14. Bölüm

2K 115 4
                                    

Seeelaaaammmm ben geldiimmm

Hehehehe 3 aycık olmuş görüşmeyeli ama olur böyle şeyler😊😊😊

Şaka bir yana gerçekten üzgünüm... Sınav senemdeyim ve gerçekten vakit bulamıyorum, (zaten sık gelmeyen) bölümler seyrek gelecek, bunu bilerek devam edin ya da etmeyin...

Ve siz nesiniz ya? Daha 13 bölümden 36K okunmaya ulaşmış kitap, gerçekten çok çok çok teşekkür ederimm iyi ki varsınızz🥺🎊

💕


_____

Sinem'den...

Masamın üzerindeki dosyaların yarın incelenecek olanlarını ayırdıktan sonra diğerlerini üst üste dizdim. Kolumdaki saate baktığımda mesai bitiminden yarım saat geçtiğini gördüm. Ceketimi giymek için aldığımda cebimdeki telefonum titreşti. Telefonu elime aldığında Abim arıyor... yazısını gördüm. Oflarken aramayı reddettim. Yine para isteyeceğini adım gibi biliyordum çünkü. Telefon tekrar titrerken yine aradığını gördüm. Sinir bozukluğuyla telefonu kökten kapatıp çantamın içine attım.

"Sinem!" tanıdık sesle koridorun başına döndüğümde Serkan'ı gördüm. Sinir kat sayım git gide yükselirken derin bir nefes aldım. Şirket sınırları içerisindesin ve o senin üstün, sakin ol Sinem!

"Buyrun Serkan bey." pabucumun beyi! Yavaşça yürüyüp yanıma ulaştığında yüzüne baktım. Her zaman ki gevşek sırıtışının aksine değişik bir ifade vardı. 

"Şey.. ben senden özür dilemek istiyorum." gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Özür mü? Benden özür mü dileyecekti? Sessiz kaldığımı fark ettiğinde devam etti.

"Geçen gün söylediklerim çok yanlıştı. Aklım Sırma'nın söylediklerinden sonra başıma geldi. Kim olursa olsun öyle söylemeye hakkım yoktu, özür dilerim." şaşkınlığım devam ederken bir şey diyemedim. Düne kadar bütün davranışlarına sövdüğüm adam benden özür diliyordu..

Yüzümdeki şaşkın ifadeyi silmeye çalıştım ve çantamı kapatıp ceketimi giydim. Çantamı koluma astıktan sonra yanından geçip asansöre doğru yürümeye başladım. Kaba bir hareket miydi? O gün beni küçümseyişinin yanında az bile kalırdı bence. Asansörü çağırmak için düğmeye basınca gölgesi asansörün kapısına düştü.

"Bir şey demeyecek misin?" sessinde şaşkınlık vardı. Benden böyle bir şey beklemiyordu galiba.

"Ne dememi isterdiniz?"

"Kabul etmeni." hafifçe ona döndüm.

"Peki o zaman. Kabul etmiyorum."  açılan kapılarla hemen asansöre bindim. Ardımdan o da bindikten sonra kapılar kapandı.

"Kabul etmen için ne yapabilirim?" İkinci bir şok dalgası daha.. kendini affettirmeye çalışıyordu!

"Neden bu kadar taktınız ki? Sonuçta ben sizin altınızım sizin verdiğiniz maaşla çalışıyorum. Benden özür dilemenize gerek yok." dedim iğneleyici bir sesle.

"Sinem.. gerçekten öyle demek istemedim." dedi yine o ifadeyle. Evet bu ifade sanırım pişmanlıktı. Asansör giriş katta durduğunda indim. O da peşimden indi. Döner kapıdan da çıktığımda yağan yağmurla sabır çektim. Yanımda şemsiyem yoktu ve otobüs durağına gidinceye kadar sırılsıklam olurdum. Çaresizce bir çözüm yolu ararken yanımda olduğunu hatırladığım Serkan konuştu.

"Yeni başlamış, hemen duracağa benzemiyor." moralim iyice bozulurken devam etti. "Seni bırakmamı ister misin? Hem belki bana karşı birazcık yumuşarsın?" 

AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin