Bölüm: ''10''

162 21 8
                                    

Jungkook karavana geri döndüğünde Taehyung yatakta kıvrılmış, uyuyordu. Baş gösteren susuzluğunu dindirmek için avlanmaya gitmiş, bulduğu bir geyikten beslenmişti. Hayvan kanı insan kanının yerini tutamıyor olsa da en azından artık açlıkla yanıp tutuşmuyordu.

Yatağa ilerleyip Taehyung'un yanına yatarak elini oğlanın elmacık kemiklerinde gezdirdi. Uyurken çok huzurlu görünüyordu.

Jungkook, Taehyung'un kendisinin ne olduğunu bilmediği zamanları özlediğini fark etti. Taehyung artık Jungkook'un yanında eskisi kadar mutlu değildi. Korkuyordu.

Bir an onu bırakmayı, gitmesine izin vermeyi düşündü, ama yapamazdı. Taehyung simsiyah olan gökyüzünü en az gözleri kadar güzel olan bir maviye boyuyordu, Jungkook bunu kaybedemezdi.

Planı bu değildi. Taehyung'un bedenini, kanını kullanmak, kendisini Taehyung'la tatmin etmek isterken şimdi hemen yanında uyuyan, nefeslerini yüzünde hissedip kalp atışlarını dinlediği bu oğlana dokunamıyordu bile. Bir şekilde Taehyung'un kendisini sevmesini istiyordu.

O Taehyung'un bedenine dilediği an sahip olabilirdi, ama ölümsüzlükle lanetlenmiş hayatında ilk defa arzuladığı şey bu değildi. Jungkook, Taehyung'un ruhunu istiyordu.

Kollarını oğlanın bedenine sarıp kendisine çektiğinde Taehyung kıpırdanıp kendisini saran sert kollarla gözlerini araladı.

"Uyu, aşkım." Jungkook'un fısıltısı Taehyung'un uykudan mayışmış yüzüne çarptığında Taehyung, Jungkook'un kolları arasında büzülerek başını adamın göğsüne gömdü. Jungkook'un yanında, kollarında, yaptığı her şeye rağmen mutlu hissettiğini fark ettiğinde bir an Jungkook'un insanların duygularını kontrol etme gibi bir yeteneği olup olmadığını merak etti.

Olmamasını diledi, çünkü bu korkunç olurdu ve bir yandan da olmasını istedi, çünkü kan içen bir yaratığın kucağında olmanın kendisini mutlu ettiği gerçeği de oldukça huzursuz ediciydi.

Jungkook bir sahtekardı. Taehyung'u geriye küllerinden başka bir şey kalmayana dek yakabilirdi ama bir yandan da çölün ortasında kana kana içilen su kadar güzeldi.

Jungkook, Taehyung'un başının üzerine yavaşça küçük öpücükler bırakmaya başlamıştı. Taehyung'un uykusunu iyice kaçırmak istemiyordu ama kendisine hakim olamayarak oğlanın başını kaldırıp dudaklarını yumuşakça Taehyung'unkilere bastırdı. Taehyung uyuşukça gözlerini araladı.

"Selam."

Jungkook, Taehyung'un uykulu sesinin ne kadar tatlı olduğunu düşünüp gülümsedi. "Selam."

"Uyusana." Dedi Taehyung aynı şekilde gülümseyerek.

"Seni izlemeyi tercih ederim." Jungkook, Taehyung'un alnından öperek geri çekildi. Taehyung kıkırdadığında Jungkook oğlanı biraz daha kendine çekti. "Haydi, biraz daha uyu." Dediğinde dudakları Taehyung'un yumuşak yanaklarnda geziniyordu.

Taehyung gözlerini yumdu ama Jungkook'un öpücüklerinden gıdıklanarak "Sen beni öperken uyuyamıyorum!" diye sızlandı.

"Üzgünüm." Jungkook geri çekildiğinde mahçupça gülümsedi. Taehyung'un gözleri tekrar kapanmıştı.

Dayanamayarak Taehyung'un giydiği salaş tişörtünün açıkta bıraktığı çıplak omzuna sulu bir öpücük daha bıraktığında Taehyung "Jungkook!" diye ciyakladı. 

"Pardon!" Jungkook sessizce güldüğünde Taehyung'u öpme isteğini, dudaklarını oğlanın teninden çekemeyişini eğlenceli bulmuştu. Taehyung'un kıkırtısı Jungkook'a eşlik etti.

Taehyung'un uyuması için kendisine engel olarak, sadece izlemekle yetindiğinde Taehyung uykuya dalmıştı. Göğsü alıp verdiği sakin nefeslerle yavaşça inip kalkıyor, gözleri arada titreşerek, büzülmüş dudakları eşliğinde Jungkook'a çok sevimli bir görüntü sunuyordu.

İ𝖓 𝕿𝖍𝖊 𝕳𝖊𝖆𝖙 𝕺𝖋 𝕿𝖍𝖊 𝕹𝖎𝖌𝖍𝖙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin