Bölüm şarkısı : Vega - Yok
Bölümde bir kısmı yazan şiir : Didem Madak - Bıktığım Şeyler ve Yeşil Fanila
Bölüm ithafı : Fesleğen denilince aklına Derin gelen, Derin'le benzeyen yanları beni hayrete düşüren, varlığıyla algıma yeni renkler katan Çağnur'a.
~~
"Kerem. Sen gideli... Günler birikti sen gideli, hepsi birer rakamdan ibaret günler yığın oldu. Sen gittin ya, gökyüzü bana yüz çevirdi güneşi sakladı. Sen gittin diye güneşsiz kaldım ben, günlerim parçalı bulutlu bazen de yağışlı. Şimdi değil, bak anla sesimden. Sesim güneşli havalar gibi. -Hala yalan söyleyemiyorum, evet.-
Begüm artık senin hakkında konuşmuyor, sanırım ilk kez vazgeçti, ilk kez seni rahat bırakmayı seçti. Kayra onunla ilgileniyor merak etme, yüzünde hep yazın deniz kıyısında güneşlenen kız gülüşü var, huzurlu yani. Sevdiği adamın göğsü onunla dolu. Sen huzurlu musun, benden asırlarca kilometre uzakta huzurlu musun? Ben değilim. Senden haber beklemekten yoruldum, her gün bütün hesaplarımı kontrol ediyorum, en son yıllar önce girdiğim mail adresimi kontrol ediyorum. En komik kısmı, posta kutusunu bile kontrol ediyorum, Kerem posta kutusunu, belki bana bir kartpostal gönderirsin diye. Telgrafım olsa onu bile kontrol ederdim, mucizelere inanırım bilirsin. Sen bana mucize miydin? Rüya değildin kokun hala burnumda, hayal olamayacak kadar güzel gülüyordun. Benim zihnim seni hayal edebilecek kadar eşsiz değil, gerçektin ama belli ki mucizevi bir gerçek. Vakti gelince bırakıp gidebilen bir gerçek, hoşça kal diyebilecek kadar veda edemeyen bir gerçek."
Aylar önce kaydettiğim ses kayıtlarının birini daha silip oturduğum sandalyeden kalktım. Mutfağa girdiğimde güneşin içeriye dolmasına gülümsedim, aklımı dağıtmam gerekiyordu.
Büyük bir kabı dolaptan çıkarttıktan sonra, un ve diğer malzemeleri de tezgaha dizdim. Tüm malzemeleri döktükten sonra çırpıcıyı çalıştırdım. Kendimi unla yarıştırmadım, yatıştırdım. Kek hamurunu, küçük renkli pişirme kağıtlarına boşaltırken çalan şarkıyı mırıldanmaya başladım.
Ne zor vazgeçmek senden,
yalan olsan da.
Bunca şarkı şiirden sonra,
vazgeçmek senden,
kendimden caymak demek aslında.
Keyfimi bozan çalan telefon sesinden başka bir şey değildi, nerede olduğunu bulmak için etrafı biraz fazla una bulasam da sonunda susmayacak gibi çalan telefonuma ulaşmıştım.
"Efendim Begüm?" Arkadan gelen gürültüden anlaşıldığı üzere kalabalık bir yerdeydi.
"Hemen buraya gelmen lazım." Hemen, kelimesini anlamı tam olarak neydi, kekleri pişirip duş aldıktan sonra hazırlanmak olabilir miydi, sanmıyorum.
"Ne oldu?" Huzursuzca nefes verdi, birkaç saniye ardından kapının kapanma sesini duydum, arkadan gelen sesler azalmıştı.
"Kerem geldi, Gaye'yle; davetiye dağıtıyorlar." Davetiye, hani şu 'evleniyoruz, sağa sola da haber saldık, herkes bilsin herkes duysun' diyen kağıt mı?
"Tebriklerimi mi iletmem lazım?" diye sordum, umursamaz görünmeye çalışırken daha da komik hale düşüyordum. Kimi kandırıyordum ki, Kerem'e aşık olmanın nasıl acıttığını en iyi bilen kadını mı?
