Bölüm: ''1''

508 32 20
                                    

Bu hikayenin yazarı lethepoems olup, hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.

***


"Bu gece seninle yatabilir miyim, anne?" Küçük çocuk annesinin elini tutarak masumca sordu.

"Tek başına uyumaya alışman gerekiyor, Tae. Neredeyse yedi yaşındasın." Annesi çocuğun elini bırakıp diz çözerek boylarını hizaladığında Taehyung'un alnını öptü. "Büyüdün artık, sence de artık kendi odanda yatman gerekmiyor mu?"

"Ama o zaman kabus görüyorum. Odama canavarlar geliyor."

Kadın güldü, ardından oğluna şefkatle baktı. "Canavar diye bir şey yoktur, Tae." Sesi oğluna güvence veriyordu. "Varsa bile ben seni annen olarak her zaman onlardan koruyacağım."

Taehyung annesine sıkıca sarıldı. Annesi kendisini bırakmayan oğlunun haline gülüp şakacıktan söylendi. "Davete geç kalacağız, beni bırak da zamanında yetişelim."

Taehyung uysalca annesinden ayrıldığında o gecenin onu son görüşü olduğunu bilmiyordu.

Tekrar yürümeye başladılar. Birkaç adım atmışlardı ki annesi önlerine çıkan uzun figürle durdu. Bir erkek olduğunu anladığı insana bakıp "İyi akşamlar, bayım." Dedi. "Bir sorun mu var?"

Adamın sessizliğinin süresi arttıkça uzun boyu ve iri cüssesi Taehyung'a daha da korkutucu görünüyordu. Yavaşça annesine sokuldu ve adamın yüzünü görebilmeyi diledi. Karanlık her şeyi daha da kötü hale getiriyordu.

"Bayım?" Annesi kuşkuyla tekrar sordu. Aldığı tek cevapsa kısa, sessiz bir gülüş olmuştu. Kadın adamın gülüşündeki keyifli olduğu kadar tehditkar olan tınıyı sezdiğinde oğlunu daha sıkı tuttu ve sessizce bir sapığa denk gelmemiş olmak için dua etti.

Adam kendisine birkaç adım yaklaştığında geri giderek Taehyung'u arkasına aldı.

Çevik bir hareketle cebinden çıkardığı biber gazını adamın belli olmayan suratına sıktığında bunun onu yavaşlatmasını umarak Taehyung'u kucağına aldı, koşmaya başladı.

Sokağın sonuna gelmişti ve oğlunun ağırlığı onu yavaşlatıyordu, yine de devam etmek için bacaklarını zorladı. Bir an durup sapık arkasından geliyor mu diye baktığında orada olmadığını gördü. Onu atlatmıştı. Rahatlayarak bir nefes verdi.

"Anne." Oğlunun korku dolu, kısık sesini duyduğunda yüzünü önüne çevirdi.

Çığlık attı. Adam tam önünde duruyordu. Kaçmaya çalıştığında bilekleri adamın iri elleri tarafından yakalanmış, sertçe kenara savrulmuştu.

Taehyung, kendisini saran kolların açılmasıyla yere düşüp şokla kendisinden uzaktaki bir çöp bidonunun yanında sürünmekte olan annesine baktı.

"Lütfen..." Annesi yalvardığında Taehyung ağlamaya başladı. "Yalvarırım..." Kadının sözleri çığlığıyla bölündüğünde Taehyung'un bedeni kendisini zangır zangır titreten bir duygunun etkisine girdi.

Adam şimdi kafasını annesini boynuna gömmüş, emiyordu. Annesinin tecavüze uğradığı düşüncesiyle korkusunu umursamadan adama koştu. Küçük ellerini adamın bacaklarına sarıp onu annesinden uzaklaştırmaya çalıştı. İşin içine tekmelerini de dahil ettiğinde bir yandan da "Bırak onu! Bırak annemi!" diye bağırıyordu.

Adam dişlerini çekip bir an gözlerini yumarak kadının sıcak sıvısının boğazında bıraktığı tadı hissetti. Zevkle inleyerek başını tekrardan kadının, dişleri sayesinde parçalanmış damarına gömdü. Kadın artık çığlık atmıyordu, elinden, vücudundaki kan yavaşça çekilirken ölümün onu kucaklamasını beklemekten başka bir şey gelmiyordu.

Yeterince aldığını hissettiğinde geri çekildi. Kadının bedeni, kolları arasında gevşekçe duruyordu. O an kendisine, küçük cüssesine aldırmadan tekmeler savuran çocuğu gördü. Kadını bıraktığında cansız beden yere yığıldı.

"Anne!" Çocuk, annesinin yanına neredeyse emekleyerek gidip kadının nabzını yoklamak için başını ellerinin arasına aldı. Bunu okulda öğretmişlerdi.

"Anne! Anneciğim!" Parmağı nabız damarını bulmak için kadının boynunu yokladığında eline bulaşan kanla tekrardan ciyakladı. Çocuğun tiz sesi adamın kulaklarını tırmalamıştı.

Bir kedi gibi, sessizce ağlamakta olan çocuğa yaklaştı. Açlığı hala daha dinmemişti ve çocuğun taze kanı, temiz, masum teninin kokusuyla birleştiğinde adamın burnuna dolan koku o kadar baştan çıkarıcıydı ki tüm vücudunun tekrardan avına atlayacak olan bir çita gibi gerildiğini hissetti.

"Bırak beni!" Taehyung, adam kendisini tutup iri kollarına çektiğinde feryat etti. "Anne!"

Annesi onu koruyamamıştı, koruyamazdı ve bir daha asla da koruyamayacaktı.

"Şş," Adam çocuğu kendisine çekip yüzüne baktı. Hayatında bu kadar güzel bir şey gördüğünü hatırlamıyordu, tabii aynaya baktığı zamanlar dışında.

Çocuk "O öldü mü?" diye sordu hıçkırıklarının arasından. "Onu öldürdün mü?"

Adam yavaşça başını salladığında çocuk "Bırak beni, canavar!" Diye çığırdı.

Annesi yanılmıştı, canavarlar gerçekti.

"Canavar olduğum doğru, ama adım Kook. İsmimle seslenilmeyi tercih ederim." Adam konuştuğunda Taehyung midesinin bulandığını hissetti. Kook'un sesindeki eğlenceli, keyifli ton Taehyung'un küçük kalbini daha çok korkutuyordu. "Lakap takmak senin gibi güzel bir çocuğa hiç yakışmıyor." Kook burnuyla çocuğun boynunu dürtüp o mükemmel kokusunu içine çekerek sözlerine devam etti. "Mmm, yumuşacıksın."

Taehyung titreyerek ağlamaya devam ederken artık sesi çıkmıyordu, bağırmaktan kısılmıştı.

"Ne olur... Bırak beni." Çaresizce yalvardı. Canının yanmasını istemiyordu ve adam annesine her ne yaptıysa annesinin çığlığından ve deşilmiş boynundan çok canının yandığını anlayabiliyordu.

Kook geri çekilip çocuğun yüzüne tekrardan baktı. Dudakları titrerken onu sadece bir kereliğine istemediğini düşündü.

Ne yazık ki çocuk çok küçüktü. Bedeni de, ruhu da Kook'un ona yapacaklarını kaldıramazdı, ayrıca adamın içindeki çok küçük, kana ve karanlığa bulanmamış bir parça çocuğa zarar vermek istemiyordu. Daha önce hiç çocuklara dokunmamıştı.

Yine de onun tadına bakmak istiyordu.

Bakacaktı da.

Taehyung, adam kendisini bırakıp birkaç adım gerilediğinde bacakları korkunun etkisiyle iyice güçsüzleşmişti, yere yığıldı. Adamın yüzü hala daha seçilmiyordu.

"Seninle tekrar görüşeceğiz." Bu sözler Taehyung'un, annesinin katili kaybolmadan önce duyduğu son sözlerdi.

Jungkook evine vardığında kendisine bir kadeh şarap doldurdu. Çocuğa 'Jungkook' ismini söylemediği için sonradan memnun oldu. Yüz hatlarının belli olmadığından da emindi.

Kendisine bir süre koyacak, çocuğun büyümesini bekleyecekti.

"On yıl sonra benimsin." Şarabını dudaklarına götürmeden önce mırıldanıp hemen sonrasında içkisinden bir yudum aldı.

İ𝖓 𝕿𝖍𝖊 𝕳𝖊𝖆𝖙 𝕺𝖋 𝕿𝖍𝖊 𝕹𝖎𝖌𝖍𝖙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin