8 ay önce.
"Kerem, uyan artık çayı demledim." İkinci seslenmemin ardından ya kalkardı ya da bir şeyler mırıldar beni yanına çağırırdı.
Mutfaktan yayılan iştah açıcı kokulara rağmen hala tek bir tepki dahi vermemişti.
Odanın kapısına geldiğimde, yüzüme yayılan gülümsemeyle saçlarım sol omzumda topladım.
"Kerem, hadi ama-" Oda boştu.
Etrafa göz attığımda, yatağın üzerindeki Kerem'in dün gece giydiği kıyafetleri gördüm.
Uyanalı yarım saat falan olmuştu, dışarı çıktığını fark etmemiştim. Ses de duymamıştım. Telefonumu bulmak için salona doğru ilerledi. Dün pek iyi değildi, belki işler yoluna girdiği için Arda'yla ya da Burak'la görüşmeye gitmiştir diye düşünürken isminin belirdiği ekranda arama tuşuna bastım.
"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamı-" Kulak tırmalayıcı kadın sesine yüzümü buruştururken, telefonu kapattım.
İçimi kaplayan huzursuzluk mantıklı düşünmemi engelliyordu. Begüm ya da başka birini arayıp panik yaratmak istemediğim için mutfağa dönerek telefonu masaya bıraktım.
Demini alan çaydan bir bardak doldurup sandalyeye yerleştim.
Dün gece fazlasıyla huysuzdu, sabah uyandığında düzelir diye düşünmüştüm ama şimdi de ortalıkta yoktu.
Aklımdan olup biteni geçirirken kendimi suçlu çıkartacak bir nokta aradım. Onu kıracak ya da sinirlendirecek bir şey yapmamıştım, yapmış olsam bile sorunlarımız ortadan kaybolarak çözemezdik. Hangi sorunlarımızı, gerçi onu bile bilmiyordum.
**
İçimi kaplayan huzursuzluk yayılırken, tüm evi temizlemiş hatta yıkanan çamaşırları bile ütülemiştim. Kerem'in telefonu hala kapalıydı ve benim aklıma gelenlerle on sezonluk korku, gerilim dizisi yazılırdı.
Yüzümü buruşturarak telefona uzandım, tek çarem Kayra'yı aramaktı.
"Derincik." Neşeli sesi içimdeki huzursuzluğa küçük de olsa bir darbe indirmişti.
"Kayra." Sesimin ağlamaya ramak kala çıkmasına engel olmamıştım.
"Ağlıyor musun sen, Derin, ne oldu?" Panik halinde yerinden kalkışı gözümde canlanmıştı.
"Kayra, uyandığımdan beri Kerem yok, arıyorum telefonu kapalı endişelenmeye başladım."
"Şarjı bitmiştir takacak vakti olmamıştır, iş yerinde falandır sen merak etme. Ben öğrenmeye çalışırım."
"Yanıma gelir misin?" Gözlerimden süzülen yaşları kontrol edemiyordum.
20:13
"Erdem, sana ne diyorsam onu yap. Kerem'in asistanını bul ve nerede olduğunu öğren." Begüm'ün yükselen sesi daha da artmıştı. "Kes sesini, başlarım senin iş prensibine, Kerem'i buluyorsun hemen. "
Yüzümü ellerime saklamış bir halde dizlerime yaslanarak camın önündeki koltukta oturuyordum.
Burak bir yerleri arayıp dururken, Buse interneti kontrol ediyordu. Kayra ve Arda emniyete gitmişlerdi ama belli bir süreyi geçmediği için kayıp sayılmıyordu. Begüm, şirketten gizlice bilgi almaya çalışıyordu. Ben ise hayatımın en güçsüz zamanlarını yaşıyordum. Hiçbir şey yapmadan ağlayarak ya da etrafa boş boş bakarak oturuyordum. Birkaç saat önce beni sakinleştirmeye ya da konuşturmaya çalışıyorlardı ama saatler geçtikçe benim korktuklarım onlarında zihninde oluşmaya başladığın beni kendi halime bırakmışlardı.