OTUZ • FİNAL

40.5K 1.9K 469
                                    

Sona geldik :)
Buradan sonra birkaç veda cümlesi etmek istiyorum lütfen bakınız.

Ve karşınızda:

YARKIYISI 30 - FİNAL

Yaz gecesi tüm ihtişamıyla hüküm sürüyordu bereketli, mis kokulu toprakların üzerinde. Kara bir örtü, serin gece havası, gece kokusu tüm cisimlerin üzerini örtmüştü. Çok uzaklarda bir iki köpek havlıyor, çekirgeler ötüşüp duruyordu. Yukarıda, gökte bir yarım ay, ışıl ışıl parıldayarak Aldemir’in gözlerine bakıyordu.

Aldemir, Ahmet doğduktan sonra her gün biraz daha büyümüş, biraz daha olgunlaşmış, biraz daha adam olmuş, biraz daha kendini bulmuştu. Artık kırk üç yaşında bir adamdı ama nice ömürlük duygular, anlar, hisler sığdırmıştı bu yaşına, sevdiği kadın ve çocukları ile birlikte. Saçları sakallarında bir iki beyaz çıkmaya başlamış, gülerken gözlerinin kenarları kırışıyordu. Buna rağmen Gazâl ona son zamanlarda sürekli, 'ilk gördüğüm zamanlar bu kadar yakışıklı değildin sen' diyip duruyordu. Senelerdir karısıyla birlikte çalışıyor çabalıyordu. Topraklarını, arazilerini genişletmişlerdi. Artık Aldemir’in sözü daha bir geçmeye başlamıştı. Malı artmış, sermayesi büyümüştü ama doğup büyüdüğü, sevdalanıp bana olduğu bu evden çıkmak istemiyordu. Elbet güzel bir ev almaya yahut yaptırmaya paraları yetiyordu amma, Gazâl de o da, ana babası da ufak tefek tadilatlar yapıp burada kalmayı daha güzel bulmuşlardı. Al Civan... Her geçen gün Gazâl’e olan sevdası, ona çekilen hali, azalacağına çoğalıyordu. 'Beni bir gün öldüreceksin'  diyordu sık sık. Büyüğünden küçüğüne, kadınından erkeğine herkes onların aralarındaki bağa büyük bir gıpta ile bakıyordu. İmrenerek... Nasıl da kenetlilerdi birbirlerine. Biri, diğerinin eksiğini tam ediyor, yanlışını gösterip doğrusunu bulmaya çalışıyorlardı. Kavgaları bile bereket oluyordu bir yerden sonra, aşklarını artırıyordu. Kavga etseler bile küsmüyorlardı. Birbirlerinin gözlerinde kayboluyor, birlikte yaşamak, birlikte ölmek için dua ediyorlardı. Ve bir de tabii her gün şükür...

Artık otuz yaşını devirmiş Gazâl Albaran... O hâlâ on yedi yaşındaydı. O halindeki gibi hem ciddi bir kadın, hem de bıcır bıcır bir çocuktu. Evlatlarını büyütürken, annelik ona bir ziynet gibi yakışmıştı. Ne de güzel yakışmıştı... Saçlarında tek bir beyaz, yüzünde tek bir kırışık yoktu. Fakat bir büyüme vaziyeti gelip yerleşmişti. O güzel çehresine, gözlerine.
Gazâl kocası işleri büyütürken ona canla başla yardım etmiş destek olmuştu. Şu anki hali vakti yerinde durumlarının bir kaynağı da oydu. İki sene önce birlikte iki tane küçük kütüphane açmışlardı. Biri köy okulunun, biri de caminin yanına. Gazâl çocukların, isteyenlerin gidip oradan kitap alıp okuduklarını, sonra gelip heyecanla ona okurken yaşayıp hissettiklerini anlattıklarını görürken, duyarken o kadar mutlu oluyordu ki... Bir deniz olup dalgalanıyordu gözlerinde yaşadığı mutluluk. Hep insanlara gerçekten fayda bırakacak bir işle meşgul olmak isterdi. Galiba bu isteğine ermişti.

  Ahmet bir buçuk yaşındayken ikinci evlatları Ali'yi kucaklarına almışlardı. Ondan sonra Müzeyyen'i... En son da Mihriban’ı. Ahmet, on birinde, kara kaşı, kara gözü, kara saçı, esmer teni, daha şimdiden geniş omuzlarıyla babasının oğlu dedirten bir delikanlıydı. Anasıyla babası gibi çalışkan, mertti. Sakin bir yapısı vardı. Feride Kadın, baban senin yaşındayken dağı taşı devirir köyü birbirine katardı, çok şükür o huyun babana çekmemiş der dururdu. Yaşından büyük bir anlayış ve davranış sahibiydi Ahmet. Anasıyla babasının ilk göz ağrısı, canıydı.

Kaç yaşındasın diye sorulduğunda, dokuz buçuk diyen, bir an önce büyümeye hevesli bir kalp taşıyan Ali, kara saçıyla kara kaşını, uzun boyunu babasından almıştı. Amma beyaz teninin anasından, masmavi gözlerinin dayısından olduğu da bir gerçekti. Ali, işte o tam anlamıyla babasının yaramaz, haylaz, ele avuca sığmaz çocukluğunu yaşıyordu. Çabuk sinirlenen ama çabuk ta pişman olup gönül almaya çalışan biriydi. Tez canlı, yiğit, hırslıydı. Ana babasını en çok zorlayan çocuklarıydı, ama şöyle bir güldü mü tüm dertlerini unutturuyordu...

YarkıyısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin