Bölüm: "3"

221 27 16
                                    


Not: Hikayede vampir diye bir şey kurgusal olarak bile bilinmiyor. Mesela birçok efsanevi yaratık var çok az bilinen, bizim şu an bilmediğimiz. In The Heat Of The Night'da da vampirler çok bilinen bir yaratık değiller. Taehyung ve diğer insanlar da bu yüzden annesini öldüren kişinin bir vampir olduğunu düşünemeyecek. Keyifli okumalar xx

***


Taehyung kanepede dönerek telefonunu ve kulaklığını eline aldı. Kulaklıkları kulağına geçirdi ve bir şarkı açarak dinlemeye başladı. Jungkook uyumuştu, ama Taehyung'un uykusu yoktu.

Jungkook onun için yumuşak bir yastık ile kalın bir yorgan getirip koltuğun üzerine geçici bir yatak yapmıştı.

Pencereye doğru baktığında kar yağmaya başladığını gördü ve Jungkook'a minnet duydu. Taehyung'u tanımamasına rağmen yardım etmek için evine almıştı. Jungkook cesur ve iyi kalpli bir insandı. O olmasa bu havada dışarıda ne yapardı bilmiyordu.

Belki de Tanrı, Taehyung'tan nefret etmiyordu. Sonuçta ihtiyacı olduğu sırada Jungkook'u karşısına çıkarak onu korumuştu.

Uykusu gelmeye başladığında kulaklıklarını kulaklarından çıkarıp telefonun ekranını kilitleyerek yanına bıraktı.

Sabah olduğunda gözlerini açarak uyuşukça saate baktı.

Siktir, öğlen olmuştu. Hızla yatağından kalkıp ne bok yiyeceğini düşündü. Neden kurduğu alarm çalmamıştı ki? Okula geç kalmıştı ve Taehyung ders kaçırmaktan nefret ederdi.

"Günaydın, uyuyan güzel." Jungkook neşeli bir sesle Taehyung'un odasına girdi. "Haydi, gecikmiş kahvaltımızı yapalım. Yoksa biraz daha mı uyumak istersin?"

Jungkook'un tavırları o kadar arkadaşcaydı ki Taehyung'un yüreği somurtmaya el vermedi ve giremeyeceği dersleri düşünmenin verdiği sıkıntıyı içinden attı.

"Yeterince uyudum sanırım." Jungkook'a gülümsedi. "Kahvaltı iyi olur."

Yataktan kalkıp yorganını katladı ve Jungkook'a tuvaletin yerini sorarak adımlarını oraya yönlendirdi. Yüzünü yıkadıktan sonra diş fırçası yanında olmadığı için üzülüyordu ki diş macununun yanında açılmamış, kullanılmamış bir tane gördüğünde mutlu oldu.

Jungkook'a sormadan alıp dişlerini fırçaladığında içine düşen kurt Taehyung'a Jungkook'tan izin alması gerektiğini söyleyip 'Jungkook bundan hoşlanmayacak. Diyordu.

Her neyse diye düşündü. En kısa sürede ona yeni bir fırça alabilirdi.

Jungkook'un yanına, oturma odasına girdiğinde Jungkook koltuğa yayılmış, Taehyung'u beklerken kitabını okuyordu. Taehyung'u fark edince sordu. "Hazır mısın? Hazırsan çıkıp kahvaltı etmeye gidelim. Güzel bir yer biliyorum."

"Hazırım. Ve şey... Açılmamış bir diş fırçası bulup kullandım. Üzgünüm, sormak sonradan aklıma geldi." Dedi Taehyung. "Sana yenisini alırım."

Jungkook kibarca gülümseyip ayağa kalktı. "Sorun değil." Kapıya yönelip askılıktan Taehyung'un ceketini alıp uzattı. "Gidelim."

Taehyung ceketini alıp giydi ve Jungkook'un hemen ardından kendisini gri kasvetin yenik düştüğü beyaza, sokağa attı. Kar yeri, ağaçları, evlerin çatılarını ve arabaların üzerini örtmüştü, ama hava geceki kadar soğuk değildi.

Jungkook'u takip etti. Siyah bir Mercedes'in önünde durduklarında Jungkook cebinden çıkardığı anahtarın tuşlarından birine basıp arabanın kilidini açmıştı.

İ𝖓 𝕿𝖍𝖊 𝕳𝖊𝖆𝖙 𝕺𝖋 𝕿𝖍𝖊 𝕹𝖎𝖌𝖍𝖙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin