YİRMİ BEŞ

39.7K 2.2K 393
                                    

Soran, düşünen, merak eden herkese teşekkürler :)
İyiyim ve de geldim, geldik, karşınızdaa:

YARKIYISI 25

Bir hafta sonra, artık güzün kışa iyiden iyiye döndüğü belli olan bir ikindi üzeri; Gazâl’in doğduğu, büyüdüğü, gelin olduğu, anasının babasının cenazesini gördüğü taş evde bir telaş almış yürümüştü. Gazâl’in büyük yengesi, emmioğlu ve karısı komşuya oturmaya yollanmıştı. Evde yalnızca Memed, Mustafa, Fadik ve Gazâl vardı. Bir de Memed'in dostu Kemal ile karısı Cemile... Memed çekmişti çok nadir giydiği bembeyaz gömleğini, geçirmişti sağ elinin serçe parmağına bana yadigarı yüzüğü, tedirgin bir şekilde evin içinde volta atıp duruyordu. Mustafa içeride heyecanla koşuşuyor, Kemal, ani gelişen bir Memed krizi karşısında ne yapacağını düşünüyordu. Yukarı katta ise bambaşka bir alem vardı... Fadik ile Cemile, Gazâl’in heyecanını yatıştırmaya, ona sükun aşılamaya çalışıyorlardı. Bir taraftan da bundan sonra bu kızın hayatında yalnızca gülmesi, mutlu olması için en güzel dualarla Rahman'a yalvarıyorlardı.

O vukuatlı gece, Gazâl, tüm adamları sığdıracak yatak zor bulsa da, yine de hepsine döşek sermiş ve uyumuşlardı. Ertesi gün öğle vakti de, hep birlikte memleketlerine doğru yola çıkmışlardı. Memed, isteme merasiminin baba ocağında olmasını istemişti. Fakat her seferinde, 'bacımı vereceğim demedim, demiyorum, şuna sürekli hatırlatın, yanında yöresinde dolaşmasın gülümün' diye Aldemir’e, arkadaşlarıyla haber yolluyordu. Aldemir de elbette "nikahlı karıma yanaşırken ona mı soracağım' diye celalleniyor ve ortalık karışayazıyordu. Fırat ve Gazâl’in yolculuk boyunca olay çıkmasını engelleyeyim derken göbekleri çatlamıştı.
Fakat Gazâl, abisinin Aldemir’e bakışlarının, başkasının değil ama yalnızca onun fark edebileceği bir biçimde yumuşadığını görebiliyordu. Memed yumruklarını biraz olsun gevşetmişti. O gece Aldemir’in tüfek namlusu karşısında dimdik durması, cesareti biraz olsun Memed'i cezbetmiş olmalıydı. Fakat Gazâl’e yaşattıkları aklına gelince yine kaşları çatılıyor ve saatlerce düzelmiyordu... Şüphe içindeydi Memed. Ya diyordu, ya pişman olursam, ya bu herif düzelmezse, kardeşime dünyayı zindan ederse...

Şüphesi, belki ancak isteme günü giderilecekti.

Memed kardeşi ve istikbali için dua ederek yolu bitirmiş, köylerine evlerine varmışlardı. Emmioğlu Faruk, hakikatli adamdı... Bu ailenin iki varisinden birinin de Memed olduğunu biliyordu. Ona yer bölmeyi teklif etmiş, ev senin de babanın evi, istediğin gibi kalırsın, tarlaları da böleriz, alır bakarsın demişti. Memed başta pek yanaşmasa da, yengesinin de, sen de bu evin oğlusun, baban kocamın ağasıydı, bu tarlaların çoğunu o baktı bağ etti, demesiyle bu işe olumlu bakmaya başlamıştı. Yine de önceliği mal mülk, miras değildi... Önceliği Gazâl idi, Gazâl’in istikbali idi, Aldemir’den emin olmak idi.

Bunun için şu an diken üstünde bir vaziyette aşağıda volta atıp duruyor, gelecekleri bekliyordu.

Yukarıda Gazâl kız, üzerindeki beyaz fistanı düzeltti, taralı saçlarından tekrar elini geçirdi, aynada kendisine bakıp yanında onu hayran hayran süzen kadınlara sordu;
"Güzel oldu mu?"

Fadik, mutluluk ve heyecandan mayışmış gibi mırıldandı:
"Güzel de kelime mi... MaaşAllah, nazar değmesin sana..."

O gece koca Aldemir’in haline acıyıp gerçeği söylediğine pişman olmuştu Fadik, hele ki Fırat'ın da onunla birlikte Ordu'ya yola çıktığını öğrendiğinde... Memed daha çok öfkelenirse de bir kavga patlak verirse, gözleri öfkeden kör olursa, kan dökülürse diye korkmuş dua etmiş durmuştu. Fırat'ın gece korkmaması için sakin sakin konuşması, Aldemir’i onun için tutması, ona bakışı, sonra bunun doğru olmadığını fark edip bakışını mahcubiyetle yere indirişi... Fadik bunları tekrar tekrar düşünüp duruyordu kaç zamandır. Şimdi içinde hem Gazâl’in, hem de Fırat'ı yeniden görecek olmanın heyecanı vardı..

YarkıyısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin