9. Bölüm: Gözyaşı Mezarlığı

490 34 26
                                    

9. Bölüm - Gözyaşı Mezarlığı 

Bölüm şarkıları; 

Mabel Matiz - Mendilimde Kırmızım Var 

Melek Mosso - Keklik Gibi 

Marsis - Nana 

Ahmet Kaya - Şafak Türküsü 

Yıldıza basalım mı başlamadan önce? 

Bir de okurken yorum yaparsanız tadından yenmez!!! 

Keyifli okumalar. 

🍂

Mustafa Kandemir 

Ölüm. 

Yan yana dizilmiş beş harften başka bir şey ifade etmiyor benim için. Neredeyse hayatının yarısı namlunun ucunda geçmiş bir adam için çok da korkutucu ya da sarsıcı bir gerçek olmasa gerek. 

Ama bu sadece ben ve benim gibiler için geçerliydi. Biz her zaman bir saniye sonra ölebilecekmiş gibi yaşardık, aldığımız yaralar birer sinek ısırığından farksız olurdu. 

Saat gece ikiye doğru gelirken hazırlanmış birazdan helikoptere binecektik. Rüya'ya kavuşmama sadece bir kaç saat kalmıştı, bu gerçekle uykusuzluğa az da olsa dayanabiliyordum. 

Çocuklar kendi aralarında saçma sapan bir muhabbet tutturmuş gidiyorlardı. Kimse dile getirmese de görevimizi sağ salim, kimseyi kaybetmeden tamamladığımız için mutluyduk. 

Bir de Rüya'yı görsem tamamlanacaktım sanki. 

Adının Selim olduğunu laf arasında duyduğum er, yanıma yaklaşırken gözlerimi üzerinden ayırmadım. Tam önümde durduğunda hazır ola geçti ve selamını vererek konuşmaya başladı. 

"Komutanım helikopter hazır, sizi bekliyorlar." 

"Tamam asker, sen görevinin başına dön." 

"Emredersiniz komutanım." O selamını verip yanımızdan ayrılırken Tim'ime döndüm. Her defasında saçmalamak konusunda daha ne kadar ileri gidebilirlerdi acaba? 

"Tim!" Dedim yüksek çıkan sesimle. Hepsi anında put kesilip beni dinlemeye başladı. "Toparlanın gidiyoruz." 

Yaslandığım silahımı elime alarak en önlerinde olacak şekilde helikopter sahasına ilerlemeye başladım. Arkamda ise hala boş muhabbet dönüyordu. 

"Şşt Barbie," Dediğini duydum Eymen'in. Salak çocuk birine ilgisi olduğunu en fazla bu kadar belli edebilirdi. Normalde konuştuğu kelime sayısını saysak iki elin parmağını geçmezdi ama Asena'nın yanında dili çözülüyordu. 

"Az önceki bilek güreşinde Barbie değil, harbi olduğumu kanıtladım sanıyordum Teğmen'im." 

Birden bir uğultu oluştu ve herkes Eymen'e güldü. Sırıtarak Eymen'e baktım, yanımda kıpkırmızı olmuş birazdan mora dönecekti. 

Zamanında benim de Rüya'dan yemediğim laf kalmadığını hatırlayınca sırıtışım genişledi. Deli gibi özlemiştim, kokusunu, gözlerini, dudaklarını... Ama en çok gözlerime Dünya'nın en iyi tablosuna bakıyormuş gibi bakmasını özlemiştim. 

Öyle bir kadını sevmiştim ki her hali ayrı güzeldi. Adı gibi hissettiriyordu, çok güzel bir rüya görüyormuş gibi... 

Diğerleri bizi bekleyen Helikoptere tek tek binerken telefonumun çalmasıyla durdum ve kimin aradığına baktım. Arayan Özgür'dü. Kaşlarımı çatarak ekranı izledim bir süre. Özgür ben dönene kadar çok acil bir şey olmadıkça aramazdı ama tam aksine çok önemli bir şey olduğunda ise beni aramasını tembihlerdim her seferinde. 

HARESEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin