four

821 83 1
                                    

Jungkook, omzunun üzerinden pür dikkat sesin sahibine baktı.

"Ne demek kardeşinizin naklini başka hastaneye aldıramıyorum? Ulan seni kovmayayım da ne yapayım? Sana bu işin peşini bırakmayacaksın demedim mi? O adi herif Sejeong'un yakınında dolanmayacak demedim mi?"

Şirketin mirasçılarından olan Jung Jaehyun sekreterine adeta kükrerken Jungkook yüzünü ekşiterek bakışlarını kaçırdı. Patronu Roseanne daha önce hiç bahsetmese bile dik başlı oluşuyla tanınan Jung Jaehyun'a dair sekreterlerin çoğu tarafından pek sevilmediğini biliyordu.
Bu yüzden genelde çoğunluk, Jaehyun'un yardakçısı lakaplı Somi'ye üzülürdü.

Somi sessizce gözyaşı döktüğü esnada Jaehyun hiddetle yüzünü ovaladı, avına saldırmak için her an tetikte bekleyen bir aslandan farksızdı ve bu durumda av konumunda olan Somi'den başkası değildi.

Sabahın ilk saatleri olduğundan neyse ki devasa kat bomboştu.
"Kovuyorum lan seni, bir daha gözüme görüneyim deme. Bulldog'a adım attığın duyumunu alırsam seni mahvederim, duydun mu?" Jaehyun mantığı körelmiş gibi kükrerken Somi bulunduğu yerde sindi ve yok olmayı diledi. 
Öfkesine yenik düşmesi iş yerinde bir sekreterin kariyeri söz konusuysa geçerli bir bahane değildi ve durmadan rencide edilen sekreterin söyleyecek tek bir kelimesi dahi olmayışı da cabasıydı.

Jungkook kısaca etrafına göz gezdirdi, ardından burnundan soludu ve peşi sıra Jaehyun'un Somi'ye el kaldırmaya yeltendiğini gördüğü an ona taraf atıldı.
Gergin atmosfer süregelirken her şey bir anda gerçekleşti, çok geçmeden erken davranıp Jaehyun'un yumruğunu havada yakalayan Jungkook ile birlikte Somi gözlerini araladı. Jaehyun'un öfkeden perde inen gözleri bir hışım Jungkook'un hayrete düşmüş ifadesini buldu.
"İnsanları böyle aşağılamaya hakkın yok." Dedi Jungkook tükürür gibi, sesi sakindi ama öfkesi barizdi. 
Jaehyun ilk defa böyle bir durumla karşı karşıyaymış gibi öfkeden deliye dönmek üzereyken güldü, bileğini kurtardı, ceketinin kolunu iğrenir gibi silkeleyerek düzeltti ve sinirden gözü seğerirken burnunu kıvırdı. 
İşine karışılmasından nefret ettiğini şirkette bilmeyen yoktu.

Gülüşü yüzünde donduğu an Jungkook ne olduğuna anlam veremezken yüzü hiddetle yana savruldu ve adımları sendeledi. 
Yediği yumruk ile dengesi şaşarken bunu idrak etmesi çok zamanını almadı, eli kaşına gitti ve doğrudan Jaehyun'a karşı savunmaya geçeceği esnada Somi ile göz göze gelmesi çok ani gerçekleşti. Somi hızla başını iki yana salladığı esnada Jungkook kal gelmiş gibi duraksadı, afallamışlığından sıyrıldığında ise yumruğunu indirmek durumunda kaldı, o an farkına varması çok sürmedi. İkinci gününden başına bela almaktan ziyade kovulmayı göze alamayacağı işi bulmak için çok beklediğini anımsadı. Gururunu göz ardı etmek tek alternatifiydi. 
Patronu Roseanne vardı bir de.
"Sen kim oluyorsun da," Diyen Jaehyun ellerini kumaş pantolonunun ceplerine yerleştirdi ve Jungkook'a baktı.
"İşime karışabiliyorsun? Bu yetkiyi sana saygıdeğer patronun mu veriyor?" 
Jungkook tek kelime etmedi.
"İflah olmaz Roseanne'in yeni sekreteri hakkında bazı şeyler duydum. Pek iyi bir geçmişin yokmuş, baban cezaevinde sürünürken sen sadece annen için mi buradasın? Kaç defa kovuldun? İyi bir evlat olmak için çok mu çalıştın? Annen hastalığından ötürü adını bile hatırlamıyor mu? Asistanlar arkandan atıp tutuyor." 
Jaehyun meydan okuyan bakışlarını Jungkook'a dikti, Jungkook tek kelime etmezken öfkeyle gözlerini yumdu ve kontolünü kaybetmemek için kendine kısa bir zaman dilimi tanıdı.
"Annemden bahsetme." Dedi, soğukkanlılığını korumayı denese de nafileydi.

Jaehyun onu kısaca süzdü.
"Özür dile." Jaehyun'un atağının üzerine Jungkook kaşlarını çattı, hayretle yüzüne baktığı suratına yumruğu indirmemek için bahanelere gerek yoktu.
"Patronunun rezaleti basit bir sekreteri yüzünden basına yansırsa ne olur biliyor musun?" Diye sordu, Jungkook kaosun göstergesi olabilecek bu söylemi karşısında bakışlarını kaçırdı, peşi sıra göz göze geldiği sima donup kalmasına yol açtı.
Ofisin ilerisinde, kollarını kavuşturmuş öylece dikilmekte olan patronu Roseanne Park'ın ne kadardır orada olduğuna dair bir fikri yoktu. Dikkatle kendisini izleyen onun aklından ne geçtiğine dair bir fikri de yoktu.
"Özür dilerim." Dedi Jungkook, bakışlarını kaçırdığı esnada patronunun gözlerini yüzünde hissedebiliyordu.
Jaehyun pişkin bir edayla dilini şaklattı, burun kıvırdı.
"Patronun kaçığın teki, ondan uzak dur. Canını seviyorsan buradan kaçıp gitmeye bak." Dedi, yanından geçip gittiğinde çok geçmeden gözden kayboldu.

about my new assistant: mr. jeonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin