Yazar'dan
Kiberas, titreşen göz kapaklarını araladı. Yanında yatağın başında durmuş ona ilgi ile bakan üç yabancı görmüştü.
Gözleri tavanı izlemeye başladı, nöronları paslanmış olsa gerek az bir zaman sonra Agatrel kalesindeki odasında olmadığını farketti. Ani bir hareketle yattığı yatakta geriye doğru gitti, sırtı yatak başlığına değen'e kadar.
Dikkatle baktı yüzlere, içlerinden bir tanesini gördüğünü hatırladı parog sapağın'da kendisine gümüş ayna almak isteyen elf'ti. Prens klavj'ın anlattığına göre O'da gök elflerinin Prensiymiş: Awadruael.
Turuncu saçlı, ince uzun bir bünyesi vardı. Mavi gözleri ile bakan bir daha bakıyordu.İlgi odağı halinden rahatsız olmuş, gözlerini kaçırıyordu kiberas.
"Neredeyim ben?" Dedi kiberas.
"Uyanmana sevindik çünkü tam dört gündür uyuyordun."
Bu ses yatağın sağ tarafında duran sarı, ciddi anlamda çok uzun saçlı olan kadın'dan geliyordu.
Başka bir ses daha yükseldi, sol tarafında duran ve parog'da karşılaştığı prens idi.
"Gök elflerinin Nasterya kalesindesin. Seteval misafirimize iyi bak, juivye dikkatli ol." Dedi kral babasının kendini beklediğine emindi. Son defa kiberas'a baktı ve çıktı.
Kiberas, daha önceden gördüğü bu adamla, karşılaşmalarının normal olmadığını sezmişti. Teyid etmek için tekrar sordu.
"O kim?" Dedi juivye'ye.
" Gök elflerinin kralı prastek'in oğlu prens Awadruael." Dedi juivye.
Kiberas, parog sapağın'da ona karşı bir an için kaba davranabilmiş olduğunu düşündü.
"Ben neden buradayım, Agatrel kalesinde olmam gerek." Dedi ve yataktan kalkmaya çalıştı, juivye yavaşça kolundan tuttu, durdurdu.
"Hayır senin burada olman gerek, tıpkı imparator Yuraset ve prens klavj'ın istedikleri gibi." Dedi juivye.
Prens klavj'ın kendisine saldırdığı anları yok saymak istese de olmuyor, juivye'nin de ne demek istediğini anlamıyordu.
"Daha açık konuşun lütfen." Dedi kiberas.
Elf 'sabır' der gibi baktı.
"Yani uzun bir süre bizim misafirimiz olucaksın, kralım prastek imparator Yuraset'e seni almamız neticesinde, ordularını emrine vereceğini söyledi. Kontrolümüzde bulunan bazı canavarları da hükmüne verdi." Dedi juivye,
Flasback.
Kiberas'ın etrafında toplanan dört kişi, izin isteyip içeri gelen askerle beş kişi olmuşlardı.
"İmparator Yuraset, Gök elflerinin kralı prastek geldiler." Dedi asker.
Bir yandan aynı statüye sahip olmalarıyla, bir yandan da kayınbabası olması sureti ile gerildiğini hissetti.
Kızı Equriste'nin ölümünden 'onu iyi koruyamadın' diye diye suçlamıştı.
Derin bir nefesle taht odasına gidecekken, kapı'da kral prastek'i gördü. Yaşını göstermeyen dinç ve iri kalıplı bir bünyeye sahipti kral, mavi gözlerinde yanan hayat ateşi birçok gençten daha canlıydı. Beyaz saçları ile muntazam görüntüsü tamamlanıyordu.
Visrar ve feolinya ise sessiz kalmışlardı.
"Buraya gelmenize gerek yoktu. Taht odasına geçelim" Dedi Yuraset.
" Hayır gerek yok. Bakıyorum da insana yapmadığınız bırakmamışsınız." Dedi dikkatle kiberas'ı süzerek.
"Ona ne olduğunu sormayacağım bile, imparatoriçen marianna bana torunum prens klavj'ın ne yaptığını anlatan bir mektup yazdı."Demeden duramadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ektasyan Geçidi
FantasyKiberas Adams herkesin gıpta ile baktığı taşradan dönemin popüler ingilteresine gelen tatlı bir hanımefendi. Herkesin bir hikayesi vardı kiberas'ın ise anlatacak birden fazla hikayesi oluşacaktı. Tanrının kutsal evrenini görecek ve bir daha asla ay...