Akşam Junmyeon'a beraber film izleyeceğimize dair söz vermiştim ama yapmam gereken daha önemli bir şey olduğuna karar kılmıştım.
Jeongyeon'la konuşup şu konuyu bir anca çözmem gerekiyordu artık.
Şarkı mırıldanıyordu kendi kendine. Belki de düzelecek bir şey yoktu, konuşup keyfini kaçırmalı mıydım kaçırmamalı mıydım emin değildim de bir yandan.
Ne olursa olsun diyerek kapısını çaldım. Onayladığını belirtir şekilde şarkıyı kapattığında da kapıyı açıp kafamı içeri uzattım "Girebilir miyim?"
Saniyeler içinde yüz ifadesi donuklaşmıştı. Onaylar şekilde gülümsedi ve içeriyi işaret etti.
İçeri girip yatağının üstüne oturdum ve bağdaş kurdum. Ne diyerek konuşmaya başladığımı pek kestiremiyordum.
Genelde böyle konuşmaları Junmyeon başlattığı için kararsızdım, ama bunu konuşmayı tek başımıza yapmamız daha sağlıklı olacaktı.
Hatta mecbur sayılabilirdik.
"Bence." dedim ve durdum bir süre. Jeongyeon da yavaşça karşıma oturdu ve o da bağdaş kurdu. Ben de derin bir nefes alıp devam ettim "Halletmemiz gereken bir şey var."
"Evet." dedi Jeongyeon ve kendi sesi de hemen titremeye başlamasına rağmen devam etti "Konuşmak istiyordum ama yüzüm yoktu, önce sen geldiğin için teşekkür ederim."
Kafa salladım sırıtarak ve kendimi biraz geri çekip arkama yaslandım "Yani önceden olanların hiçbiri güzel şeyler değildi."
"Tamamen utanç kaynağı." dedi Jeongyeon ve iç çekip bana baktı "Ona kandığım için çok özür dilerim."
"Ama o zamanlar senin yaşadıkların da kolay değildi küçük bir çocuğa göre." dedim ve alayla güldüm "Ben şu an böyleysem çocukken yaşayanı düşünemiyorum."
"İnsanın sevdiği kişinin ona bir şey yapmış olma ihtimali her zaman daha çok can acıtır." dedi Jeongyeon ve gözünden damlayan tek damla yaşı silip bana baktı "Kız kardeşimin bana öyle davrandığını düşününce gözümü akıl almaz bir hırs bürüdü."
"Ben de sana çok kinliydim." dedim ve iç çektim "Nedensizce bir insanın bunları yapıyor olması beni çıldırtıyordu haklı olarak. Ama aksiymiş gibi sesimi dahi çıkartamıyordum ve içten içe yiyordu işte."
"Nasıl dayandın?" diye sordu Jeongyeon hızlanmış gözyaşlarıyla "Sana verdiğim psikolojik zararı geçtim fiziksel zarara nasıl dayanabildin ki? Sadece bileklerimi kestiğimde bile çektiğim acıya dayanamamıştım."
"İnsan gerçekten vazgeçince pek umuruna gelmiyor." dedim alayla. Ama sonra durakladım "Sadece, mutfakta olan olayda çok korktum. Çünkü Kyungsoo'yla çıkmaya başladığımız an bir şeyler için içimde yine bir ümit yeşermişti ama bir anda hepsini bırakıp gideceğimden deliler gibi korktum."
"Seni çok seviyor." dedi Jeongyeon buruk bir sırıtışla. Kafa salladım ve destekledim "Ben de onu."
"Belki Chanyeol'le sizinki gibi bir ilişkimiz olur." dedi Jeongyeon ve arkasına yaslandı "Benimle konuştuğunuz için teşekkür ederim, en azından bir insanı mutlu edebildim."
Sırıttım ve derin bir nefes aldım. Konuşma bitmiş gibiydi, bir şey düzelmeyecek miydi şimdi?
"Çok özür dilerim." dedi Jeongyeon bir anda gerçekten hüngür hüngür ağlayarak. Kafamı kaldırdım bir anda ve doğruldum oturduğum yerde "Resmen en güzel yıllarını aptal bir yalana inanarak çaldım."
Ben cevapsız kaldığımda da devam etti "Düzeltmek için ne yapabilirim bilmiyorum ama elimden ne geliyorsa yapacağım şu an yaptığım nasıl bir yüzsüzlük bilmiyorum ama lütfen affet beni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
let me breathe • kyungyeon
FanfictionEn yakınlarımdan biri olmasına rağmen o benim hayatımı kararttı...