Bölüm 32

11.2K 383 90
                                    


En sevdiginiz kurgum hangisi?

benimki bu sanırım

cunku Kerem'i cok seviyorum :(

bxg etiketinde  2. olmuşuz, mutlu oldum ve şaşırdım <3

tesekkürler gercekten bok gibi günüme o kadar iyi geldi ki...

-

Dersin bitmesiyle zaten toplu olan çantamı sırtıma takıp mataramı da elime alıp çıkışa yöneldim. Dersler zorlamaya başlamıştı.

Finallere kadar çok çalışmam gerekiyordu ama ben her gün Kerem'i görmek istiyordum.

Bu yüzden bir haftadır Kerem'le görüşmüyorduk. Neymiş finallerime az kalmışta çalışmam lazımmış.

Biz bunu bilmiyoruz sanki dalyarrak.

Ay yani sevgilim.

Bahçeye çıktığım gibi kapattığım telefonumu açtım. Kerem bir kez aramış dokuz tane de mesaj atmıştı.

Kerem : aşko naber

napiyon

AY BENDEN SİL YAPTIM YANLIŞIKLA aqqqqqqqqqqqq

TELEFONUN KAPALI DİYE KENDİ KENDİME TAKILAYIM DEDİM

HERKESTEN SİLERİM DEDİM

BENDEN SİL DEMİŞİM

KUZENİM YAZMIŞ 

NE AŞKOSU

GÖRMEDİN DUYMADIN BİLMİYORSUN.

Sırıtıp görüldü attım ve hızlıca onu aradım. Bu esnada da Starbucks'a doğru yürüyordum. İkinci çalışta açtı. Gülümseyerek konuştum.

"Aşko, ne yapıyorsun?" Ağzının içinde homurdandığını duydum.

"Ya Aybüke. Of ya. Unut şunu." Çocuk gibi şikayet etmesine güldüm.

"Seni çok iyi tanıdığımı sanıyordum ama ikidir şaşırtıyorsun beni. Tebrikler." 

"Herhalde kızım. 10 parmağımda 40 marifet. Benimle sevgili olduğun için şükür namazı kıldın mı bari?" Egosuna göz devirdim ve hemen ekledim.

"Yok ben daha çok sana beddua etmekle meşgul oluyorum." Şaşkın bir nida çıkardı.

"Niye lan? Ne yapıyorum ki ben sana?" Küskünce konuştum. Biraz da şımarıkça.

Ne oluyordu bana aq oluyordum böyle anlarda çünkü benden beklenmeyecek şeyler yapıyordum, şımarıkça konuşmak onlardan biriydi...

"Sinirliyim sana ne zamandır görüşmüyoruz. 1 hafta oldu. Beni özlemedin mi yoksa?" 

"Özlemez olur muyum yavrum, burnumda tütüyorsun valla. Ama derslerin önemli engel olmak istemiyorum." Omuz silktim.

"Şimdi Starbucks'a  gidiyorum. İki saat falan çalışacağım. Sonra çalışmam bitince seni ararım, işin yoksa gelirsin. Olur mu?" 

"Olur bebeğim. Bekliyorum seni. İyi çalışmalar." Dedi ve alayla ekledi. "Aferin benim kızıma. Ders mi çalışacakmış. Gurur duyuyorum seninle. Agucuk bugucuk." Kahkaha attım.

Hayatımda ilk defa yolun ortasında kahkaha attım...

"Uuu daddy." Dedim gülmemin arasından. O da güldü ve ekledi.

"Gülerken ses atıyorsun artık." Dedi ciddi ciddi. 

"Sen bana aşık olmuşsun oğlum." Fakat o alayımı umursamadan ciddi ciddi konuştu.

"Ciddiyim, beni bu güzellikten mahrum etmene izin vermem. Neyse vardın mı Star'a? Kampüsüne yakın diye hatırlıyorum."

"Vardım sayılır. Neyse görüşürüz Kerem. Ben seni ararım."

"Görüşürüz yavrum."

-

İced Blonde Latte'mi bitirip kitaplarımı topladım ve çantama attım. Tam tamına iki saat kahve almak dışında başımı kaldırmamıştım dersten. Gözlüğümü de çıkarıp kutusuna attım ve hemen Kerem'i aradım.

"Bitti mi işin?"

"Hıhım."

"Heh, sen anayola çık. Beş dakikaya ordayım." 

"Tamam canım." Deyip kapatacakken Kerem'in neşeli sesini duydum.

"Canın mıyım sahiden?" Kıkırdadım.

"Canımsın sahiden." İç çekti.

"Issırıcam seni. Görürsün sen." 

"Bu durum beni mutlu eder, babacığım." 

"Of Aybüke." Deyip telefonu yüzüme kapatmasına güldüm. Kerem'i zorlamayı seviyordum.

Caddeye geldiğimde kenarda durdum ve Kerem'i beklememe gerek kalmadan Kerem'in arabası önümde durmuştu bile.

Arabaya binip kemeri taktım.

"Yuh. Zamanlama harika." Yan bir bakış atıp göz kırptı. "Herhalde kızım." Arabayı çalıştırdı hemen. Kaşlarımı çattım. Bari sarılsaydık?

"Bakma öyle hemen." Dedi Kerem bakışlarımı anlamış gibi, "Yol kalabalık ondan hemen sürdüm. Yoksa seni öpmek için ölüyorum şu an." Sözleri mutlu etse bile gözlerimi kıstım.

"Boş yapma yola bak. Hemen bir parka gidelim de sarılayım sana. Özledim" Bana yan bir bakış attı.

"Bak sen."

"Öyle. Özledim diyorum ya." Alt dudağını yaladı.

"Aybüke lütfen. Benim adım, 'özledim' değil. Kerem. Dikkat et." Sırıttım.

"Özledim, özledim, özledim."

"Arabadan inince seni öpmekten bıktırayım da gör gününü." Dedi. "Bıkarsam kahrolayım." Dedim.

-

Sonunda evlerimize yakın bir parka gelmiştik. Normalde ikimizden birinin evine de geçebilirdik ama dışarıda olmak istemişti.

Arabadan indik ve banklardan birine oturduk.

Kerem hızlıca bana sıkı sıkı sarıldı. Ben de ona sarıldım. O güzel kokusunu içime çektim. 

Boynumu arka arkaya öpüp konuştu, "Mis gibi." 

Ben daha ne olduğunu anlamadan ayrıldı ve alnımı, yanaklarımı hızlı hızlı öptü. Yetişememiştim bile ona.

Afallamış halime yan yan güldü sonra ise çenemi uzun uzun öptü. Gülümsedim.

Kerem'i çok seviyordum.

Çenemle işi bitince dudaklarıma kapandı ve hafif hafif öpmeye başladı. Ben de karşılık verdim hemen.

Sonra ise parkta oturduğumuzu hatırlayıp ayrıldım.

Bu parka akşam hiç kimse gelmezdi. O yüzden rahattık.

"Nasıl geçti bakayım çalışman?" Diye sorup ilgiyle bana baktı.

"İyiydi ya. Sadece sesler biraz kafamı karıştırdı. Star'ı biliyorsun hep kalabalık." Çenemi öptü yine.

"Yaa. O zaman artık evde çalışmalısın." Omuz silktim,

"Çevremde insan olamayınca çalışamıyorum ki. Çok garip ama öyle." Çenesini kaşıdı.

"Ne yapalım ki o zaman? Huzurevine falan mı gitsek? Ben yaşlılarla takılırken sen de ders çalışırsın." Güldüm.

"Fena fikir değil." Diye dalgasına karşılık verdim. 

Kerem konudan bağımsız beni kendisine çekti ve sıkı sıkı sarıldı.

"Tamam sus sadece sarılalım." Demesine karşılık bacağını cimcikledim hemen. İrkildi ama sıkı sıkı sarılmaya devam etti.

Sanırım o da en az benim onu özlediğim kadar, beni özlemişti..

-

Aybüke siz, Aybüke'ye sıkı sıkı sarılan Kerem de ben.


Bira ve Kahve | Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin