Bölüm: ''5''

174 24 27
                                    

"Bana sütü uzatır mısın?"

Taehyung gülümseyip Jungkook'a sütü uzattığında Jungkook pastanın kremasını hazırlamaya başlamıştı.

"Çok lezzetli olacak."

"Tabii ki de öyle olacak. Biz yapıyoruz çünkü." Jungkook, Taehyung'a göz kırptığında Taehyung utanarak kıkırdadı. Bir haftadır Jungkook'la birlikte kalıyordu. Hiç olmadığı kadar huzurluydu ve onunla çok iyi vakit geçiriyordu.

"Al, tadına bak." Jungkook parmağını istenilen kıvama gelmiş olan çikolatalı kremaya batırıp Taehyung'a doğru uzattı. Taehyung kıkırdadığında parmağıyla Jungkook'un parmağındaki kremayı alıp ağzına götürdü.

Jungkook kaşlarını hafifçe, istediği şeyin bu olmadığı bilinciyle çattı. Taehyung'un kremalı parmağını emişini izlerken sessizce tıslamıştı.

Onu çok fena istiyordu.

Kendisine hakim olarak pasta için hazırladıkları kekin hamurunu fırına koyup dereceyi ve zamanı ayarladı. On yıl beklemişti, biraz daha bekleyebilirdi, değil mi?

"Pekala, kek pişerken bir şeyler içmek ister mi..." Başını tekrar Taehyung'a çevirdiğinde çikolatanın birazının Taehyung'un dudağının kenarına bulaştığını, sanki, yeterince lezzetli görünmüyormuş gibi Taehyung'u daha da iştah açıcı hale getirdiğini gördü.

Gözleri koyulaşırken yaklaşıp parmağıyla hafif bir dokunuş eşliğinde kremayı sıyırdığında Taehyung, Jungkook'un dokunuşuyla ürperip titremişti.

"Eve gitmem gerek." Dedi Taehyung oturma odasına geçtiklerinde. Jungkook ilgili bir şekilde sordu. "Neden?"

"Fizik kitabımı odamda unutmuşum."

"Ben gider alırım, senin gitmene gerek yok." Jungkook, Taehyung'un babasıyla baş başa kalmasını istemiyordu. Bunca yıl Taehyung'u ondan koruyamamış olabilirdi, ama şimdi Taehyung onundu ve kimsenin ona dokunmasına izin vermezdi.

"Hayır, babam seni görmesin. Zaten evi terk ettiğim için kızgın, sana kötü davranabilir. Bu işe bulaşmanı istemiyorum."

Jungkook dudağını daldığı düşüncelerin etkisiyle büzüp, "Seni evin önünde bekliyor olacağım öyleyse." Dediğinde Taehyung kabul ettiğini belirterek başını salladı.

"Hadi o zaman," Jungkook ayağa kalkıp kapıya yönelerek portmantodan arabanın anahtarlarını aldı. "Gidip fizik kitabını o lanet evden kurtaralım."

Taehyung da ceketini giydiğinde evden çıkmışlardı. Jungkook'un üzerinde sadece kısa kollu, siyah bir tişört olduğunu yenice fark ettiğinde "Jungkook!" diye cırladı. "Ceket almamışsın! Dur, eve dönüp montunu alalım, hava çok soğuk."

Jungkook, Taehyung'a baktığında Taehyung'un burnunun ve yanaklarının soğuktan pembeleştiğini görerek sırıttı. "Gerek yok, Tae. Üşümüyorum ben."

"Ama hasta olursun."

"Ben hasta olmam." Jungkook arabanın yolcu kapısını Taehyung için açtığında en ikna edici gülümsemesini takınarak Taehyung'a binmesi için arabayı işaret etti. "Hem olursam bile, sen bana bakarsın, değil mi?"

Yolcu kapısını kapatıp arabanın etrafından dolaşarak sürücü koltuğuna geçti. Taehyung'a yandan bir bakış attığında çocuğun telefonunu kurcaladığını gördü.

"Kiminle yazışıyorsun?" ilgisiz görünmeye çalışarak sordu.

"Ha?" Taehyung dalgınca Jungkook'a baktı. "Kiminle yazıştığını sordum." Jungkook dudaklarını birbirine bastırdı.

İ𝖓 𝕿𝖍𝖊 𝕳𝖊𝖆𝖙 𝕺𝖋 𝕿𝖍𝖊 𝕹𝖎𝖌𝖍𝖙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin