Yazar'dan
Gündüz gümüşü'nün göz bebeği lorihintum köyün'e yeni yeni doğmakta olan güneş, ışıkları ile çiçek tarhlarını, yeşil ve uzun ağaçların üzerine gelin duvağı gibi düşüyor doğa'yı süslüyordu.
Bazı cüce'ler daha alacakaranlık iken riktipus tepesine çıkmak için ayaklanmıştı, yemek dolu çıkı ve bohçaları'nı kollarına almadan önce ağıl'a girip koyun, kuzu ve üç beş domuza yem bırakıp, kapıyı kapatmış çitlere yasladığı kazma, kürek, çapa ve yerdeki tırmık, budama makası gibi diğer bahçe aletlerini almıştı. Hepsini tepeye kadar götüremeyeceği'nin farkında olan çamur çuvalı diğerleri ile birlikte eşyalarını büyük ve kendine hayrı olmayan at arabasına yükledi.
At arabası önde kıvrımlı bir patikaya döndü, birkaç cüce ve kendisi arkada, riktipus tepelerine'ne yükselen doğal bir süreç sonucu oluşan merdivensi yapılarla birer birer tırmandılar tepeye.
Tepe'nin toprakları, güneşle sevgili olmak istiyordu adeta. Bu ne yakınlık! Toprak kabardıkça kabarmış bereketini yeryüzüne bir kez daha bahşetme şerefine nail olmuştu.
Çamur çuvalı, kendilerinden önce gelen at arabasından bahçe aletlerini almış, çıkı ve bohçaları'nı da kolunun altına sıkıştırmıştı. Her zaman yalnız başına olsa da ayda yılda bir diğer cüce'lerde yardım ederdi kendisine.
Yeşil çalılıkların yanına koydu yiyeceklerini.
Önce böğürtlen tarlasına girdi, hali hazırda kabarmış toprağı biraz daha eşeledi, bitkilerin dibine eşit şekilde dağıttı toprağı.
Aklında ise akşam kendisiyle konuşan oğlu Tullin geldi, yine bir iş almıştı. Bazı elf grubuna rehberlik edip, bulacakları altınların ve mücevherlerin değerini tespit edecekti. Böğürtlen bitkisinin, köklerinin yanında çıkan otları ayıkladı çapaladığı topraktan.
'ah ah ne iyi bir oğul yetiştirdin be kishit! Bak gör güzellikleri ve güçleri ile ön plana çıkan elfler oğlun olmadan bir iş beceremiyor.' demişti iç sesi benliğine.
"Çamur çuvalı, işin bittiyse şu domatesleri hasat edelim senle." Dedi orta yaşlı cüce.
Aylardan Ağustos, domates hasadı yapmak için en ideal zamanlardan birisiydi.
Hava daha da sıcaklamadan, altı cüce domatesleri toplamaya başladı. Sepetler iri ve pembe domateslerle dolmuştu bile onlar çamur çuvalı kishit'e teşekkür edip, domates bitkilerini sökmeye başladılar, artık yeni sebzeler ekebikirler'di herkesin küçük küçük pencere kenarındaki domatesleri de olduğu için hiçbir zaman domates sıkıntısı çekmemişlerdi.
İçlerinden daha genç bir cüce at arabasını yanaştırdı tarlaya, sökülen yeşil ve yer yer sararmaya durmuş domates çalılarını araba'da topluyorlardı.
Ağıl'da ki koyun, keçi ve kuzulara yemeleri için verilecekti. Bu yıl çokça kuzu da doğmuştu, hepsi ak appak sağlıklı yavrulardı.
Pek bir iş kalmamıştı göründüğü kadarıyla.
Çamur çuvalı kishit'in gözleri daha birkaç gün önce diktiği hanımelleri'ne kaydı. Onların yanında duran, kekik bitkisinin dallarından toplamaya başladı.
Bilirdi ki oğlu Tullin çabuk hastalanan bir bünya'ye sahipti, yanında olamasa da topladığı bu kekik dalların'dan çay yapıp içtiği takdirde, midesine ve öksürüğüne iyi gelirdi.
Fazlaca bir demet yapıp iple bağladı kekikleri, dinlenmek için oturdu çıkısı'nın başına. Birkaç dilim peynir, haşlanmış yumurta ve çilek reçeli ile karnını doyurmuş, eşinin yaptığı küçük kekler'den de bir lokma bir lokma yemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ektasyan Geçidi
FantasyKiberas Adams herkesin gıpta ile baktığı taşradan dönemin popüler ingilteresine gelen tatlı bir hanımefendi. Herkesin bir hikayesi vardı kiberas'ın ise anlatacak birden fazla hikayesi oluşacaktı. Tanrının kutsal evrenini görecek ve bir daha asla ay...