On Dördüncü Bölüm

122 19 10
                                    

"Gerçekler peşinde, rüzgârlar savrulsunBulamaz gözünde okyanuslar kusurGerçekler peşinde, rüzgârlar savrulsunHer nefes çektiğinde okyanuslar sussun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Gerçekler peşinde, rüzgârlar savrulsun
Bulamaz gözünde okyanuslar kusur
Gerçekler peşinde, rüzgârlar savrulsun
Her nefes çektiğinde okyanuslar sussun."




Kendimi spor salonuna kilitlemeyi gerçek anlamda düşünmüştüm ancak kızlar zil çaldığında beni zorla oradan çıkarmışlardı. Elimi yüzümü yıkamamın ve sonra da sessizce yemeğimi yememin ardından bir koluma Tutku bir koluma Fuşya girmişti. İkisi de benden kısa oldukları için pek koluma girmezlerdi aslında ama sanırım bu sefer beni böyle kontrol altına almayı seçmişlerdi. 

Spor salonundan çıktığımızda başımı dik tutmaya çalışarak içimden "Karin Öztan ol, eskiye dönme." diye defalarca tekrarlıyordum. Az önceki konuşkan, tedirgin halime geri dönmek gibi bir isteğim yoktu. Neden böyle olduğumu düşündüğümde de bunu anlayabiliyordum ve anlayabiliyor olmak panik olmamam konusunda biraz yardımcı oluyordu. Zaten kendimi beklemediğim duyguların arasında bulmuşken bir de mazideki halimi hatırlatan eski sevgilim ortaya çıkınca böyle bir karmaşıklığa sürüklenmem normal, şeklinde bir hatırlatmaydı sürekli aklımdaki. 

Etrafıma hiç bakınmadan sınıfıma çıkmaya niyetliydim. Okulun kapısı, spor salonunun çaprazında kalıyordu ve bu mesafeyi daha önce hiç bu kadar hızlı bitirmeyi hedeflememiştim. Genelde okulda aheste aheste dolaşırdım. 

"Karin!" diye bir ses duyduğumda duraksadım, kızlarla birlikte arkamı dönünce Oflaz'ın Dora ile birlikte elinde dumanı tüten bir bardakla bu tarafa geldiğini görmüştüm. Kızlar onun az önce bahsettiğim kişi olduğunu anlamış olmalıydı çünkü merakla çocuğu incelemeye ama bir yandan da yanımda, tetikte durmaya başlamışlardı. İkisinin de gözlerinin baştan aşağı Oflaz'ın üzerinde dolaştığını biliyordum. 

Oflaz'a gülümsedim ve o da arkadaşlarıma baş selamı verip tekrar bana döndü. "Göremedim seni, hediye için teşekkür edecektim." dedi gözleri parlayarak. Ona babamın daha önce tanıştığım bir arkadaşıyla iletişime geçerek Manga imzalı bateri bageti almıştım. Küçükken babam bana kendi gitarıyla gitar çalmayı öğretmeye çalışmıştı, sonra bana bir gitar almak için arkadaşının dükkanına gitmiştik. Ben çok bir şey öğrenemeden annemi kaybedince bir daha gitar çalmadım, babam bırakmıştı çünkü.

Babam o arkadaşıyla eskisi kadar sık görüşmüyordu sanırım ama ben alış veriş merkezine gittiğimde ona selam verirdim küçüklüğümden beri. Kızlarla gittiğimizde onlar müzik aletlerinin içinde kaybolurken ben hediyemin hızlıca ulaşmasının heyecanıyla onlara çaktırmadan paketi almıştım. Yetişmezse diye de hediye bakınmıştım ama son anda aldığım mesajla havalara uçmuştum ki bunu kızlara çaktırmamak benim için zorlayıcı olmuştu.

"Rica ederim." dedim ben de gülümseyerek. Keşke bu faslı daha önce yaşamış olsaydık diye düşündüm, şimdi onun mutluluğunu görünce ondan kaçamıyordum da.

TABUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin