Dokuzuncu Bölüm

129 29 7
                                    

Yıldızları boyamayı unutmayın, yorumlarınızı da bekliyorum lütfennn ^_^

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yıldızları boyamayı unutmayın, yorumlarınızı da bekliyorum lütfennn ^_^

Gece eve dönerken, Oflaz'dan ayrılmak zor olmuştu. O evine yürürken ben de eski hüznüme kavuşmuş bir şekilde arabadan inip sürücü koltuğuna geçmiştim. Ona sarılasım gelmişti ama bugün içimden aniden gelen istekle onu öptüğüm için daha fazla beni utandıracak bir şey yapmak istemiyordum. Düşününce kendimi garip hissediyordum çünkü.

Eve döndüğümde odama kadar ekstra sessiz ilerledim, babam muhtemelen odasına çekilmişti ama kapısının altından sızan ışığı görünce uyumadığını anlamıştım. Odama girmeden önce Derin'in kapısı sessizce açıldı ve elimdeki eşyaları görünce gözleri fal taşı gibi açıldı. Eve döndüğümde elimde oyuncak ve ışıklı balon olmasını ben de beklemiyordum.

Ona bir işaret çakıp odama girdim ve Derin kafası karışık bir şekilde peşimden geldi, kapıyı ardımızdan kapattıktan sonra döndü ve yatağıma bıraktığım oyuncağa, masama bıraktığım fotoğraflara, sandalyeme bağladığım balona baktı sırayla.

"Açıklayabilirim." dediğimde gözleri bana döndü. "Aslında sana anlatmak istediğim bir şey var benim, madem uyumadın biraz konuşabilir miyiz?"

"Sen geç kalınca ağlaya ağlaya bayılıp kaldın sandım bir yerde, çok korktum." dediğinde üzgün bir bakış attım. Ses tonundan da anlaşılıyordu benim için endişelenmiş olduğu. 

"Telefonum arabada kalmış, ondan sana geri dönemedim. Sonra da eve gidince açıklayayım istedim. Özür dilerim seni korkuttuğum için."

Gelip yatağıma, yanıma oturdu isteksizce. Gözlerinin bir tık kırmızı oluğunu fark ettim ve kendimi suçlu hissettim. O burada babamla aramda geçen tartışmaya ağlamıştı ve ben onu unutup çocuklar gibi eğlenmiş miydim gerçekten? Benim, onu öncelikle Derin'e yaşatmam gerekiyordu. Ama ben sadece o anı ve kendimi düşünmüştüm.

"Ben burada içimi döktüm ya babama, öncelikle çekip giderken seni bıraktığım için özür dilerim ama çok fena içim daralmıştı. Ben de deniz kenarına gittim o sıkıntıyla, odama kapanırsam her şey daha kötü olurdu çünkü biliyorum." dedim ve tepkisini ölçtüm. Bir yanım suçlu olduğumu kabul ediyordu bir yanım onun bana 'üzülme abla sıkıntı yok' demesini istiyordu.

"Beni neden almadığın aklıma bile gelmedi," dedi uzanıp elimi tutarken. İçim rahatlamıştı böyle düşünmesine. "sensin çünkü içini döken, tartışan, yalnız kalmaya asıl ihtiyacı olan. Ben zaten senin neden gittiğini tahmin ettim, bir de beni düşünüp suçlama kendini böyle. Sen deniz kenarında rahatladın mı bari?"

"Çok ağladım." dediğimde bana anlayışla baktı ve kafasını salladı. "Onu da tahmin ettim."

"Ama salya sümük ağladım Derin, en son annem öldüğünde bu kadar kötü ağlamıştım." diye devam edince bana üzgün gözlerle baktı. O günkü hallerimizi ikimiz de çok net hatırlıyorduk. Elimi sıkıp bana yanımda olduğumu hissettirdikten sonra devam etmemi ister gibi bir bakış attı.

TABUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin