thirty one

201 29 4
                                    

Bulldog, içten pazarlıklı varisleri sayesinde Sakura'yı devirecek potansiyele sahipti ama Sakura için aynı şey söylenemezdi. Roseanne Park Sakura'dan ayrıldığında ise Bulldog'un yıkıcı etkisinden kaçmak değildi amacı, Bulldog'u yalnızca Bulldog'a ait olan alt ederdi. Ya da öyleymiş gibi görünen bir maskenin tüm tanık olduğu gerçekler.

Mekan henüz sakindi. Davetliler elit ortama ayak uydurmak için apayrı bir efor sarf etmeye gerek duyardı ve bu gülünçtü.
Roseanne önünde duran kadehe tiksinti duyarak baktı.
Burası Song Minho'nun sözünün geçtiği tek mekandı, rakibi olarak gördüğü varislerden birine sözde özel ikramı yabancı birine dahi tekin görünmezdi. Söz konusu Song Minho ise dahiyane bir planın başrolündeki kendisi için işlerin sarpa sarması gibi bir olasılık yoktu. 

"Bayan Park, bir isteğiniz var mı? İçeceğinizi mi beğenmediniz? Çalışanları bu konuda uyarabilirim dilerseniz."
Roseanne yanı başında dikilen barmene baktı.
Başını olumsuz anlamda sallaması yeterli oldu, barmen saygıyla baş selamı vererek kalabalığın arasına karıştı.

Roseanne'in nihayet görüşüne giren simalar huzursuzluğunu bir nebze de olsa dindirmeye yetti. O kadar çok maske vardı ki çok iyi bildiği yüzleri görmek iyi gelmişti.
Ama bir sorun vardı.
"Somi, ortama bak bir de kılığımıza bak. Sıçtığımızın resmi, yaktın bizi kızım."
Jaehyun arkadan hayıflanarak mekâna teşrif ederken Somi omuzları dik, kararlı ifadesi eşliğinde kendileri için ayrılan masaya yerleşti.
Roseanne'in olduğu masayı uzaktan selamladı, o esnada Jungkook'da takılı kalan Roseanne oralı olmadı.

Onu ilk defa takım elbise giyerken gördüğü gerçeğiyle sarsıldı, iş yerine daima günlük giyim kuşamıyla gelirdi oysa. Gömleğinin yakasının düğmeleri açıktı, saçları ilk defa dağınık değildi. Temkinli, belki biraz da tedirgin ifadesinin kaynağı patronundan başkası değildi. Hafif çatık kaşları, arada hatrı sayılır mesafe olmasına rağmen Roseanne'in dikkatinden kaçmış değildi. 
Onun büyüleyici imajından güç bela sıyrılabilmek adına bakışlarını kaçırdı.

Somi'nin dikkat çekmeme planı pek de tıkırında işlemiyor gibiydi çünkü Jaehyun gerçekten istihbarattan fırlamış ve her an olası bir ihbar alacakmış gibi belinde Glock 18'i ile tam teçhizatlı bir istihbaratçı kılığındaydı. 
Somi ise dediğini yapıp bir sirkten çıkıp gelmiş sihirbaz gibi pelerini ve içinden tavşan çıkarmayı asla aklından geçirmediği şapkasıyla etraftakilerin dikkatini bir hayli çekiyordu.

Roseanne'in görüşünü kapatan cüsse dikkatini darmaduman etti, Minho tüm düzenbaz kimliğiyle buradaydı.
Samimi olmaktan uzak tebessümü eşliğinde karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu.
"Dalgın görünüyorsun." 
dedi, aşina olduğu ortamı inceledi.
Roseanne'in masanın üzerinde duran elleri kadehi sarmaladı, dirseklerini masaya yaslayınca omuzları dikleşti.
"Değer verdiğim biri var." diye söze girmesi beklenmedikti, Minho afalladı. Ardından şaşkınlığını gizlemeyi deneyerek güldü, neşeden yoksun gülüşü Roseanne'in ona daha da dikkat kesilmesine yol açtı.
"Bana güvenmemesi gerektiğine dair onu uyardım. Ama bana güvenmek istiyor. Bunu kullanmalı mıyım?" 

Bulldog'un varislerinin arasındaki rekabet Roseanne'in bunca zaman umuru dışıydı, hepsi birer yabancıdan ibaretti.
"Bunu seni öldürmeye teşebbüs etmiş, sırtından vurmaları için zamanında planlarına ortak olmuş bana mı soruyorsun?" 
Minho'nun hayretle gözleri açıldı, dağınık saçları ve biçimsiz kravatına bakılacak olursa derbeder göründüğüne pek de aldırış etmiyor olsa gerekti.
"Bazen düşmanına danışman gerekir." 
Minho bu defa içten bir şekilde güldü, Roseanne'in şüpheyle kısılan gözleri onun yılgın bakışlarında bir samimiyet göstergesi aramadı. Sadece derdini duymak istiyordu.
"Akıl isteyeceğin son kişi bile değilim, Roseanne. Tavsiyelerim seni üzer." 
Roseanne'in gözleri onun dikkati dağılmışken etrafı taradı. Bayan Choi veya adamlarına dair bir iz yoktu.

about my new assistant: mr. jeonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin