Sınıfa bile çıkmayıp bahçede boş boş oturan arkadaşlarının oturduğu banka çantasını fırlatıp oturdu Junmyeon. Sohbet devam ederken bir anda onun gerginliğiyle herkes sustu.
"Günaydın." dedi Sehun kekeleyerek. Junmyeon cevap vermeden karşıya bakmaya devam edince de kendi kendine "Aymamış." diyerek Jongin'e döndü.
"Umarım hırkamı kendi hırkanıza benzetip almışsınızdır." diyerek Junmyeon'un yanındaki boş yere oturdu Sana. Herkes sessizce suratına baktığında da ayağını sinirle yere vurdu ve "Of!" diye bağırdı.
"Kayıp mı ettin?" diye sordu Dahyun. Sana cevaplayacakken Jihyo atıldı "Dün gözümün önünde dolaba koydu. Şimdi yok."
"O salaklığı tek ben yapardım şansına ki ben de yapmadım." dedi Jongin de. Sana oflayarak kafasını masaya koydu "İndirimden yüzde elli indirimle almıştım onu! Şimdi 30.000 won olmuştur en az!"
"Daha ucuz bir şey alsaydın bu sorun olmazdı." dedi Sehun. Bir anda herkes ona tip tip baktığında da telefona geri döndü.
"Bunu mu arıyordunuz?" diye bir ses duydukları gibi hepsi arkalarına döndüler. Seokjin'i elinde Sana'nın hırkasıyla görünce herkes yükselmeye hazırlanmıştı ki Sana bir anda bağırarak yerinden fırladı "Sen manyak mısın versene şunu!"
Sana almaya yeltendiğinde Seokjin sadece gülerek kolunu yukarı kaldırdı. Sana ise hala onu ikna etmeye çalışıyordu.
Onlar aralarında uğraşırken Chanyeol bir anda sinirle "Ben bunun ağzına sıçarım!" diye yükseldi arkadaşlarına dönüp. Bunun üstüne Kyungsoo "Sen dur, yanındaki psikopat onu döverek tüm sinirini atacak birazdan."
Junmyeon ise onları gram dinlememiş olmasına rağmen bir anda kurulmuş bir saatmişcesine ayağa kalktı ve korkutucu derece sakin bir sesle "Ver onu." dedi.
Seokjin ise bu sakinlikten dersini almamış bir şekilde kafasını Junmyeon'un hizasına gelecek şekilde eğdi "Vermezsem ne yapacaksın?"
Seokjin bu cümleyi kurduğu an herkes aralarında fısıldaşmaya başlamıştı ki Junmyeon sinirli bir gülüş atıp Seokjin'i hızlıca yakasından tutup sert bir şekilde kafa attı ona.
Kızların aynı anda çığlık atmasıyla Seokjin de yere kapaklandı. O burnunu tutup sızlanırken Junmyeon "Sana onu ver demedim mi lan?" diye bağırıp hırkayı aldı elinden ve oturdukları yere doğru fırlattı onu.
Henüz siniri geçmemişti haliyle. Doğrulup birkaç kez art arda "Sapık mısın lan sen!" diye bağırarak tekmeleri sırayla geçirdi ona.
O adeta sinirden kendinden geçmişcesine Seokjin'i döverken Chanyeol ise kahkaha attı ve Kyungsoo'ya döndü "Hiç ayırasım gelmedi biliyor musun?"
Kyungsoo da daha yüksek seste bir kahkahayla cevapladı onu "Ne tesadüf benim de!"
Onlar gülüp eğlenmeye devam ederken Jihyo aynı anda arkalarından ikisinin de sertçe kafalarına vurdu "Salak mısınız disiplinlik olacak gidin ayırın!"
Kyungsoo ise kafasını ovuşturup ona döndü "Jihyo'cuğum hiç kusura bakma, o kadar meraklıysan da sen ayır. Ben kılımı bile kıpırdatmayı düşünmüyorum aksi taktirde."
Chanyeol de ona destek çıktı "Zaten şimdi bile oldu. Bırak, birazcık daha olsun zarar gelmez."
Jihyo oflayarak banka oturduğunda Chanyeol kolundan sert bir şekilde dürttü onu "Gidin Sana'yı uzaklaştırın siz korktu."
Jihyo ona tip tip bakmaya devam ettiğinde de göz devirdi "Junmyeon'un zoru Seokjin'le merak etme yanlışlıkla bile olsa sana tokat atmaz."
Onun konuşmasını da Kyungsoo tamamladı "Seokjin zaten hiçbir şey yapamıyor 1.73 Junmyeon'un içinden ayrı bir şey çıktı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
let me breathe • kyungyeon
FanfictionEn yakınlarımdan biri olmasına rağmen o benim hayatımı kararttı...