Selaaaam, nasılsınız? Oy sınırı henüz geçmedi ama yazmışken paylaşmak istedim. Dingin, kaossuz ve huzurlu bir bölüm. Geçiş bölümü de sayılır. Yorum yaparsanız gerçekten sevinirim çok az yorum geliyor😔 Kendinize iyi bakın. Kocaman öpüyorum. Unutmadan sınıra +250 diyelim tekrar
Takip etmek isterseniz twitter'da misslealove yazarak bulabilirsiniz🌸
***
"Jungkook, sabit durmaya çalış tamam mı? Çok ağırsın! Taşıyamıyorum!"
Daire kapısından içeri tüm ağırlığını üzerime veren sarhoş bir adamla girmeye çalıştığım ilk sefer değildi elbette ama Jimin, Jungkook'un aksine taşıması da başetmesi de çok daha kolay biriydi. En azından belli aralıklarla başını boynuma gömerek beni koklamaya çalışmıyordu.
"Jungkook, gerçekten- şimdi yere bırakacağım seni. Uslu dur."
"Çok güzel kokuyorsun."
"Biliyorum."
"Pek de mütezavisin."
Tatlı tatlı kıkırdamaya başladığında neyse ki antreyi geçmiş, salona girdikten sonra televizyonun karşısındaki koltuğa yumuşakça bırakmıştım bedenini ama onun beni bırakmaya niyeti yoktu. Ellerimi yakalayıp sıkıca tuttuğunda hemen önünde, bacaklarının arasında dikiliyordum. Bana öyle bir bakıyordu ki bu kadar çok içip sarhoş olduğu için kızgın olmaya çalışan yanım yumuşamak için yer arıyordu.
"Bana katlandığın için teşekkür ederim." Dedi usulca.
"Sana katlanmıyorum. Seninle ilgileniyorum. İnsanlar sevdikleri için bunu yapar."
Alkolün etkisiyle kızaran yüzü aydınlandı. Dudakları minik bir tebessüm için iki yana kıvrılırken her seferinde beni eriten o şeyi yaparak başını eğdi ve dudaklarını bileğimin içine bastırdı. Sonra da yanağını yasladı tenime.
"O halde ben de seninle ilgilenebilir miyim?"
"Şimdi mi?"
"Her zaman."
Aslında çok içmiş sayılmazdı. Sadece Yoongi hyung'la aptal bir inatlaşmanın içine girerek viski, şarap, tekila, ne buldularsa karıştırmışlardı ve neyse ki ikisi de kusmamıştı ama onların şapşal haliyle uğraşmak Jimin ve bana kalmıştı.
"Seni yatırmamız gerek."
"Hıhım."
"Jungkook. Kolumu bırak da gidip senin için giyecek bir şeyler bulayım. Geçen sefer olduğu gibi Jimin'in odasında uyuyabilirsin."
O gün benimle uyumasını çok ama çok istemiştim. Şimdi de istiyordum. Başını kaldırıp gözlerimin içine baktığında hayır seninle uyuyacağım demesini istiyordum. Ama tereddütünün de farkındaydım. Son olanlardan sonra birlikte uyumayı isteyip istemediğimi anlamaya çalışır gibi bir hali vardı. Nihayet bir karara varmış olacak ki elleri dar kesim siyah kumaş pantolonumun içindeki saten gömleği buldu ve eteklerini dışarı çıkardıktan hemen sonra düğmelerini çözmeye başladı.
"Jungkook," dedim soluğum kesilirken. "Ne yapıyorsun?"
"Uyumadan önce duş almak istiyorum."
"Tamam ama-"
"Seninle. Birlikte yıkanalım."
Sendeleyerek ayağa kalktığında son kalan iki düğmeyi de açmış, gömleğimin omuzlarımdan kayarak yere düşmesine izin vermişti. Satenin tenimde bıraktığı iç gıcıklayıcı his bir yana uzun zaman sonra beni soyanın o olduğunu bilmek tenimin alev alev yanmasına neden olmuştu. Özlemden kavrulmak böyle bir şey olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moth to a flame : taekook
FanficTaehyung terk edildiği onlarca ilişkiden sonra fakültenin en popüler ismi Jungkook ile bir anlaşma yapar. Jungkook ile bir ay takılacak, sonrasında ise neden sevilmediğini öğrenecektir. Gördüğü ilk andan beri Taehyung'a aşık olan Jungkook için ise b...