BÖLÜM 8/1 HAFIZA, GÜNDÜZ GÜMÜŞÜ ÇAYIRI VE DÖRT CÜCE

14 6 0
                                    

Yazar'dan

Kiberas, gününün çoğunluğunu juivye ile geçiriyor. Sihir yeteneği henüz olmasa bile juivye'den teorik sihir kuramlarını, doğal taşları ve şifacılık üzerine dersler alıyordu hem de gelir gelmez.

Elinldeki taşı, dünyanın en değerli, nadide bir mücevheri gibi camdan içeri sızan ay ışığına tutuyordu juivye.

Kiberas onun bu halini Gabriel François Doyen'in, Iphigen'in kurban edilişi tablosuna benzediğini düşündü.


(O meşhur tablo😂)

"Biraz ara verebilir miyiz? Çok sıkıldım." Dedi kiberas gece'nin bir vakti çalıştıkları için.

Balkona ya da bahçeye çıkmak istiyordu, geleli beri kendisi için ayarlanmış bu oda'dan dışarıya çıkmamıştı.
Kendisini, küçük bir kız çocuğu iken teyzesinin aldığı kutusundan çıkmamış oyuncak bebeklere benzetiyordu.

Juivye kısa ama sert bakışlar atarak, 'bu kızı nasıl disipline edebilirim' diye düşünüyordu.

"Tamam ama kaldığımız yerden devam edicez." Dedi juivye yeşil gözlerini, kiberas'ın koyu yeşil gözlerine dikerken.

Kiberas ise çoktan yerinden kalktı, balkon kapısının daha önce kilitli olan kilidini bugün kırmışlardı. Kendisinden daha önce kullanılmadığı için zincirlenmişti balkon.

Kapıyı açtı, ayaklarına sis ve bulut kümeleri değiyordu.

"Dikkatli ol." Dedi juivye.

Balkon'da bulutların üzerinde olmakla, sevinçten havalara uçmak aynı şeydi.

Aşağıda çok görünmese de yeşil yerlerin ormanlar, sarı yerlerinde kuru ova'lar olduğu belli oluyordu.

Bir dünya düşünün yer ayrı bir cennet, gök ayrı bir cennet, başka nerede vardı bu güzellik? Hangi diyar elf imparatorluğu ve krallığı ile yarışabilirdi.

İçini huzur kapladı.

İçeri bir asker girdi.

"Elçi juivye, kral prastek sizi görmek istiyor." Dedi
Juivye, masadaki kitapları gösterdi 'daha bitmedi' der gibi.
Askerle birlikte gitti.

Biraz sonra, prens Awadruael geldi. Dudakları, yüzüne çok güzel bir gülümseme katmıştı.

"Bakıyorum da juivye seni hiç rahat bırakmıyor." Dedi masada duran kitaplara bakarken.

"Öyle." Dedi kiberas kısaca.

"Gel hadi, bahçeye çıkalım hazır juivye'de yok'ken." Dedi Awadruael.

İkisi koridor'un içinden bahçeye doğru gidiyorlardı.

Yine aynı asker tarafından durudurulana kadar.

"Kralım sizleri görmek istiyor." Dedi kiberas'a bakarak.

"Peki, sen görev yerine dönebilirsin. Onu ben götürürüm." Dedi Awadruael.

"Bu kadar gerilmene gerek yok." Dedi prens Awadruael.

Kiberas'ın gözlerinde ki heyecan ayan beyan ortada duruyordu.

Rotaları değişti. Koridor'un sağ tarafından yürümeye devam ettiler.

Kocaman gümüş kapı, siyah renkli gül ve kuş kabartmaları ile doluydu. Güzel göründüğüne şüphe yoktu, bu kale ve odalar, koridorlar beyaz veyahut gümüş renkteydi.

Ektasyan Geçidi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin