1

1.5K 98 44
                                    

Gözlerimi açtığımda bir kadın beni müdürün beklediğini söylemiş ve yattığım yerden kaldırarak kendisini takip etmeye zorlamıştı. O sırada kıyafetlerimin olmadığını falan bahane etmeye çalışsam da küçük bir asa hareketiyle kıyafet bahanemi yok etmişti. Bende el mecbur kendisini tuhaf bir kuş heykelinin olduğu yere kadar takip ettim. Ama takip ettiğim sıralarda sürekli etrafa bakınıyordum. Burası 17. Yüzyıldan fırlamış şatolar gibi kocamandı. Heykelin önüne geldiğimizde kadın şifre gibi bi şey söyleyip beklemeye başladı.

Heykel durduğunda gördüğümüz basamağa çıkarak tekrar beklemeye başladık. Tam konuşacağım sırada heykel tekrar hareket edip bizi yukarı çıkarmaya başladığında çenemi kapatıp beklemeye başladım. Zaten fazla uzun beklememe de gerek kalmamış heykel hareketini kısa bir süre sonunda durdurmuştu.

Yavaş adımlarla önümüze çıkan kapıyı tıklatıp içeri girdik. Müdür bizi gördüğünde kırmızı güzeller güzeli kuşla ilgilenmeyi bırakıp masasına geçti ve oturdu. Yanımdaki kadına bakarak "Teşekkürler McGonagall" dediğinde duyduğum isimle tekrar bir anılar trenine binmiş gibi olmuştum.

"Profesör McGonagall. Gryffindor binasının başkanı. Biçim değiştirme profesörü. Müdür yardımcısı ve Zümrüdüanka yoldaşlığı üyesi. Ölümlerin ardından müdüre pozisyonuna yükseliyor"

Aklıma profesör hakkında birkaç şey daha dolduğunda tepkimi gizlemek amacıyla hızlıca müdürün karşısındaki koltuklardan birine oturdum ve kızıl kuşu izlemeye başladım. Dumbledore dışında en çok dikkat etmem gereken kişilerden biriydi. Ne de olsa Dumbledore un öğrencisiydi ve şuanlık müdür yardımcısıydı. 

McGonagall çıktığında Dumbledore bana döndü ve sakinleştirici sesiyle konuşmaya başladı. "İsmin dışında hatırladığın başka bir şey var mı Serene" olumsuzca başını salladığında oturduğu yerden kalktı ve çekmeceleri kurcalayıp bir şey alıp yanıma geldi. 

Elindeki şeyleri bana uzatırken ne olduklarını anlatıyordu "Bunlar senin hangi aileye mensup olduğunu öğrenmemize yarayacak. Böylelikle sana daha fazla yardımcı olabiliriz" gerginlikle olduğum yerde dikleşirken ne yapacağımı düşünüyordum. 

Normal bir aileden gelmiş olamazdım. Eğer öyle olsaydım hafızam yerimde olurdu veya çoktan birileri beni aramaya çıkardı. Hem eğer normal olsaydım iki gündür gördüğüm anıları görmezdim. Evet bunların gerçek olmama ihtimali vardı fakat bir kişinin gençliğinden ölümüne kadar olan süreci bilmem hatta bazen izlemem hiç normal değildi. 

"Endişelenmene gerek yok. Sadece şu noktaya kanını damlatacağız ve şuraya da saç telini koyacağız. Normalde bunu asan ile de yapabilirdik fakat seni bulduğumuz yerde asan yoktu" cadı olmadığım için asam olmaması normal değil miydi ? Yoksa cadı mıydım? Öyle bir şey olamazdı değil mi 

Daha fazla şüphe çekmemek için Dumbledore un dediklerini yapmaya başladım. Önce saçlarımdan bir teli kopartıp gösterdiği yere koydum daha sonrasında verdiği iğne ile kanımı yuvarlağın içine damlattım. Ben bunları yaparken Dumbledore da beni dikkatlice inceliyordu. 

Dediği şeyleri bitirdiğimde Dumbledore sayfanın altına ismimi yazdı ve katlayıp bir kutunun içine koydu. "Birkaç dakika sonra sonuçlar çıkar" onu kafamla onaylayıp etrafa bakındım. Gözüme tekrar kızıl kuş takıldığında kuşu işaret ederek sevip sevemeyeceğimi sorduğumda başını sallayarak bana izin vermişti. 

Yerimden kalkıp yavaş adımlarla kuşa yaklaştım. Kuş tüm hareketlerimi dikkatle incelerken sağ elimi havaya kaldırıp ona yaklaştırmaya başladım. Benden korkmaması için oldukça yavaş hareket ediyordum. 

Elimle kuşun arasında az bir mesafe kaldığında kuş gözlerime bakarak kafasını eğdi. Bu beni sevindirirken kocaman gülümsedim ve yavaşça başını okşamaya başladım. Tüyleri yumuşacıktı ve sıcacık bir his bırakıyordu insanda. Bu gülümsememin büyümesini sağlarken elimi yavaşça ensesinden sırtına doğru dolaştırmaya başladım. Daha sonrasında ise çenesinin altını okşamaya başladım. Bundan hoşlanmış gibi öttüğünde gülümseyerek müdüre dönmüştüm 

Evren CadısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin