On Birinci Bölüm

120 20 10
                                    

"Gülsen bir kendime gelicemÖpsen dünyayı sevicemSensiz geçen günlere inatGelme bir daha gideceksen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Gülsen bir kendime gelicem
Öpsen dünyayı sevicem
Sensiz geçen günlere inat
Gelme bir daha gideceksen."

Çok güzel şarkı.




Eve geldiğimde son antrenmanın etkisi ve yemek yemenin getirdiği gevşeme ile o kadar tatlı bir ağırlık çökmüştü ki üzerime, odama çıktım ve hemen üzerimi değiştirip yatağıma uzandım. Bir süredir ders bakmıyordum ve notlarımı acilen toparlamam gerekiyordu aslında ama bu hafta sonu da yeterinde vaktim olmayacakmış gibi görünüyordu, erken kalkmaya özen göstermeliydim. 

Telefonumdan bir bölüm sitcom dizisi izleyecek kadar uyanık kalabildim anca, sonra gözlerim kapanır hale gelmişti ve ben derin bir uykuya dalmıştım. Sabah yine okul saatimde kalktıktan sonra koşuya çıktım, dönüp duş almış ve kahvaltımı yapmıştım derse oturmadan önce. Akşam kızlarla buluşacaktım ve gezerken Oflaz'a hediye bakacaktım, yoksa internetten ona uygun bir şey sipariş verip sonradan vermem gerekebilirdi ama yarın vermek istiyordum ben. 

Akşam saat altıda, babamla anlaştığımız saatte yemek masasına oturduk, ben dışarı çıkacağım için hazır bir şekilde inmiştim aşağı. Geldiği gibi mutfağa bir çalışan sokmasına şaşırmamıştım, Derin ile birbirimize baktıktan sonra menüde gözlerimi gezdirdim. Sporcu kişiliğim etli bir yemek görünce buna sevinmişti. 

"Nasılsınız?" diye bir soru sordu babam, tek kaşım havaya kalkık bir şekilde ona döndüm. Derin ne yapacağını bilemez halde ilk yanıtı bana bırakmıştı. Açıkçası yakın zamanda ona bağırıp çağırmıştım ama bir şey olmamış gibi devam etmek istiyordu sanki, bu konuya yönelik bir adım atmıyordu çünkü.

"Bildiğin gibi diyeceğim ama bilmiyorsun ki." dedikten sonra onun gözlerinin içine bakmaya devam ederken ağzıma bir parça et attım. Babamın benimle, bizimle bir şeyleri yoluna koymaya çalıştığını biliyordum. Görebiliyordum bunu ama o kadar kolay veremiyordum istediğini. Yine de alttan alarak "Öğreneyim?" dediğinde duraksamıştım. 

Acaba, dedirtiyordu bazen. Acaba bu sefer olacak mı?

Yemek tamamen babamın bizimle konuşmaya çalışması ile geçti. Bunun için şaşırtıcı bir efor sarf etmişti, bazen ben bazen Derin olmak üzere tek kelime de birkaç cümle de olsa onu cevaplamaya çalıştık. Derin'in süper giden derslerini, benim maçlarımın durumunu, üniversite olarak ne düşündüğümüzü, bana burs vermek isteyen okulların varlığı, Derin'in dün hangi filme gittiği, en sevdiğimiz yemeği, o yokken evde nelerle meşgul olduğumuzu sordu ve bunun gibi bir sürü soru daha.

Bizi bir ara birlikte film izlemek için tekrar toplamak istediğinde kalbimin acıdığını hissettim, annemle de bunu yaptığımız geceler vardı ki bu şuanda çok uzak hissettiriyordu. Sanki üzerinden yüzlerce yıl geçmiş, biz çok fazla şey yaşamışız gibi ama aslında öyle değildi. Biz hala aynı evdeydik, babam hala aynı yatak odasında aynı yatakta uyuyordu ve üzerinden dokuz yıl geçmişti, onuncusuna girmek üzereydik.

TABUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin