3

80 14 31
                                    

maNga konseri için çıldırırkan koymasam olmazdı....


....


2 gün sonra;

Okul bahçesinde doğal davranıyormuş gibi görünmek için aldığı ama asla yemediği tostuyla birkaç bank ilerideki Sana'yı izliyordu Junmyeon. Dikkat çekmediğini sansa da, bahçenin ortasında bankta tek oturup yarım saattir tostun aynı yerini ısırmak için hamle yapıp sürekli geri çeken ve karşısında oturan kız her güldüğünde ağzı yırtılırcasına gülen biri çok fazla dikkat çekiyordu.

İnsanların garip bakışlarını dahi önemsemiyordu Junmyeon o an. İlk görüşte aşk kavramının hayat bulmuş hali gibiydi. Üç gün sonra karşılaştığı Sana için tüm teneffüsleri bahçede tek başına ya da yeni dahil olduğu arkadaş çevresiyle geçiyordu.

Sana gittiğinde sonunda tostunu yemeye başlamıştı Junmyeon. Fakat o sırada arkasından birinin sert bir şekilde elini omzuna atmasıyla irkildi. Arkasına döndüğünde de ondan oldukça uzun, geniş omuzlu... Kısacası ondan yapıca çok çok biriyle karşılaşmasıyla yutkundu.

"Seninle konuşalım biraz." dedi Junmyeon'a. Junmyeon yutkunup kafa salladı ve peşinden gitti

Ortalık ıssızlaştığı an saniye beklemeden yumruğu yemişti Junmyeon. Yere düştüğü an sızlanarak burnuna götürdü elini. Karşındaki çocuk onun yakasına yapıştı ve tehdit etmeye devam etti onu "O kızdan uzak duracaksın, anladın mı?"

"Kimsin lan sen?" diye bağırdı Junmyeon da sızlanırken. Karşısındaki ona vurmaya devam ederken "Kim Seokjin." dedi ve sinirle güldü "Anladın mı beni?"

Suratına yediği yumrukların etkisiyle ağzını bile açmakta zorlanıyordu Junmyeon. Tam gücünün bittiğini hissederken "BIRAK LAN ONU!" diye birinin bağırmasıyla yakasındaki el sonunda çekilmiş ve rahatlamıştı.

"Oğlum bak Sana'nın peşinde dolaştığın yetti başkalarına bulaşma bari anladın mı gerizekalı!" diye bağırdı Kyungsoo ve Junmyeon'u çekip kaldırdı "Kabadayılık taslayarak bir bok olacağını sanıyorsun!"

Kyungsoo bu şekil söylenmeye devam ederek kolunda sürüklediği Junmyeon'la girdi okulun içine. Seokjin'e bağırması durduktan sonra da Junmyeon'a söylemeye başladı "Gerizekalı hangi ara bu ruh hastasına yakalanacak kadar aşık oldun sen de? Kök söktürüyor bize iki senedir bir de seni gördü, bittik şimdi."

...

Yemekhaneden çıktığımdan beri önceki gün bulduğum ve ciddi anlamda kafaya taktığım şarkıyı dinlemekten ciğerim solmuştu. Cümlenin başından bu yana çok duygu değiştirdim ama sanırım 12.tekrara falan dinliyordum bir öğle arası içinde.

Bıkkınlıkla kulaklığımı çıkartıp masaya koydum ve çizdiğim resime döndüm. O bile o kadar sıkıcı gelmişti ki o an kalemi de bırakıp çantama döndüm kitaplarımı çıkartmaya. Doğru kitabı bulduğum an kapı açıldı. Kimin geldiğinde bakmak için kafamı uzatmıştım ki "Ona bulaşılır mı, ne yaşıyordun sen?" benzeri şeyler diye söylenen birini duydum. 

Bu çocuğu gördüğüme emindim ama neyse.

O içeri girdikten hemen sonra kolunda sürüklediği biri girdi ve...

Junmyeon?

Bir anlık telaşla ayağa kalktım ve "Ne oldu?" diye çıkıştım aniden. Junmyeon'un yanındaki çocuk bana boş boş baktı bu arada Junmyeon'u sırasına oturturken. 

Çok doğal tabii, hanımefendi biz ikiziz diye atıp tuttuğundan...

Haberi bile yok benden.

Junmyeon "Kardeşim Kyungsoo." dediğinde adının Kyungsoo olduğunu öğrendiğim çocuğun yüzü daha da çıkmaza girmiş gibi bir ifadeye büründü "İyi de siz ikiz değil misiniz?"

"Hayır üçüzüz." dedi Junmyeon. O sırada ben de çantamdan peçete çıkarttım de hafifçe bastırdım Junmyeon'un kanayan dudağına. 

Ama içim rahat etmedi o an. Biraz yürek yiyecek olsam da derin bir nefes alıp "Burada revir var mı?" diye döndüm Kyungsoo'ya.

Ama adeta tren görmüş öküz gibi suratıma bakıyordu. 

Bir iki saniye daha öyle devam edince elimi yüzüne biraz yaklaştırıp salladım. Öyle olunca kendine geldi ve "Revir aşağıda." dedi.

"E niye buraya getirdin revire götürseydin direkt." dedim ve ayaklandım tekrar.

Kyungsoo kafasını salladı ve Junmyeon'u kolundan çekiştirdi tekrar. Beraber onu revire indirdik. Tam oradan çıkıyordum ki Jeongyeon karşımda bitti...

Sert bakışlarını gözlerimden ayırmadan "Ne oluyor burada?" dediğinde Kyungsoo atıldı  "Dayak yemiş gerizekalı biz de getirdik ne olacak." 

"Yaaa..." dedi Jeongyeon imalı bir şekilde. Sonra da Kyungsoo'ya döndü ve "Sen git yanına biz geliyoruz şimdi."

Kyungsoo anlamsız gözlerle kafasını salladı ve içeri girdi. O içeri girdiği an Jeongyeon sert bir şekilde kolumdan çekip beni ileri ittirdi.

Sesini yükseltememişti ama beni canıma okur gibi bir ses tonuyla "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" dedi. Ses tonumun sakinliğini korumaya çalışarak "Dayak yemişti ne yapmamı bekliyordun Jeongyeon?" dedim ben de.

Sinirle kısa bir kahkaha attı ve "Beni arayacaktın sana sınıftan çıkmak yok demedim mi?" dedi. Sonra da sinirle saçlarını çekip "Bir de Kyungsoo'yla." dedi.

Sesimi çıkartmadığımda bana döndü tekrar "Nasıl iyi anlaştın mı bari Kyungsoo'yla?"

Sinirli bir ifadeyle "Jeongyeon bırak beni gidip Junmyeon'a bakayım merak ediyorum." dediğimde "Sınıfa!" diye yükseldi.

"Abartma merak ediyorum!" diye çemkirdiğimde "Ölmez bir dayaktan görürsün sınıfta." dedi ve itekledi beni.

Biz inatlaşırken Kyungsoo "Geliyor musunuz?" diye seslendi. Öyle olunca derin bir nefes alıp verdi ve mecburen ikimiz gittik revire.

...

"Çenem acıyor çok fena yumruk atıyor çocuk ya." dedi Junmyeon yolda yürürken. Ortam o kadar gergindi ki hiç susmadan bir yerinin ağrıdığından bahsediyordu. Bu da ortamı çok rahatlatacak bir muhabbet değildi tabii ama en azından suskunluğu biraz olsun kapatıyordu.

Jeongyeon kapıyı açıp eve girdiği an "Rezil olduk!" diye bağırdı ve anahtarı koltuğa fırlatıp içeri girdi.

"Kimin yüzünden?" dedim sesimin sertliğini koruyarak "İkiziz demişsin bir de!"

"Ya ne diyecektim?" diye bağırdı Jeongyeon da "Sen benim kardeşim falan değilsin."

"O zaman kes benimle uğraşmayı niye bu kadar muhattap oluyorsun?" diye bağırdım beni hafifçe omzumdan itti ve parmağını havada sallayıp "Çok konuşma." diye bağırdı.

"Saçma sapan kavga çıkartma yine Jeongyeon." diye bağırdı Junmyeon da. O tam bize yaklaşırken Jeongyeon "Sen kes!" diye bağırdı.

"Nayeon bir şey yapmadı, canım acıyor diye zırlayıp duruyordum o da haliyle beni bırakamadı." dediğinde Jeongyeon onu daha fazla dinlemedi ve "Bana ne bundan!" diye bağırdı "Ben o halde olsam kılı kıpırdamaz."

"Ben olsam senin kıpırdayacak sanki." diye bağırdığımda Jeongyeon bana döndü ve düşük bir sesle "Ben seni öyle bir hale getireceğim ki..." diye söylendi.

Junmyeon Jeongyeon'a bakıp "Kavga falan yok." dedi sesinin sertliğini koruyarak. O daha cümlesini bitiremeden yanağıma inen sert tokatla yeri boylamıştım bile. Junmyeon ise "Al işte!" diye bağırdı o an.

İzleyelim şimdi şovu...


fice hoşgeldin do kyungsoo eheh

let me breathe • kyungyeonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin