Umarım anlam kayması ve yazım yanlışı yoktur, varsa da mazur görün, bölüm yazarken biraz bölündü..
💕
_____
"Otur bakalım ayakkabılarını giyelim." dediğimi yapıp oturduktan sonra ayakkabılarını giydirdim. Ben de hızlıca spor ayakkabılarımı ayağıma geçirirken neşeyle konuştu.
"Parkı çok özledimm." dedi "Sonra da makete uyayıp çikolata alalım mı? Tam üç gündür yemiyoyum." dedi beş parmağını gösterirken. Onun bu tatlı haline gülümseyip cevapladım.
"Olur alırız fıstığım." çantamı da omzuma astıktan sonra evin anahtarını alıp çıktık. Bahçe kapısına yönelmişken bir anda beliren Acar'la irkildim.
"Nereye gidiyorsunuz?" dedi sabit bir sesle. Kaybolan sesimi bulmaya çalışırken Arya çoktan cevap vermişti.
"Parka gidiyoyuz. Yine bizimle gelecek misin?" Acar ona hafifçe gülümseyip başını salladı. Sanırım üçüncü defa bizimle beraber gelişiydi. Sırma abla her şeyi anlatmış, bundan sonra dışarı çıkarken Acar'ın da bizimle geleceğini, böylesinin daha güvenli olduğunu söylemişti. Bence kendisi de pek güvenli sayılmazdı...
"Arabayla mı gidelim?" sorusuyla kendime geldim.
"Arya biraz yürüse iyi olur." diyebildim. Tekrar başını salladı. Biz önde o arkada bahçeden çıkıp parka doğru yürüme başladık. Arya, yolda gördüğü şeyleri bıcır bıcır bir şekilde bana anlatıyordu. Sonunda park göründüğünde heyecanla biraz daha hızlandı.
"Parkta kimse yok! Çabuk ol Esma abla kimse gelmeden gidelim." Parkın girişine geldiğimizde elimden kurtulup koşarak kaydırağa doğru ilerledi.
"Çok koşma!" beni takmadı bile. Başımı iki yana sallayıp banklardan birine oturdum. Ben nefeslenirken diğer tarafa oturan kişiyle tekrardan irkildim. Acar da buradaydı değil mi.. Çaktırmadan bankın en ucuna kaydım. Ne kadar uzak o kadar iyi.. Kaydıraklardan kayıp kendi başına eğlenen Arya'yı izlemeye başladım.
"Benden korkuyor musun?" bu beklemediğim bir soru, hatta.. diyalogdu..
"Yok öyle bir şey, nereden çıkardınız?" yüzüne kaçamak bakışlar attığımı farkettiğimde bunun çok yanlış bir hareket olduğunu anladım. Bakışlarımı ondan çekip Arya'ya diktim.
"Hareketlerin ve tavrından." dedi. O kadar belli oluyor muydu ya? Gerçi çoğunluğa karşı tavrım soğuktu. Fazla.. korkak ve şüpheci birisiydim.. ya da değildim, hayat beni buna zorlamıştı.
"Yapım bu. Herkese karşı böyleyim." dedim. Bakışlarını üzerimden çekti.
"Yapı değil de daha çok sonradan kazanılmış bir refleks gibi." yutkundum. Telefonumun çalmasıyla çantamın içerisinden çıkarıp arayana baktım. Sırma abla arıyordu.
"Efendim abla."
"Canım evde misiniz?" sorusuyla hafifçe kaşlarım çatıldı.
"Hayır, Arya'yı parka getirdik. Bir sorun mu var?" Acar cümlemle beraber gözlerini bana çevirdi.
"Yani.. yalan söyleyemem var." içimi bir huzursuzluk kaplarken cümlesine devam etti. "Yarım saat kadar önce bir adam gelip danışmaya beni sormuş. Toplantıdaydım şimdi öğrendim. Danışmadaki kıza kim olduğunu sordum. Bana adamın yazdırdığı notu söyledi. 'Hikmet Bakırcıoğlu geldi, onun olan bir şeyi geri alacakmış.'" nefesim kesilir gibi oldu.
"Abla.." diye bildim sadece. Sesim titremişti.
"Esma sakin ol. Yarım saat olmuş gideli. Tek geldiğini sanmıyorum, sokaklarda seni arıyor bile olabilir. Dışarıda olman tehlikeli, hemen eve gidin. Ben de işimi bitirdikten sonra geleceğim, ne yapacağımızı detaylı konuşacağız tamam mı?" şimdi ne olacaktı? Geçen iki yılın ardından peşimi bıraktılar sanmıştım ama yanılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaşma
ChickLit"İstersen Arya'yı ben alayım. Kucağındayken merdivenlerden inmen zor olur." dedi kollarını Arya'yı almak için uzatmıştı. "Ben taşırım." "Bu zamana kadar sen taşımışsın zaten. Bırak biraz da ben taşıyayım."