA ŞÖVALYESİ ~ ARYA ~
Fantasy# Gençkurgu-- Fantastik # # 3. Fantastik # 1. Akademi # 1. Büyü # 1. Ejderha # 1. Efsane # 1. Krallık # 2. Savaş - Düşünsene, sen büyünün her şey olduğu bir dünyada, zerre kadar büyü gücüne sahip değilsin. Sen bu dünyada hiçbir şey yapmazsın. Her...