36. bölüm; Macera Loncası

581 42 37
                                    

Sabah erken saatlerde gözlerimi açtığımda tanımadığım o tavan karşılaşmıştı beni. Herkesin kana benzettiği kırmızı gözlerimi kırpıştırdım bir iki defa. Daha sonra beynim çalışmaya karar vermiş gibi nerede olduğumu anladım. Yurttaki odamda değildim. Dün akşam Dük'ün evinde kaldığımı hatırlayınca yavaşça üstümdeki çarşafı kenara attım. Yatağın kenarından ayaklarımı sarkıtıp yavaşça bedenimi sürterek kalktım.

Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra beyaz renkli havlu ile yüzümü hafifçe kuruladım. Havluyu tekrar aldığım yere koyup duşun altına girdim. Ilık suyun etkisiyle vücudum rahatlarken yarım saat kadar duşta kalıp çıktım. Beyaz renkli bornoz ile bedenimi sardıktan sonra kaldığım odaya geri döndüm.

Odada tanımadığım genç bir kadın beni görünce hemen eğilip selam verdi.

- Günaydın Leydi Arya. Ben sizin kişisel hizmetçiniz Emily Browning.

Adının Emily Browning olduğunu öğrendiğim asil duruşlu kadın bana doğru güler yüzlü bakarken bende onu dikkatli bir şekilde inceliyordum.

Kadının kumral uzun, düz saçlarını taktığı beyaz renkli kep tarzı başlıktan dışarı çıkıyordu. Yaşının otuzlarında olduğunu düşündüğüm kadının yüzünde herhangi bir kırışıklık ya da yaşını belli edecek bir şey yoktu. Sadece çenesinin hemen altında boynunun sol tarafında siyah nokta şeklinde küçük bir ben vardı.Koyu kahverengi küçük gözleri, açık ten rengi ve oval yüz şekli ile oldukça hoş ve alımlı bir biriydi. Üstüne giydiği siyah beyaz hizmetçi kıyafeti ile yapılı ama ince vücudunu iyi gizlemişti.

Emily 'i incelemeyi bitirince onun Dük tarafından bana hizmet etmesi için gönderildiğine emindim. Antlaşmanın maddeleri arasındaki konumumla ilgili olan maddeyi uyguluyor olmalıydı. Evde hiçbir şekilde hor görülmeden öz aile üyeleriyle eşit muamele görecektim.

Emily koltuğun üzerinde duran siyah renkli uzun bir elbiseyi eline aldı. Bana elbiseyi gösterirken konuştu.

- Leydi Arya, müsaadenizle giymenize yardım edeyim.

Emily 'e doğru bakarken birinin beni giydirmesi konusunda tereddüt içerisindeydim. Her zaman kendi kıyafetlerimi kendim giymeye alışkın olduğum için tuhaf gelmişti. Ama soylu ailelerin bu şekilde hizmet gördüğünü biliyordum. Nerdeyse bütün işlerini evlerinde bulunan çalışanlar tarafından yapıldığı herkes tarafından bilinen bir gerçekti.Bu konu hakkındaki bilgimi de kütüphanede okuduğum görgü kuralları adlı kitaptan hatırlıyordum.

Düşündüm.Artık bende kağıt üzerinde de olsa soylu olduğum için bunlara alışmam gerekiyordu. Tereddüt edecek zaman değildi. Emily ' e bakarken hafifçe gülümserken konuştum.

- Teşekkür ederim Emily.

Emily konuşmama şaşırırken endişeli bir şekilde konuştu.

- Lütfen efendim. Bana teşekkür etmenize gerek yok. Ben sadece bana verilen görevi yapıyorum. Dedi.

Emily iyice gerilirken yüzünden boncuk boncuk oluşan ter damlaları akıyordu. Ben ise gülümsemeye devam ediyordum.

- Olsun önemli değil. Ben içimden geldiği için teşekkür ettim size.

- Bana karşı saygı ifadeleri ile konuşmamıza gerek yok.

- Tamam sende ne zaman teşekkür edersem memnuniyetle kabul edeceksin.

- Şey... Dedi Emily tereddüt içerisinde kalırken.

Emily'nin karşısında ciddi bir ifade alıp iki elimi göğüs hizasında birleştirdim.

- Cevabını bekliyorum.

Emily yüzüme bakınca ne derse desin kabul etmeyeceğimi anlamış gibi başını öne eğdi ve tekrar konuştu.

EJDERHA ŞÖVALYESİ ~ ARYA ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin