final chapter『1/2』

277 29 12
                                    

Kollarını kendine çektiği dizlerine dolayarak cama tutunan kar tanelerini izlediği esnada arabada süregelen felaketin habercisi niteliğindeki uzun soluklu sessizlik son bulmak bilmedi.

Direksiyonu kavrayan Jungkook dikkatini yola vermekte güçlük çekse de bozuntuya vermedi, silecekleri çalıştırmayı akıl edebildiğinde hemen yanında oturan patronuna çevrilen odağını toplamayı denedi.

Bitmek bilmeyen yola eşlik eden çam ağaçları kar yağdığından bu yana bembeyazdı.
Roseanne'in beklenmedik bir anda Busan'a gitmeleri gerektiğine dair olan yersiz teklifini kimse geri çevirmemişti.
Jungkook aynadan arkalarındaki Somi ve Jaehyun'un olduğu araca baktı. 
Ardından yeniden patronuna çevrilen bakışları bir süre onun üzerinde oyalandı.
Üzerine kalın bir şey almaması dikkatinden kaçmış değildi.
"Isıtıcıyı açayım." dedi, Roseane ondan önce davranıp radyoyu açtığında ise Jungkook duraksadı.
Radyoda Cigarettes After Sex - Apocalypse çalmaya başladı, Roseanne karın yağışını izlemekten usanmadı.

"Busan'a gitmek istemenin asıl sebebi ne patron?" 
Bu yersiz soruya karşılık Jungkook geri dönüt alamayınca omzunun üzerinden patronuna baktı, başını kendine taraf çevirmişti ve gözleri kapalıydı.
Uyuyup uyumadığını teyit etmek üzere elinin tersiyle nefes alış verişleri kontrol etti, düzenli olduğuna kanaat getirdiğinde ise çoktan uykuya kaldığını anlamakta gecikmedi.
Gözünü bir an için onun yüzünden alamayışı dikkatini darmaduman etse de boğazını temizleyip bakışlarını kaçırdı, patronuna bakmamak için direnmesi gerekti.
Onu uyurken görünce kanlı canlı tanık olduğu ifadesizliğine tezat arada hayal meyal çatılan kaşları huzursuzluğunu tetikliyordu.
Kendisiyle olan iç çatışmasından bihaber oluşu canını sıkıyordu ama patronunun indirmeye niyetinin olmadığı maskeleri olmadan yapamayacağı da aşikardı.

Jungkook kendisini sollayarak yanlarından geçen araca baktı, şoför koltuğundaki Jaehyun yolun kenarındaki tesise girerken kabaca kornaya basması yeterli oldu.
Jungkook de peşleri sıra tesisin önüne park ederken arabadan inmek yerine açmak üzere eğildiği camın inmesini bekledi.

O esnada apar topar inip kapıyı kapattıktan hemen sonra Somi'nin yanına adımlayan Jaehyun duraksadı.
Jungkook, "Bir şey mi oldu?" diye sorduğunda karnını tutan Somi'ye dikkat kesildi, saçları görüşünü kapatırken her an yığılacakmış izlenimi eşliğinde ayakta güç bela duruyor gibiydi.
"Somi'nin midesi kötü, kusarsa rahatlar. Lavaboya kadar götüreceğim." dediğinde Somi onu boğazlamamak için direnir gibi dik dik baktı.
"Kendim de gidebilirdim, inatçı herifin tekisin. Adi." 
Jaehyun o görmemesine rağmen muzipçe tebessüm ettiğinde kolunu omzuna atmasını sağladı ve tersi istikamete, tesise doğru yürüdü.

Jungkook soğuk havanın içeriye nüfuz ettiğini fark ettiği an camı kapattı, tesise uğramak için duran yolcu otobüslerini izledi.
Patronuna çevrilen gözlerinde bir an için devasa bir hüzün dalgası baş gösterdi.
Üzerindeki ceketini çıkardı, dikkatli olmaya özen göstererek Roseanne'in üzerine örttü.
Ardından başını, direksiyona tutunan ellerine yasladı ve yüzünü ona taraf çevirdi.
Dikkatle yakından daha büyüleyici olduğuna kanaat getirdiği yüzünü inceledi, birdenbire Busan'a gitmek istemesinin sebebini çözemese de buna kafa yormamayı seçti.
Patronu plansız hareket etse de spontane gelişen hamlelerine ayak uydurmakta ustaydı nihayetinde.

Roseanne başta huzursuz olmuş gibi yerinde kıpırdandı ardından gözleri aralandı.
Jungkook istifini bozmak yerine onu öylece izlemeye devam etti, sessizliğine eşlik etmek terapi gibiydi.

"Neredeyiz?" diye sordu Roseanne nihayet koltukta pozisyonunu değiştirirken.
Bir an için durdu, üzerindeki ceketi inceledi.
Ardından kaçırmakta gecikmediği bakışları cama çevrildi.
"Somi'nin midesi kötüymüş, kusacak gibiydi."
Roseanne başını olumlu anlamda salladıktan hemen sonra asistanının kokusunun sindiği cekete daha da çok sokuldu.
"Aç mısın?" diye sordu Jungkook, geri dönüt alamayınca eli ensesine gitti.
"Sabahtan beri hiçbir şey yemedin, patron. Zaten düzensiz besleniyorsun."
Jungkook'un yalancı sitemine bu defa Roseanne kayıtsız kalamadı, koltuğa yasladığı başını ona taraf çevirdi ve bir süre niyetini ölçmek ister gibi yüzüne boş boş baktı.
"Bu gerçekten umurunda mı yoksa asistanım olduğu için vicdan mı yapıyorsun? İki alternatif de gerçekçi gelmiyor. O halde aklından ne geçiyor?"
Jungkook bunu beklemediğinden afalladı.
Roseanne'in şüpheyle kısılan gözleri onun ciddiye aldığını fark ettiği an hayretle büyüdü.
"Sadece dalga geçiyordum. Sana kızmadım. Ve aç değilim, uzun yolculuklarda yediğimi sindirmek kabus gibi. Kusasım geliyor."
Jungkook başını olumlu anlamda sallamakla yetindi, görüşüne giren Jaehyun ve Somi çok geçmeden arabaya yerleşirken Roseanne ikisini izledi.

about my new assistant: mr. jeonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin